Kara Bulutlar

Kitleler yürüyor.. Biraz yetersiz.. Neden?

Bugün bize karşı savaş ilan eden bir düşmana karşı var gücümüzle durmayacağız da ne yapacağız?

Kürt oldukları belli bazı insanlar Türkler’in katliamcı politikalarına karşı duydukları nefretle Türk metropollerindeki ve turistik merkezlerindeki hedefleri yetersiz de olsa bombalıyor.. Ama yurtseverler tarafından engelleniyorlar.. Neden?

Güneyli insanlarımız Türk ve İran zulmuna karşı yürürken, oranın yetkilileri silahla engelliyorlar, neden?

Güney-Batı Kürdistan’da belirleyici bir mücadele yürüyorken herkes neden susuyor? Söylenenler de alçak sesle söyleniyor.

Kürtler kitlesel olarak sınırlara doğru yürüyüşteyken “Kürt el-basını”nın bazı yazarları rahatsız.. Neden?

Güneyli iki baş partinin lider kadrosu, Kuzeyli’nin teslimiyet hariç her türlü eylemini ve özellikle öz savunma pozisyonlarını “provokasyon” olarak nitelemeleri anlaşılır bir şey mi?

Güneyliler’in en güvenilir liderinin “ulusal kongre artık yapılamaz” demesi doğru bir duruşun ifadesi midir?

Adam Tahran’a gidip oradan; “PKK ve PJAK eylemleri komşularımızı tahrik ediyorlar” yollu sözler söylerse ne dersiniz?

Türk’ü veya düşmanı tahrik etmemek ne demektir, nasıl olur?

Mezarlık yakan bir devlet, nasıl bir devlettir?

Emrindeki asker gencin kafasına kurşun sıkan bir general nasıl bir generaldır?

Tankları, ağır topları, zırhlı araçları F-16’ları, Cobra ve Super Cobra’ları, iyi bir lojistiği, “zivil” kadar askeri ve caşları bulunan bir ordu, tüm eğitim masraflarına rağmen, gerilla ile çatışmada ağır kayıplar verirken bunu; “kalleş saldırı” ile izah eden bir ordu nasıl bir ordudur?

Sırtını genelde NATO’ya, özelde ABD’ye dayayan, İsrail teknolojisi ile donatılmış göksel istihbaratına, İran’ı hava sahası olarak kullanmasına rağmen Kürt Halkı’na moral bozukluğu yaşatamayan Duçe şaşkın..

Bunlar bazı ara başlıklardır. Kara bulutların başımızda dolandığını gösteren bu işaretleri doğru okuyalım.

Her Kürt Yurtseveri şunun bilincindedir: Zaferin anahtarı, tarih bilincidir, gerçek bilinçtir netice olarak ulusal birliktir.. Bu gerçeği, ben dahil, gerçeği yazıya döken her Kürt kaleme almıştır (veya tuşlarla ekranlara dökmüştür). Bu bilinçle çalışılmış, bir ulusal konferans kararı kitlelere duyurulmuştu. Konferans önümüzdeki aylarda gerçekleşecekti.

Ama!.. Ama en kararlı bulduğum Güneyli lider Mesut Barzani çıkıp; “Savaş şartlarında konferans falan toplanmaz1” derse donup kalmaz mısınız?.. Yılların emeğinin ürünü olan bir ulusal konferans kararı düşmanın saldırılarına cevap verildi diye bir anda yok sayılmalı mıydı?! Herkes bilebilecek durumdadır; Kuzey Direnişçileri eğilmez bir karektere sahiptirler. Gerilla şahadetlerine uzun süre tahammül edemezlerdi. Kısa bir süre içerissinde 40’ın üstünde şehadet yaşanınca, Erdoğan’ın kaabadayı ve aşağılayıcı tavrı ayyuka çıkınca elbette silahlar patlayacaktı.

Kısacası bir ulusal atılım, bir ulusal konferans bir liderin iki dudağı arasından çıkacak bir tek sözcüğe bağlı olmamalı.. Böyle olursa rahatsızlık doğurur. Ama maalesef Kürdistan’da böyle oldu. Bir lider tek demeç ile konferansı iptal etti. İşe bakın?

Konferans kararını iptal ettiren esas duygu nedir? Korku! Sormazlar mı; madem Türk Devleti’nin hışmından, Iran Mollaları’nın dualarından korkuyorsun, o halde niye “darı” ekiyorsun? Eğer bir konferans ulusal çapta bir dirence dayanmıyorsa, sağlam bir ulusal duruşu aksettirmiyorsa, “sen niye düşmanın ateşine karşılık verdin” gibi eften-püften gerekçelerle ipta ediliyorsa, o konferanstan hiç bir Kürt fayda bekleyemez. Bekleyen hayalperesttir!!! Böylesi konferanslar olmaz olsun!

Bu son savaşta düşmanlarımızın fiili (de facto) ittifakları açık bir şekilde ortaya çıkmış bulunuyor. İttifakın yazılı hale getirilmesi (de jura) gerekmez. Önemli olan eylemsel duruştur ve bu çerçevede gözlemlediklerimizdir. Umarız Güneyli güçlerin buna dahlini gözlemlemeyiz. Gerçi Güney’in askeri birlikleri ve ABD’liler’in, Türk Devleti ile Irak denilen yapay devlet arasındaki sınırda birlikte nöbet tuttuklarına dair görüntüler basına aksetti, ama hala Güney’i bu son savaştan vareste tutmak için sebep arıyoruz. Umarım ABD’nin zorlaması ile sınırlarda nöbet tutma olayı daha ileri doğumlara yol açmaz.

Evet, başa dönersek, ülkemiz Kürdistan’ın üstünde kara bulutlar dolaşmaktadır. Şımarık Türk Devleti, Obama gibi, kişilik sorunu bulunan bir Lider’e dayanma kolaycılığı ile, eli serbest bir vaziyette sağa sola saldırarak bölgesel emperyalist bir rol kapmaya çalışırken İsrail dahil, bölgedeki her yönetime laf yetiştirmeye, kuvvet gösterilerine başlamıştır. Adam faşizmin dik alasına soyunuyor da entellektüeller NATO’nun kuklası olan bu unsurun şu veya bu adımını “demokrasinin zaferi” olarak kabul ediyor. Ama bu şef bozuntusuna ufak bir tavsiye, çok geç kalaraktan taşın sert olduğunu anlayacaksın..

Kısaca ve özce;

Bizi çepeçevre saran düşmanlar, ittifak halinde, bir bütün olarak Kürdistan’a savaş açmış durumdadırlar. İlk hedefleri Kuzey’dir.. Ülkemizi parçalar halinde ve bu parçaları sıra ile hedef alacakları, her zamanki gibi bizi iç kavgaya da sürüklemeye çalışacakları muhakkaktır. Bu planı boşa çıkarmak, tarihin akışını düzeltmek anlamına gelecektir.

Kürt Milleti tarihi bir duruş sergiliyorken, şu veya bu liderin kişisel hesaplarla hareket edeceklerini düşünmek bile istemiyoruz.

Ben kişi olarak;

Her partiyi, her lideri ve her şahsiyeti takip altında tutacağım. Yanlışı yapan kim olursa olsun yakasına yapışacağım. Liderlerin atacakları doğru adımlar hepimizi mutlu edecek, yanlışlar bizi uçuruma sürükleyecektir. Bu bilinç benim için yol gösterici olacaktır. Ben dini, hayatsal ve toplumsal mücadelemde aydınlığın yanında, karanlığın karşısında oldum. Zarathuştra ve Mani de böyle düşünmüş, böyle yapmıştı.

Herkese sesleniyorum:

Parti çitlerini yırtın. Bugün Kuzey’in ölüm kalım savaşına giriştiği, ülkemizin üstüne çöken kara bulutları delmeye çalıştığı günleri yaşıyoruz. Omuz verin bu ölüm-kalım mücadelesine.. Elinizden ne gelirse onu yapın. Kuzey’i komploculara yedirmeyeceğiz. Komplocuları ve yerli işbirlikçileri iyi tanıyalım ve böylece zafere kilitlenelim.




Gorusunuz