Newroz, Cheney, Tehdit ve GidiÅŸat
Yazmadığım günlerde Kürdistan'da önemli olaylar cereyan etti. Newroz ruhuna uygun olarak kutlandı. Türkler'in Ordularını dahi kullandığı çatışmalarda Kürt tarafı 5 şehit verdi. 500 gözaltı var. Bütün vekilleri ile DTP, bir partinin gösterebileceği en büyük performansı sergiledi. Başta Fatma Kurtulan (epey hırpalanmıştı), Emine Ayna ve Ahmet Türk olmak üzere bütün vekiller ve Amed Büyük Şehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ile ismini sayamadığım en umulmadık DTP çalışanlarının herbiri bir parti kadar çalıştı.
Türkler, Newroz öncesi verdikleri izinlerin neredeyse tümünü iptal ettiler. Bu, "biz size coşkulu bir Newroz yaşatmayacağız" anlamına geliyordu. Halk "hayır" dedi. İptal yaptırımını tanımadı ve aldığı eski izni uygulamaya koydu. İşte bu andan itibaren büyük Newroz Ateşi, İyinin Kötüye, yani Spenta Mainyu'nun yeryüzündeki direnişçi temsilcileri ile Angra Mainyu'nun temsilcisi iğrenç Anadolu Moğolları arasında eşitsiz bir savaş başladı. Wan, Gever, Çelê (veya Çal), Çolêmerg, Şırnaq, Cizira Botan, Siirt, Adana, Mersin ve Türk metropolu İzmir dahil bir çok yerde küçük çaplı savaşlar çıktı. Bugün Amed'de çatışmalar yeniden alevlendi. Yaşlı Kadınlarımız yerlere yatırılmış boyanarak jopa benzetilen sopalarla kameraların önünde alabildiğine dövülmüştü.
Bütün bu vahşete rağmen Agirî'den İstanbul'a kadar geniş bir coğrafyada üç milyona yakın insanımız dimdik ayakta kalabildi, Newroz'u savaş şartlarına uygun olarak kutladı.. Tam da bu sırada MHP'nin Başı Devlet Bahçeli, "suskunluğumuza bakarak fazla ileri gitmesinler, neler yapabileceğimizi görmeleri için tarihimizi okusunlar" mealinde bir tehdit savurdu. Kendim şahsen Türk Tarihi'ni çok ayrıntılı bir şekilde okumuş bir insanım. Moğollar'ın Kürdistan'da yaptıkları katliamlar, Osmanlı'nın Ermeni soykırımı, Kemal'ın Pontus, Laz ve Trak Milletleri'ni yok etmesi, Grekler'in Anadolu'da katledilip "mübadele" Yunanistan'a sürülmesi gibi vahşetleri okudum. Bunların zaman ve şartlarını inceledim. Ne Sarıkamış ve Çanakkale intiharı onları asker olarak başarılı olduklarını anlatmaz. Grekler'in yenilgisi ise bu milletin destekçileri tarafından tarafından terk edildiği, Lenin'in tenekelerle altın ve silah ile desteklediği (ilerici) Kemal hareketi, fırsatı iyi değerlendirerek Grekleri yenilgiye uğrattı. Ama I Dünya savaşı boyunca grekler ülkelerinin topraklarını dört misli büyütmüşlerdi.
Bu karışıklıklar sürerken ABD Başkan Yardımcısı Cheney Irak'a indi. Orada Talabani ve Arap yetkililerle görüştükten sonra Hewler'in yolını tuttu. Başkan Barzani ile uzun bir görüşme yaptı ve Başkan Bush'un davetiyesini kendi eliyle Barzani'ye iletti. Bush, böylece Barzani'yi ikinci kez Beyaz Saray'da ağırlamış olacaktır.. Birinci davet, 5 Kasım ile sonuçlanmıştı ve sonuçta Türk Devleti'ne sağlanan teknolojik olanaklar ve istihbarat bilgileri ile Güneyli sivil yurttaşlarımızın canları ve malları büyük bir darbe almıştı. Çok sayıda Kürt Köyü bu bombardımanlara paralel olarak boşaltılmiş, yurttaşlarımız kışın en şiddetli günlerinde aç ve açıkta kalmıştı. En nihayet maskeler düşmüşmüş ve kralın da çıplak olduğu, bir çocuğa ihtiyaç kalmadan ortaya çıkmıştı.
Ama gerek Gerilla'nın büyük Zap direnişi, gerekse Güney ve Kuzey Halkımız'ın direnişi sayesinde Türk Ordusu büyük darbe yiyip geri çekilince, bazı çevreler bu yenilginin "suçu"nu ABD'nin olaya müdahale etmesine ve Türk Ordusunun Başına "çekil" emri vermesine bağlamaya çalıştılar. Bu da tutmadı. Yenilgilerinin yarattığı şoktan kurtulmaları ancak AKP'nin kapatılma davası ile atlatılmıştı.
ABD'nin seçim ortamına girdiği bu günlerde Beyaz Saray ve Cumhuriyetçiler'in, zayıf adaylarla seçime giren Demokratları yenme umutları artmış durumdadır. Bunun için;
-Afganistan'da gözle görülür bir ilerleme kaydedilmesi önemlidir. Bunu için "Müslüman" Türkler'e ihtiyaçları var. Türk Askerbaşı'nın son zamanlardaki neşesi bu pazarlıkta önemli faydalar sağlama umudundan dolayıdır. Bu ABD'nin birinci çıkmazıdır.
-İkinci çıkmaz ise Irak'taki karmaşadır. Cheney bundan dolayı;
a) Irak'ta kendi yandaşı bir cephe oluşturma amacındadır. Bu cephe hem Güney'deki Sadr güçlerine karşı, hem de Batı'daki al-Qaida teröristlerine karşı savaşacaktır. Bu savaş Güney'deki saldırılarla başladı bile.
b) Fakat burada önemli bir handikap vardır; Kerkük.. İşte bu davet için "zurnanın zırt dediği yer" belirlemesi "cuk" diye oturur. Bu durumda Beyaz Saray'a davet için yapılan yazılı çağrının bizzat Cheney tarafından Başkan Barzani'ye iletilmesi önemlidir. Durum ABD'nin Kürt Yönetimi'ne büyük bir ihtiyaç duyduğunu gösterir.
Bence;
-Bu davetle ABD, Barzani'nin bütün karşıtlarının dişlerini sıkmalarına rağmen Irak'ta tek dürüst ve güvenilir Lider'in Başkan Barzani olduğunu açıkça gösteriyor. Tabii ki bu, Arapları da kapsar.
-ABD, Başkan Barzani'den Irakta'ki pro-Amerikan güçlerin birleşmesine belirleyici katkıda bulunmasını istemektedir. Başkan Bush'un da bu çerçevede konuşacağı açığa çıkmıştır.
-Bu birliği kolaylaştırmak için Kerkük oylamasının seçimden sonraya ertelenmesini isteyeceği bellidir. Bu ise Kerkük Meselesi'nin "kadük" olması anlamına gelir. Eğer Barzani'yi ikna ederse Bush giderayak bir taşla iki kuş vurmuş olacaktır.
Yani;
a) Kerkük oylamasının ertelenmesi ile Arap Yönetimi de memnun edilmiş olacakt,. böylece tarihe Kerkük'ü Kürtler'e teslim etmemiş bir yönetim olarak geçmeleri mümkün olacaktır.
b) Kerkük Meselesi'nin rafa kıaldırılması Türkler'i de memnun edecektir. Böylece ABD'ye minettar kalacak olan Türkler'in Afganistan'a asker sevketmeleri kolaylaşacaktır..
Tabii ki bütün bunlar Başkan Barzani'nin tutumuna bağlıdır. Bakacağız ve göreceğiz.
2008-03-26
Sirac Kekuyon (Bilgin)
2007-03-26
Gorusunuz