Kerkük Referandumu kadük olamaz!
Kürd'ü topyekun yok etmek isteyen en iğrenç Düşman için şartlar oldukça olgunlaşmıştır. Dışta, başta ABD olmak üzere AB, yöre "muz krallıkları", komşular tümüyle Türkler'in tam arkasında duruyorlar. Irak hava sahasını babalarının malı gibi kullanıyorlar da Irak Yönetimi'nin tümünden ses çıkmıyor! Artık zamanı gelmiş olmalı. Kürd'ün boynuna dayanan bıçağı kim çekecek sanısı tüm Türk Kamuoyu'nda bir Lotto çekilişi gibi konuşuluyor. Kürt çantada keklik gibi görünüyor..
Hep yazdım, ama Türkler'in "yoket kurtul" konseptinde taktik yürüyüşünü şimdiye kadar tam formüle etmedim. Bu taktiği Norveçliler; "Steg by Steg Til toppen" diye tarif ederler. Kısaca; "Tepeye kadar adım adım" diye tarif edebileceğimiz bir taktiktir bu. Bu taktiği şöyle açalım:
-Birinci aşama: PKK'yı yok etmek veya kontrol edilebilir bir seviyeye indirmek topyekun savaşın ilk adımı olacaktır. PKK'ye karşı yapılacak olan savaşta diğer Kürtler'i ürkütmemek, hatta PKK yok olduktan sonra Kuzey'de de Kürtler'in bazı taleplerini karşılamak mümkündür diye sağa sola gülücükler, el altından temaslar ve dahası işbirlikçileri arttırıcı tedbirler alınacaktır. Topyekun savaşın bu aşamasında ABD bütün gücü ile Ankara'daki barbarların yanında yer almış, "eski" dostu Kürtler'i yavaş yavaş kenara itmeye başlamıştır.
Şimdi duruma şöyle bir bakalım:
Birincisi; Türk Devleti, çok masraflı ve savaş giderlerini bir kaç kata çıkarıcı bir harcamalar dizisi ile imkanlarının neredeyse tümünü kullanmaktadır. Şu anda (ki Batılı kaynaklar bunu söylüyor) narkotik trafiğini geniş ölçüde orduya gelir amacı ile kullanmaları bile fiyat artışlarını engelleyemez duruma gelmiştir. Kürdistan Dağları'na her gün binlerce bomba bırakan Türk Ordusu'nun değirmeni'nin suyu nereden gelecek ki? Çok az sıcak temas sağlanan bu tabiatı tarumar edici tek taraflı savaştan fazla bir sonuç beklememeleri tabiidir. Bu bombardımanın hedefi geniş ölçüde psikolojiktir.
İkincisi; Türk Devleti işbirkçi adaylarını bazan onare ederek, bazan aba altından sopa göstererek, ellerinde kağıt, PKK'den gelecek olan herşeyi, ama herşeyi kınamaya hazır hale getirmiştir. Bu işbirlikçi cephe gerek AKP'nin özelliği ve gayreti ile, gerekse PKK'nin bu özelliği küçümseyip ideolojik katılık göstermesi ile gittikçe genişlemektedir. Dini kullanarak Kürd'ü yoketme taktiği başarılı oldukça Bazı şêxler, ağalar ve müteahhitler kendi uluslarının ipini çekmek üzere kuyruğa girmekte hiç bir beis görmüyorlar. O Türk Solundan "Herif", DTP'yi boşuna "Kürt Milliyetçiliği"nden kurtarıp puan toplamaya çalışıyor. Dönüp ardına baksın, milliyetçilikten "kurtulan" Kürtler işbirlikçilik için Düşmanın kapısında kuyruğa girdiklerini görecektir. O "Herif"in yeri o işbirlikçilerin yanıdır, ulusalcıların, yurtseverlerin ve milliyetçilerin değil..
Bence PKK'nin bu manzara karşısında en büyük hatası PRAGMATİK olmamasıdır. Pragmatizm sayesinde bugünkünün bir kaç misli insanımızı bu topyekun savaşta, şöyle veya böyle direnen kitlenin saflarına çekebilir. Bu husus çok iyi düşünülmeli, katı çitler yıkılmalı.. Benim kişi olarak fiili savaşın nasıl yürütüleceği konusunda önemli bir bilgim olmadığı için bu konuda yapılması gerekenler konusunda elbette susacağım, konuyu uzmanlarına bırakacağım. Ama global anlamda gelişmeler ve gidişat konusunda, bazı yanılgılara rağmen, kendimi çok iyi hissettiğim için elbette tavsiyelerim olacaktır.
Üçüncüsü, Türkler'in en esaslı taktiklerinden biri Güney ile Kuzey ayırımcılığı yaparak eninde sonunda bu en temiz savaşçılarımızı karşı karşıya getirme taktiğidir. Talabani'nin son zamanlarda geliştirmeye çalıştığı tam da budur. Irak Cumhurbaşkanı sanki bu Başkanlık sıfatını bir tarafa bırakmış, bütün gücü ile Türk Psikolojik savaşında almıştır. Ne acı!
Dördüncüsü; Düşman Kuzey'deki eylemsel duruşu ile öncelikle açık siyaset yapan aktivist Kürtler'i tasfiye etmeye yönelmiştir. DTP'lileri her alanda sıkıştırmaya başlamaları herkesin gözleri önünde cereyan etmektedir. ABD bu konuda da Türkler'e uluslararası destek sunmaktadır. Hani elinden gelse DTP'yi o meşhur "Terörist örgütler listesi"ne alacaktır. Neden? Eh işte, bu parti PKK'yi terörist olarak nitelememekte direnmektedir de ondan. Zaten ABD Yönetimi açık siyaset ile silahlı siyaseti pek ayırma emaresi bile göstermemektedir. Kahvaltılı "Kürt Temsilcileri" toplantısı hala hatırlarda olsa gerek..
-İkinci aşama: PKK, sözüm ona, yokedilse veya etkisiz hale getirilirse,Türkler'in Kerkük'e müdahale imkanları bugünkünden çok daha fazla artabilecektir.
Birincisi; Kuzey artık devreden çıkacak, insanlarımız şu veya bu Türk partisinin sempatizanı durumuna düşecektir.. Bu ise Güney-Kuzey Kürtleri arasındaki bağı oldukça zayıflatacak, beyinlerin Türkçe düşünmesi ile iki bölgemiz arasındaki bağ gittiçe zayıflayacaktır. Tabbi ki bu, Kürtler'in iç dinamikleri ile güçlenmesi gereken ellerini zayıflatacaktır.
İkincisi; dağlık alanların artık Türkler'in kontroluna geçmesi, ovanın tehdit altında tutulmasını daha da kolaylaştıracaktır. Güney'den de Arap ırkçı yayılmacılığının Saddam döneminde olduğu gibi hortlaması ile oluşan saldırgan politika sonucu Kerkük bu cepheden de tehdit altına girecektir.
Üçüncüsü; ABD'nin Kerkük Politikası'nda meydana gelen dramatik değişim ilk meyvelerini vermiş, Bn Rice, söz konusu vilayetimizde sorunun politik olduğu beyan ettiği anda Referandum altı ay ertelenmiştir. Görünürde ABD'nin altı ay sonra da bir şey yapmayacağı ortadadır. Bu politika iyice okunmalıdır.
Dördüncüsü; Türkler'in Kerkük'teki beşinci kol "yıkıcı" faaliyetlerini dizginlemesi de bir başka göstergedir. Bizim ya anlamadığımız, ya da anlamak istemediğimiz çok uğursuz oyunlar sahneye konmakta, işbirlikçilerin desteği ile yürütülmektedir..
-Son aşama: PKK ve legal aktivistler Düşman tarafından kontrol edilebilir duruma getirilirse artık Kuzey siyasi hareketi de tasfiye edilmiş sayılacaktır. Bundan sonra sıralarını bekleyen Kürtler, artık denizin bittiğini göreceklerdir, ama çok geç kalaraktan..
Peki bütün bu manevralara rağmen PKK tasfiye olacak mı? Kerkük Referandumu "kadük" olacak mı? ASLA VE KAT'A!! ABD büyük ustalığını göstererek BAAS'çıları kazanma yoluna girmiş olabilir.. Türk, Kürdistan'ı elinde geldiğince bombalayabilir! Kuzey'de her üç Kürt'ten birini rehine olarak zindanlara tıkabilir..
Bütün bunlara katliamı da ekleyin.. ASLA VE KAT'A teslim alamazsınız özgürlük ve bağımsızlık aşığı Kürd'ü. Ne Kuzey'de, ne Güney'de ruhlar teslim alınamayacaktır. Direnme şevki kırılamayacaktır. Kürt Ya özgürlük, Ya özgürlük demeye devam edecek, buna uygun davranacaktır.
Unutmayınız, Kuzey'de olsun, Güney'de olsun, eli silahlı, eli taşlı her Kürt bize şehitlerimizin emanetidir. Dökülen her damla kanın bizim damarlarımızdan döküldüğünü içimize sindirememişsek sindirmeliyiz!
Bunun için Kerkük'te atılması gereken her adım eğer atılmamışsa, düşmanca bir tavır olarak algılanmalıdır. Bu kasıtlı duruş şu andan itibaren cevabını bulmalıdır. Kuzey'de de öyle.. Şehir gerillası, "yalnız kurtlar" ve gerilla tarafından atılan her adımda yanlış arayanlar artık susmalı! Susmalı! Susmalı!
2008-01-10
Sirac Kekuyon (Bilgin)
2007-01-10
Gorusunuz