Ahmet Kahraman’ın Bingöl (Çolig) ile derdi ne?
Sanırım, Bay Kahraman’ın 22.01.2011 tarihli Özgür Politika’da yayınlanan yazısını okuyan her Bingöl’lünün tepesi atmıştır. Hizbê Kontra dediÄŸi, Halk arasında Hüzb-ül Kontra olarak bilinen parti elemanlarının Çolig’de toplaÅŸtığı, Çoligliler’in de bunları kucakladığı gibi bir teze (kendisine bakılırsa gerçeÄŸe) dayanarak söz konusu “yazı”yı ortaya çıkarmıştır. Çolig’e “kara yara” diyen bu sayın zat, hiç bir tereddüt göstermeden orada yaÅŸayan insanlara hakaret üstüne hakaret yaÄŸdırıyor..
Zımni bir genellemeye giderek, “Kürdistan ihanetinin kanlı kaması, TC rejiminin ‘ÅŸerefli kaatiller’i Çolig’de doÄŸmuÅŸlardı” diyor. Çolig’in 1960’tan beri Türk Irkçılığı’na “bekçilik” ediyormuÅŸ. “Türkler’in Xulamı” olarak niteliyor Çoligliler’i. Bu hizmetlerine karşılık Türk Devleti’nin, “Dimilî Kürtleri’nin kirli kazançlarına göz yumuyor”muÅŸ. 1960’tan beri bu xulamlığın (hizmetkarlığın) ödülü olarak devlet kontrollu narkotik ticareti yaptıklarını bazan ima ediyor bazan da söylüyor.
Åžimdi Bay Kahraman’ın yazısında buraya kadar yumurtladığı zırvalara şöyle bir bakalım.
Önce yazının özü: Bay Kahraman’ın bu yazısı, hiç bir kuÅŸkuya yer bırakmayacak ÅŸekilde bölücü, Zaza’yı (Kird’ı) aÅŸağılayıcı bir karalamadır. Cevap bile vermeye deÄŸmeyen bir zırvalıktır.. Ama Özgür Politika gibi, Kürt Emekçi ve iÅŸverenlerinin gönüllü kanuni finansmanı ile yayın hayatını sürdüren bir kurumda yazdığı için es geçemedik. Kürtler arasında bölücü kalem oynatış ve aÅŸağılama, sırtını nereye dayarsa dayasın bu adamın haddi deÄŸildir. Bu kiÅŸilik haddini yeterinden fazla aÅŸmış, ruhu TürkleÅŸmiÅŸ, iÅŸsiz kaldığı için Kürt Hareketi’ne bulaÅŸmış, sözün tam anlamı ile cahilin teki olduÄŸunu defalarca ortaya koymuÅŸtur. Ondan bundan aşırarak 1925 DireniÅŸi’ni yazmış olmasına raÄŸmen okuyanlar ortaya çıkan laf salatasında bir ruh görememiÅŸlerdir.
Peki içeriğin lafzında ne var? Bu kişiliğe bakılırsa Çolig bir kara yaradır. Kürdistan ihanetinin kanlı kaması Çoligdir.. Yaşadığım o güzelim topraklar Türk ırkçılığının kalesidir. Xulamdırlar. Türk Devleti bunları, Türklüğe yaptıkları hizmetlerinden dolayı narkotik ticaretini bunlara zımnen serbest kılarak ödüllendirmiştir..
Büyük laflar! Bunları teker teker sana geri yutturacağım, bekle..
“Çolig ne durumdadır ve niçin o durumdadır” sorusuna bilimsel bir cevap verirsek bazı ÅŸeyler daha açık bir ÅŸekilde ortaya çıkar..
1925’teki kıvılcımından sonra oluÅŸan gelen direniÅŸleri sınıflandıran Türk Devleti, üç önemli direniÅŸ odağını önemle ele alma gereÄŸini duymuÅŸtur. Birincisi; Çolig, Ä°kincisi; Dersim ve üçüncüsü Agirî.. Çolig DireniÅŸi pek çoÄŸunun sandığının aksine 1925’te bitmemiÅŸ, Gür bir ÅŸekilde 1932-33’e kadar sürmüştür. Kelaxsi’dan baÅŸlayan, beÅŸ büyük savaşın da yaÅŸandığı ve Fransız iÅŸgal bölgesinde (Suriye-Binê Xetê) son bulan Büyük Yürüyüş oldukça önemlidir. Bu durum Türk Devleti’ni oldukça korkutmuÅŸ, Çolig’e özel bir “mim” koymalarını birlikte getirmiÅŸtir. Ä°kinci önemli merkez Dersim’di. Çolig’den bile daha daÄŸlık olan ve KızılbaÅŸlığı yaÅŸatan bu yöremize Türk Devleti bütün gücü ile yüklenmiÅŸ, bir etnik temizlik, bir katliam gerçekleÅŸtirmiÅŸti. Paleolithic ÇaÄŸ boyunca Neolithic ÇaÄŸ dahil, günümüze kadar orada yaÅŸayan Dersimli insanlardan onbinlercesi kan emici Kemalistler tarafından öldürülmüş geride kalanlar toplu olarak Anadolu’ya sürgün edilmiÅŸlerdi ('Ä°skân Kanunu' Kanun No: 2510, 13 Haziran 1934’te kabul edilen kanuna göre). Orada sıkı bir türkleÅŸtirme eÄŸitiminden geçirildikten sonra 1947’de geri dönüşün serbest olduÄŸu yolunda bir yönerge kabul edilince geri dönmüşlerdi. Üçüncü Yöre Agir’i Yöresi’dir. Hoybun’un ve Kor Huseyn PaÅŸa’nın öncülük ettiÄŸi bu direniÅŸ yine onbinler’in ölümüne yol açmıştı. Agirî SSCB ve Ä°ran’a komÅŸu olduÄŸu için önemli idi.
Türk Devleti bu üç yöreyi sıkı bir ÅŸekilde elde tutmak için çok büyük askeri, istihbarat ve kontra yatırımları gerçekleÅŸtiriyordu. Özellikle Çolig.. Nasıl? Birincisi; bu DireniÅŸ Kalesi önce vilayet yapıldı (1936). Ä°kincisi; ardından askeri açıdan çok önemli olan demiryolu yeni ili bir boydan diÄŸer boya katetti. Üçüncüsü; Ormanlar bir plan dahilinde 1948-49’dan itibaren yokedildi. Bu demiryolu marÅŸandisleri vasıtasıyla yakacak olarak nakledildi. Dördüncüsü; okumuÅŸların çok azına Çolig’de kalma fırsatı verildi. Aydınlanma engellendi (1925-1970’li yıllar arası). Halk Aydınları sindirildi, 1925 DireniÅŸi ve sonrasının sistemli bir ÅŸekilde konuÅŸulması, nesilden nesile saÄŸlıklı bir ÅŸekilde nakledilmesi engellendi. Büyük bir terör dalgası estiriliyordu. Ailemin 1950 “Af”fından istifade ederek dönmesi ile yeni bir kıpırdanma baaÅŸlamış, insanlar aradıkları bir limana kavuÅŸmuÅŸlardı. Fakat Türk devleti mıntıka mıntıka sitemini kurmuÅŸ, olan bitenden anında haberdar oluyordu. Mahalli istihbaratı şêxler ve mellalar vasıtası ile saÄŸlıyordu. Ben özellikle yılın karsız geçen sekiz ayında her ay evimize baskın yapıldığını hatırlıyorum. Bütün ev korku içinde yaÅŸamaya zorlanıyordu. Türk Devleti çok esaslı bir kontra teÅŸkilatı kurmuÅŸ, bunlar vasıtası ile dehÅŸet saçıyordu.
Bay Kahraman’ın uyuÅŸturucu “ticareti”nin bir ödül olarak verildiÄŸi tezine gelince..Tamamen iÅŸkembeden atılmış, maddi temelleri olmayan bir tezdir bu. Şöyle;
Birincisi; uyuÅŸturucu ticareti 1950’li yılların ortalarından itibaren Ä°ran-Ä°stanbul baÄŸlantısının bir halkası olarak baÅŸladı. O Zamanlar bu ticaretle uÄŸraÅŸanları çok iyi tanırım. Bunların hiç biri, MHP’yi Çolig topraklarına getiren Zıktê aÅŸiretinden deÄŸildi.Zaten MHP’de yoktu. Ä°kincisi; Çolig bu ticarette sadece bir geçiÅŸ yolu idi, tıpkı MuÅŸ gibi.. Asıl patronlar Ä°ranlı, Vanlı ve son durakta Xarpêtli idiler. O sıralar Çolig’de sivrilmiÅŸ hiç bir “uyuÅŸturucu baronu”na rastlamazsınız. Üçüncüsü; 1980’den sonraki Özal Politikaları’nın baÅŸarılı olması, Batı’nın da göz yumduÄŸu bu uyuÅŸturucu ticareti sayesinde oldu. Yani Batı’daki bazı ülkeler, para vereceklerine bu illegal, ticareti Türkler’e teslim etmiÅŸlerdi. Biz bunu yayınlanan raporlardan biliyoruz. Hatta önemli bir Türk Dergisi bu yüzden kapandı/kapatıldı. Dördüncüsü; bu yeni dönemde bazı Kürtler Avrupa’da sadece taÅŸaron olarak kullanılmıştı. Hiç unutmam, “PKK uyuÅŸturucu ticareti yapıyor” dedikodusunun ayyuka çıktığı sıralarda bir gün PKK’liler gelecek olan bir TIR’ı ve yükünü teslim edeceÄŸi yeri polise bildirdi. Ama ilgili Avrupa ülkesi’nin polisi bu TIR konusunda hiç bir iÅŸlem yapmadı. Bazı Çoligliler sadece baronların taÅŸaronu olarak kullanılıyordu, ki bunların bir kısmı, geri gönderilme tehdidi altında tutulmakta idi. BeÅŸincisi; bu ticaretin taÅŸaronu olan Çoligliler’in hiç biri MHP’li deÄŸildi (bildiÄŸim kadarı ile). Kontrol dışı çalıştıkları için de sık sık yakalanıyor, hapisleri dolduruyorlardı.
DoÄŸrudur; MHP’li Hikmet Tekin Devlet destekli olarak Çolig’de belediye baÅŸkanı seçilmiÅŸti.Bu MHP’linin AÄŸabeysi kendisi baÅŸkanlığa seçildiÄŸinde MÄ°T’te idi ve Türk Ordusu’nda yüzbaşı idi. Bu adamın seçilmesi için bütün kontra teÅŸkilatı (özel harp dairesi) harekete geçirilmiÅŸti. Nihayetinde diÄŸer adayların oyları bölmesi üzerine Kontra’nın adayı Hikmet 34 oy farkla seçimi kazandı.. Türk Devleti istediÄŸini almıştı. Fakat bu uzun sürmedi. Hikmet 1979’da vurularak öldürüldü. Bu defa devreye ulusal güçler ile Bazencir ailesinin Rıza’sı girdi. Ulusal güçler adaylarının seçim için yatırılması gereken parayı yatırmayınca Rıza yalnız kaldı. Seçim boykot edildi ve bu kez de Hilmi Elçi (Bu Hilmi Elçi, Sadık Elçi’nin oÄŸlu Hilmi Elçi deÄŸildir) MHP adayı olarak seçimi kazandı (aslında galibiyeti kucağında buldu).. Çolig’de MHP’nin bu son zaferi oldu.
Evet, Çolig’de veya Kürdistan’ın herhangi bir noktasında, herhangi bir Türk partisinin seçim kazanması utanç vericidir. Ama bu lafı ederken sosyolojik geliÅŸim çizgisi ihmal edilmemelidir. Cahil, iÄŸrenç ve köşeden bucaktan Kürtlük Dünyası’na bulaÅŸmış Kemalist eskisi biri bilimsel yolu tutamaz. Bilmez. Yapacağı en kestirme hareket, beyninin derinliklerinde yer etmiÅŸ olan AkÅŸam Gazetesi lafazanlıklarını Kürd’ün tepesinden boca etmektir. Peki ÅŸuna dikkat çekelim; Ahmet denilen kiÅŸilik Kürdistan’ı çok mu iyi biliyor? Kürdistan’ın baÅŸka yerlerinde uyuÅŸturucu ticareti yapılmıyor mu? Hele bu merkezlerden Wan, Kürdistani DireniÅŸ’in bir kalesi deÄŸil mi? Licê ve Gewer’in bu yurtseverlikten geri kalır yanı var mı? Haaa.. Åžu söylenebilir; Ama Çolîg’de belediyeyi hiç kazanmadık.. Bu da bir yarım yalandı. Çünkü Yurtseverler’in desteklediÄŸi ve Bay Kahraman’ın arkadaşı olan Selahattin Kaya 1989-1994 yılları arasında SHP’li olarak belediye baÅŸkanlığı yaptı. O seçimde SHP ile Kürt Yurtseverler’in seçim ittifakı yaptıklarını dönemi yaÅŸayan herkes bilir. EÄŸer yurtseverler desteklemeseydi bu adam rüyasında bile belediye baÅŸkanı olmazdı (ÅŸimdi oturup kalkıp PKK’ye küfür ediyor). Türk Devleti bu hatayı tekrarlamamak için tedbirini sıkı sıkıya almış, aslında bir iyilik yaparak Kürtler ile Türkler’i siyasi mücadele açısından da karşı karşıya getirmiÅŸti. Oysa ÅŸunu da hatırlayalım; 1989-1999 Yılları arasında dinci bir profesör Ahmet Bilgin iki dönem üst üste gönüllerimizin baÅŸkentinde Belediye baÅŸkanlığı yapmıştı. Yine MHP ve Kürdistan’ı ele alırsak, MuÅŸ’ta ve IÄŸdır’da da MHP belediye baÅŸkanlıkları ele geçirmiÅŸti.. Böyle oldu diye bu iki güzide ilimize çamur mu atacağız?
Çolig’de elle tutulur büyüklükte bir “uyuÅŸturucu baronu” hiç yetiÅŸmedi. En büyüğü Mercedes alacak düzeydeydi. Mesela 2010’da Çolig’de 10 Mercedes binek araba satılmıştı. Dersim’de de aynı dönemde 10 Mercedes satılmıştı. Aynı dönemde Amed’de 122, Batman’da 101 Mercedes yeni sahiplerini bulacaktı.
Avrupa’daki “Dimilî Kürtler” dediÄŸi dilime bir daha bakalım; Çoligliler bir yandan taÅŸaron uyuÅŸturucu ticareti yaparken, öte yandan da yurtseverliklerini hiç bir ÅŸeye deÄŸiÅŸmiyorlardı. İçlerinde bol muhbir vardı ve hapishaneleri 3000 kiÅŸi doldurmuÅŸtu, hala da yatanlar cabası.. Buna raÄŸmen Avrupa’daki Kürt insanı hiç bir yurtsever etkinliÄŸi kaçırmaz, Sadece Bremen’den 30’un üstünde otobüsü doldurarak Newroz’lara, Kültür “mihricanları”na giderler. Yurtsever kurumları hiç bir fedaklarlıktan kaçınmayacak ÅŸekilde destekler, legal yollarla finanse ederlerdi. Ey YaÅŸar Kaya karekterli Ahmet denilen kiÅŸilik senin konuÅŸtuÄŸun TV’nin, yazdığın gazetenin masraflarını kimler karşılıyor? Senin de masraflarını karşılayan o kemalist solcu eskileri mi?
Bay Ahmet, Hizbullah’ı da küçülterek bir kaç Çolig köyünde ortaya çıktıklarını ballandıra ballandıra anlatır. Oysa bu kiÅŸiliÄŸin yazdıkları saÄŸdan soldan duyma uyduruk yöresel ÅŸeylerdi. Çünkü 1979’da ortaya çıkan Hizbullah-î Kurdî, hemen iki yıl sonra Hikmet Fidan’ın ana islami kitapevi Vahdet’en ayrılarak Menzil kitabevini kurdu. 1982’de ise bu kez Hüseyin VelioÄŸlu Ä°lim kitabevini kurmak üzere Vahdet’ten ayrıldı. Ä°limciler Kürt Kan’ı dökme esasına göre örgütlenmiÅŸlerdi. Oysa menzilciler bu eÄŸilimi mahkum ediyor, asıl düşmanın Kemalist Devlet olduÄŸunu söylüyorlardı. 1987’de ilimciler Batman’a geçtiler. Ä°limciler, Batman dışında Silvan’da da güç kazandılar ve “Yolaç Köyü”nü üs olarak seçtiler. VelioÄŸlu kısa bir süre içerisinde Özel Harp dairesi (Kontralar, Gladio) ile iç içe geçtiler. Bu örgütü artık devlet silahlandırıyor, hedefteki bazı insanları ise devlet yok ediyordu. Bunların en tipik örneÄŸi, Mehmet AÄŸar’ın emri uygulanarak domuz bağı ile öldürülen Med Zehra Cemaati’nin lideri Ä°zettin yıldırımdır. Sahne tümü ile Xarpêt-Amed-Silvan-Batman ekseni idi. Oluk gibi Kürt Kanı akıyordu.
Görüldüğü gibi bu tarihi geliÅŸim içinde Çolig’in adı bir parantezin içi kadar bile geçmiyor. Ama Ahmet denilen kiÅŸilik, Çolîgic’e hakaret etmeyi aklına koymuÅŸ bir kere. Arkasına aldığı güce güvenerek hakaretin daniskasını yapıyor. Zaza’yı aklı kafasında deÄŸil, dizinde bir yaratık olarak nitelemesi de cabası.. Zazalar hakkındaki düşüncesini şöyle dile getiriyor: “Aklı ve vicdanı diz kapağında”..
Bana dava aç Ahmet.. Ä°ÅŸte açıkça yazıyorum. Bu yazıyı Ä°sveç’in Uppsala kentinden yazıyorum. Sen bir alçaksın!
2011-01-24
Ashavan Sirac Kekuyon
Gorusunuz
Vah zavalli
Muhammed zaza
2011-11-20 23:56 - Ahmet kahraman denen... Hamburgda o Kneipe senin bu bar benim diye gezen sarap hastasi bir yaratik.bingollu yu ise benim veya baskasinin anlatmasina gerek yok cunku tarih yazdi ve yaziyor saygilar
secimler
nazmi
2011-05-27 13:37 - Türkiyede ki devlet Suriye, Mısır, Irak, Libya ve Yemen den daha kötüdür. AKP, CHP, MHP, pusuda bekletilen 1 Milyona yakın resmi askeri güç, Diyanet adı altında faaliyet gösteren 98 000 kişilik dini ordu, 85 000' in üzerinde ki köy koruyucuları ordusu, uluslararası alanda örgütlenmiş 19 tarikat - cemaatin milyonları bulan bağnaz militanları vs.. vs.. hepsi yeteri kadar zamana sahip oldular ve bütün şanslarını da denediler. Bundan sonra bütün bunların oluşturabilecekleri başka yapılanmalar da rasyonal olmayacaktır. Kürdistan halkları, bu kadar korkunç bir yapılanmaya sahip bir devletin kendilerine bir şey veremeyeceğini iyi anlamalıdırlar. Bu noktadan hareketle, devletin 1980 lerde somutlaşan, Kürtlere yönelik devlet politikasının sınırlarının dışına çıkmayı önlerine hedef olarak koymalıdırlar. Kenan Evren diktası zamanında geliştirilen bir plana göre, Kürtler'e İspanya örneğinde ki ETA örgütüne benzer bir kimlik yapıştırılacaktı. Bask bölgesinde ki ETA çok öncelerden beri faaliyet gösteriyor, ama Bask halkının hak ve hukuğu alanında bir nebze ilerliyemiyordu. Bu örgüt İspanya polisinin elinden bir oyuncak haline gelmişti. Oraya buraya bombalar konuluyor, sivil halkın kanı dökülüyor ve her bomba patlatılmasının arifesinde sözde halk yürüyüşleri düzenlenerek Bask'lara ölüm diye çığlıklar atılıyordu. Kürt halkının döşmanlarının istediği tamda buyudu. Ordunun Jandarma-özel harp dairelerine verilen görev Kürtleri terörize etmek oldu. Terör, silahlanma devlet eliyle hızlandırılarak, Kürt sorununun imagosu, tecrit edilmiş bir örgüt sorunu şeklinde yansıtılıp, ETA, FARC örneklerinin yaratılmasında başarılı olundu. PKK içinde örgütlenen Türk ordusu elemanları, binlerce Kürdün ölümüne yol açan eylemlerin Kürtler tarafından yapıldığı imajının kök salınmasını sağlamakla görevli idiler. Bu konstrüksiyon hala ayakta, şartlara göre, AKP bu yapıyı daha fazla İslamileştirerek devam ettirecektir. Kürtler bu oyunun dışına çıkmalıdır. ETA imagosu değil, KATALANYA, güney Sudan veya Kosovo örneği yaratılmalıdır. İspanyada ki 2. büyük etnik toplum olan Katalanlar, ne bomba patlatıyor nede Franko'nun polis devletinin elemanlarını kendi örgütü diye lanse edip bilinçsiz halkı aldatmıyorlar ve işte şimdi bağımsız bir devlet oluşturma aşamasına geldiler. Bask'da polis denetiminde ki 'eylemciler' bomba patlatıp Bask halkını daha fazla sindirirken, Katalanyalılar başkentleri olan Barselona'da yerel parlamentolarını topluyor ve İspanya'dan daha fazla hak alıyorlar. Diyarbakır, 2. bir Barselona olmalıdır. Kosovolalılar yaklaşık 7 haftada bağımsızlıklarını elde ettiler. Bu iş o kadar zor değil, yol ve yordamınıa göre hareket etmek gerekir. 12 Haziranda seçilecek Kürt vekillerinin kendi halkına yapabilecekleri tek faydalı şey, Diyarbakır 'da kendi meclislerinin temelini oluşturacak yeni bir insiyatife önderlik etmeleridir. 35- 40 kişilik bir milletvekili gurubu bu alanda dünyayı ayağa kaldırabilir. Böyle bir şey eskiden ütopya sayılırdı, ama şimdi ki dünya şartlarında, herkes tarafında Kürtler için uygun bir seçenek olarak kabul görüyor. ABD ve AB, var olan çoğu kukla devletleri eskisi gibi her şart altında ayakta tutmaya çalışmıyor, daha esnek hareket ederek yeni devletlerin yaratılmasına kendileri önderlik ediyorlar. 30 dan fazla bir gurupla Ankara'ya gidip oradaki hayvanat bahçesinde 4 yıl daha oyalanmak Kürdistan'da gelişen halk hareketine zarar verecektir. Seçilecek vekiller, Kürtlerin temel taleplerinin kabulü için TC'ye son bir talepte bulunmalı, kabul edilmediği halde bu yolun sonuna noktayı koyarak, Diyarbakır'dan başka bir dünyanın da varolabileceği gerçeğini 'kardeşlerimize' bildirmelidirler. O zaman Güngören'de, Etiler'de bombayı patlatanların safları daha iyi netleşecek, kanlı bayrak üretimi yerini, insanlara faydalı şeylere bırakacak, 'vatan bölünmez', diye bağırıp çağıran cahiller sürüsü de işine gücüne gidecektir.
Çolig Kahraman Gibi İşbirlikçi ajanları cok gördü.
Cahit.
2011-02-27 20:39 - Hocam yazınızdada belirtiğiniz gibi özgür politika gibi yurtsever kürtlerin takip ettiği bi gazetede ahmet kahraman gibi özü soyu sopu belli olmayan bi karakterin böle bir yazı yazması gerçekten akıl mantıga sıgmamaktadır öncelikle özgür politika yöneticilerine sesleniyorum o adamı lütfen o çatıdan uzak tutun.Şimdi gel gelelim Sirac hocamı onaylayan yazısına Sirac hocam o Ahmet Kahramana şunuda hatırlatmanızı isterim Bingölde daha 4,5 yıl öncesinde 120 bayan yurtsever arkadaslarımız sacma bi gözaltına alma olaylı ile karsı karsıya kaldılar ve orda Polis yetkilisinin göz altına Alma sebebide şuydu . ( BURASI BİNGÖL CUMHURİYETİDİR BURASI DİĞER ŞEHİRLERDEN FARKLIDIR)...evet ne yazıkk yazdıgım kelimeleri aynen bizzat bingöl emniyet müdür yardımcısın agzından çıkan acı bir kelimedir ve buda ahmet kahramana hatırlatmak isterim .Burası Devletin Gözünde Gerçekten Özel bir topraktır ve bu toprakta devlet özel bi yapılanma icerisindedir ve bu özel yapılandırmayı devlet bi an boş bırakırsa bingölde yüksekova gibi bir direnis kalesine döneceginden kimsenin kuşkusu olmasın ve Ahmet Kahramana hatırlatmak istiyorum O yazıyı yazarken Bingölün şehitlerini hatırlayip hiçmi utanmadın .....
niyet ne?
zimistun
2011-02-18 14:23 - zazaca konusan kurtleri dislamak, kurt hareketine hicbir sey kazandirmaz. ayni sekilde kurmancca konusan kurtlerin icinde daha fazla radikal dinci daha fazla uyusturucu ticareti yapanlar var. bingol'de aldigim izlemine gore bingolluler bu kahraman tipli insalardan cok korkuyor. bundan dolayi bingol akp'nin kucagina itilmistir.
tbr
Roni
2011-02-02 08:17 - yazınızı okudum bir bingöllü olarak tebriklerimi sunmayı borç bildim ahmet beyin uslubu ve yazdıkları gerçeklerden ziyade tamamen ırkçı ve aşağalayıcı bir yaklaşımdır ve tartışmaya açıktır.. yazınızdaki eksik bölümü bir hatırlatma yaparak tamamlamak isterim Bingölde 1999 yerel seçimlerinde HADEP olarak üstün bir başarı gösterilerek belediye başkanlığı kazanılmıştır belediye başkanı ise sn: Feyzullah karaarslandır....sevgiler saygılar..