Uyarı..
Bu satırların yazıldığı sıralarda ABD BaÅŸkanlık Seçimleri’inde ipi Barak Hüseyin Obama göğüsledi.. Süreç boyunca bütün önemli yorumları okudum. Bende belli bir kanaat oluÅŸtu. Bunu seçimden sonra açarız. Bir ön saptama olarak ÅŸunu kaydedeyim; ki Kürt Yazarlar’ın bir kısmı da aynı görüşü defalarca tekrarlamışlardı, ABD’de BaÅŸkan ve ekibi, CÄ°A ile dayanışma içinde ve son kararı kendileri vermek üzere ülkelerinin yararına olduÄŸunu düşündükleri politikaları uygulamaya koyarlar. Bu uygulamaları Clinton’un pasifist politikaları ile BaÅŸkan Bush’un tereddütsüz aktif politikalarının uygulanma süreçlerinde gördük. Kürt Milleti olarak, zaman zaman Beyaz Saray ile ters düştük. Zaman zaman öfkelendik. Ama bu bizi, sözüm ona, dayatıcı olmak yerine onları anlamamız gerektiÄŸi gerçeÄŸine götürdü. Bu tamamen bir baÅŸka makalenin konusu.
---------------------
Asıl olarak bugün Kürt Güçleri için uyarı görevini yerine getirme gereğini duydum.. Şimdi ayağımız yere basmış bir vaziyette uyarımı açıyorum.
Güney olsun, Kuzey olsun, Kürdistan’da hem muhalefetin, hem de yürütücü gücün stabilize politik bir çizgi izlediÄŸini söyleyemeyiz. Güney’de muhalefet, yani radikal Ä°slami Hareketler ve NoÅŸirvan gibilerin itikata ve intikam duygusuna dayalı programsız bir ortaya çıkışları söz konusu. Kuzey’de ise muhalefet açısından tam bir keÅŸmekeÅŸ izleniyor. En yüksek perdeden konuÅŸanlar, bir yandan da yıkıcılık için ellerinden geleni yapıyorlar.. Türk Anayasası’na uygun olarak kurulan bir partinin, yani DTP’nin attığı her adımı “tu kaka” olarak karalayanlar elbette Türk Devleti’nde politika yapmanın güçlüklerini anlayamazlar. Habire çıtayı yukarıya çekerler.. [COLOR=blue]Çözümsüzlüğü dayatmaları(!) bence düşündürücüdür. Ä°pleri ellerinde tutanlar veya kaderimize hükmedenler yani sereke partilerin liderleri ise gündem yaratmak yerine Düşman’ın bilerek yarattığı gündeme göre tavır alıyorlar. Şöyle düşünelim:
Madem ki Düşman örnek alınıyor, o halde onlara bakarak politik yönelişimizi gözden geçirip kendi yararımıza olan senaryolar geliştirelim.
KurtuluÅŸ veya özgürlük mücadelemize karşı Düşman’ın stratejik hedefi Kürtler’in tarih sahnesinde bir aktör olarak belirmesine karşı çıkmak ve milletimizin bu yöndeki bütün teÅŸebbüslerini boÄŸmaktır. Düşman bu uzun vadeli hedefe varmak için yapması gereken her ÅŸeyi mübah sayıyor. Stratejik hedef deÄŸiÅŸmez, ÅŸartlara göre ayarlanmaz. Tüm fiili baskı, sıcak temas ve diplomasi alanları bu hedefi gerçekleÅŸtirmek için ÅŸekil bulur. Bu ÅŸuna benzer: Topyekun bir savaÅŸta bir meydan muharebesini kaybedebilirsin. Ama asıl stratejik hedefe kilitlenmiÅŸ olan baÅŸkomutan, bütün deha, ustalık ve yeteneklerini nihai savaşı kazanmak için seferber eder.
Ä°ÅŸte Kürd'ün görevi bu stratejik hedefe kilitlenmektir. Bütün ara mücadeleler, zik-zaklar bu nihai hedefi gerçekleÅŸtirmek için iÅŸletilirler. Ä°ÅŸte burada taktik hedef devreye girer. Sereke partilerimizin oyuna geldiÄŸi alan tam da burasıdır. Taktik hedefi stratejik hedef olarak görmek veya “stratejik hedefe çevirme umuduna düşme” gibi bir yanılgıya düşüyorlar. Oysa Türk Devleti, geçmiÅŸten aldığı derslerin ışığında, General BaÅŸbuÄŸ’un komutasında çok iyi bir taktik planlamaya giriÅŸmiÅŸtir. Bu gerçeÄŸi anlamazsak daha da derin hatalara düşecek, kendi mezarımızı kendimiz kazmış olacağız.
Türk Tarafı, son zamanlarda BaÅŸbuÄŸ’un teÅŸebbüs ve yönlendirmesi ile üst üste toplantılar yaparak çeÅŸitli kurum kiÅŸi ve yazar-çizerden görüşler almış bunları arÅŸive terk etmeden deÄŸerlendirmiÅŸtir. Basın, üniversiteler, Kürdistan Savaşı’nda cephede yer alan askeri birliklerin komutanları, Terörle Mücadele Kurulu ve Hükümet’ten çok açık ve yararlı bulduÄŸu bilgiler aldı..Åžimdi ortaya a-b-c planları olarak nitelenebilecek bir çok senaryo çıkmış bulunuyor. Bu senaryolar ana hatları ile ÅŸunları ön plana çıkararak oluÅŸturulmuÅŸtur:
-Kürt Halkı ile gerillayı biribirinden ayırmak için üstün gayret sarfetmek. Burada halkımıza ekonomik rüşvet verme teÅŸebbüsünden tutunuz da, ekonominin geliÅŸmemesinin önündeki biricik engelin “silahları bırakmaya yanaÅŸmayan ‘teröristler’” olduÄŸu yalanına kadar her türlü yalan pervasızca piyasaya sürülüyor.
-Sürekli kılınan bombardımanlarla halkın gözünü korkutma yoluna gidilmesi. Bu bombardımanlar Çolig, Dêrsîm, Amed ve özellikle Botan alanı ile Kürdistan’ın Güneyi’nde yoÄŸunlaşıyor. Böylece hem Güney vuruluyor, hem de Kuzey.. Amaç aynı: Göz korkutmak..
-Türkler, kendilerine baÄŸlı iç ihanet odaklarını da harekete geçirerek Kuzey’de umutsuzluk yaymak için bu unsurları da kullanmaktadır. Bunlar, mahalli kontra unsurlar, camiler ve okullar aynı amaçla kullanılıyor. Her taraftan yükselen sesler sanki düğmeye basılmışcasına yükselmeye baÅŸladı. TV’ler, cenaze törenlerinin bir kısmı, Kürtler’e yönelik kitlesel saldırılar ard arda geliyor, Türk Devleti bu hareketleri destekler bir pozisyon dahi almıştı. Pompalı tüfek olayı hatırlardadır.
-Öte yandan Türkler devletlerinin ilhak edilmiÅŸ topraklarda otoritelerini göstermek için geniÅŸ askeri ve polisiye tedbirler almayı ihmal etmiyor. Buna ek olarak Türk BaÅŸbakanı ErdoÄŸan hassas bölgelerin tümüne; Dersim, Amed, Wan, Gever ve Hakkari gibi bölgelerin tümüne çıkarma yaptı. Bu tur ile “biz buralarda varız” mesajı veriliyordu.. Fakat “seyahat” etkili olmadığı gibi halkın öfkesini kabarttı. En sonunda Bay ErdoÄŸan islami maskesini atarak türkçü gerçeÄŸini ortaya koydu ve; “ya sev, ya terket” anlamına gelen bir cümle ile Kürt Milleti’ne karşı kinini kustu!
-Türkler’in yeni konseptinde veya taktik hedeflerinde Kuzey ile Güney’i ayırmak büyük bir yer kapsamaktadır. Türkler, Güneyli Liderler’in kulaklarına boyuna “PKK belası”ndan kurtulmaları için yardım teklifleri sundular. Bu tekliflerin ciddiyet kazanması için ABD’yi bile devreye soktular. Üçlü, dörtlü vs danışma grupları fikri bir daha piÅŸirilerek masaya yatırıldı. Bu Güneyli bazı çevrelerde kabul gördükçe tehlikeli olmaya baÅŸladı. En aÅŸağısından Güney’de bazı çatlaklar bilirir gibi oldu. Oysa Türkler’in taktik hedefi Kuzey’i yalnızlaÅŸtırarak yutmak, ardından da stratejik hedefi gereÄŸince Güney’in de tarih sahnesine çıkmasını engellemektir.
Bu durumda.... (devam edecek)
2008-11-05
Sirac Kekuyon
Gorusunuz