Psikolojik Operasyon-III
tv ve video
Yeni teknolojilerin peyderpey devreye girmesi ile TV yapımları hem daha hızlı ve hem de portatif bir şekilde yapılmaya başlandı. Bu teknolojik gelişmenin mümkün kıldığı yapıtlar; propaganda, desinformasyon, dedikodu, baskı ve beyin yıkama alanlarında saldırgana çok geniş olanaklar sağlamıştır. Satelitler, bu yayınların akılalmaz genişlikteki alanlara taşınmasını sağlamaktadırlar. Saldırgan Türk Devleti, bunun yanında aynen radyo yayınlarında olduğu gibi, eğer uluslararası alanda yüz bulursa, direnişçilerin MED-TV vasıtasıyla yürüttükleri yayınları da bozabilecek teknolojiye sahiptir. Arasıra husule gelen yayın bozuklukları bu bakımdan ilgi çekicidir.
Türkiye'de ulusal düzeyde yayın yapan on cıvarındaki TV istasyonu ile 400-500 cıvarındaki mahalli istasyonun tümü özel harp dairesinin emrine girmiştir. Direnişçileri karalayıcı amaçla yapılan yayınlar, biribirlerinin kopyası gibidir. Hepsi aynı kaynaktan haber almak zorundadırlar. Namus mefhumu tümden kaybolmuştur. Bunlar, verdikleri savaş haberlerinde olsun, kitle gösterileri konusunda olsun, PS'cilerin istemedikleri hiçbir haberi geçemiyorlar. Böylece hayatın her alanı kontrol altında tutulmaktadır.
TV'nin gücü Kürt direnişçileri tarafından keşfedildiğinden beri onlar da Türk PS uzmanlarının çarpıtmalarını cevaplamakta epey mesafe katetmiş bulunuyorlar. Zaman zaman çekilen acemilikler, ülkeye ulaşmakta başgösteren güçlükler (hatta imkansızlık), cepheden gelen haberlerin bazen aktualitesinden çok şey kaybettikten sonra MED-TV haber merkezine ulaşması, yayıncılık yapan kadroların yeni oluşmakta olması direnişçilerin TV deneyindeki handikaplarından sadece bazılarıdır. Oysa Türk tarafı, 80 yılı bulan Türk sinema ve sahne deneyimini kullanarak 1968'de başlattığı TV yayıncılığını devlet destekli olarak büyük maddi ve kültürel kaynakları kullanarak önemli bir noktaya getirmiş bulunuyor. Reklam gelirleri ile beslenen özel TVlerin haber kaynaklarına ulaşma gibi bir sorunları da yoktur. Bazan haberin kendisi gelip onları buluyor. Ülkelerinde yayın yapıyorlar ve işgal altındaki Kürdistan'a ulaşmakta hiçbir problemleri yoktur. Zaten orada kendileri adına muhabirlik yapan Türk Özel Harp Dairesi 24 saat faal bir haldedir.
MED-TV, antenlerin kırılmasına, haber ağının oluşmasına fırsat verilmemesine rağmen, Kürt Politik ve askeri liderlerinin ses ve görüntülerini, Türk Devleti'nin haset dolu bakışları altında Kürtler'in evlerine taşıyabilmektedir. Bu çok önemli bir fonksiyondur. Düşünün, bir gün TGRT adlı Türk kanalında konuşan baygın bakışlı (Kürt asıllı) kadın spiker, ¨KDP'ye teslim olmuş olan PKK 'sözde' komutanı Cemil Bayık...¨ tümcesi ile başlayan cümlesini daha bitirmeden kanal değiştirdim ve MED-TV canlı yayınında sesini çok iyi tanıdığım Cemil Bayık'ın partisine ne derecede bağlı olduğunun altını çizen konuşmasını dinledim. Eğer MED-TV olmasaydı, bu hadisenin doğru olmadığını öğrenmek için çok çaba harcamam gerektiğini biliyorum. Olanakları benim kadar gelişmemiş olan halkın diğer kesimini artık siz düşünün.. İşte PS'de savunma aracı olarak TV bu kadar önemli bir rol oynayabiliyor. Türk PS kurmayları da sürdürdükleri saldırı alanında, Türk TV yayınlarından istediğinden fazla randıman almaktadırlar. Bu belli..
PS yürütülürken veya PSye karşı savunma alanında videodan da çok yararlanılabilir. Cephedeki Türk video ustaları, fazla büyük çaba harcamadan, yalan informasyon ve çarpıtılmış karelerle dolu bantlar imal edebilirler. Bazan gerçekten öldürülen gerillaların yan yana dizilmiş cesetleri gösterilirken direnişçi halkın çocuklarına; ¨işte tutturduğunuz yolun sonu budur¨ mesajı verilmeye çalışılır. Ayrıca bir baskında ele geçirilen bazı silahlar, eldeki diğer silahlarla takviye edilerek, abartılarak gösterilmek suretiyle ordunun super başarıları ballandırılarak takdim edilir. Bunun yanında direnişçiler de video sanatını kullanarak düşmanın saklamak istediği büyük gerilla operasyonlarını halka açıklayabilirler. Bunlardan biri Taşdelen karakolu baskını günlerinde yaşandı (1992). Türk Devleti o günlerde Taşdelen karakoluna sızmaya çalışan gerillalara vurulan büyük darbeden bahsediyordu. Oysa baskın filme alınmıştı. Kaset meclise gönderildi ve karakolun gerillalar tarafından nasıl düşürüldüğü kare kare gösterildi. Bu, büyük bir olay haline geldi ve günlerce konuşuldu. Türk Özel Harp Dairesi bu olayı unutturmak için çok çaba harcamak zorunda kalmıştı.
Videolarla yürütülen PS'nin en çarpıcı örneklerini 1997, güney savaşlarında görürüz. Türk Ordusu, mehmetçik basına mensup asker elbiseli bazı seçilmiş ¨gazeteciler¨i Zap'ta, işgal ettikleri Küçük bir toprak parçasına götürmüş ve şuradan buradan topladıkları silahlarla takviye ettikleri PKK'nin ¨ele geçirilmiş olan silah deposu¨nu gösterdiklerinde bu, Kürt Halkı arasında büyük bir moral bozukluğu yaratmıştı. Bunun üzerine TV'ye çıkan PKK lideri Öcalan, kendinden emin bir tavırla ¨o askeri, bayrağı diktiği o yerde¨ ne yapacaklarını haykırmış ve bir hafta sonra düşürülen helikopterde Türk savaş kurmaylarını, aralarında o asker olmak üzere yok edince bu kez karşı tarafta panik, Kürt tarafında moral düzelmesi yaşanmıştı. Sonradan helikopter düşürme olayının video bandına alındığı da anlaşıldı ve bant MED-TV'de gösterildi.. Bu kez Türk tarafı bu bandın montaj olduğunu iddia etmeye başladı.. Velhasıl, cephedeki savaş, esas olarak ekranlarda verildi ve Türk Ordusu o raundu kaybetti. Bu olaylar PS'de video ve TV'nin oynadığı harika rolu en iyi anlatır örneklerdir.
diğer informasyon kanalları
megafonlar
Küçük yerleşim birimlerinde saldırganların halkı korkutmak ve yılgınlığa sürüklemek için kullandıkları önemli bir (des)informasyon aracıdır. Bunun yanında cephede, direnişçileri ¨teslim ol¨maya çağırmada, müzik yayınlayarak, ev özlemi yaratarak moral bozmada, yanlış informasyon yaymada kullanılır. Bazan ¨gelin, sizi sıcak bir çorba bekliyor¨ gibi uzun süredir cephedeki mevzisinde doğru dürüst bir ekmek parçası bile bulamamış olan direnişçilerin midesine hitap eden anonslar ve liderlerle direnişçilerin arasını açmaya yönelik ustaca hazırlanmış senaryoları sunmakta da bu araçtan faydalanılır. Gerillalar da karşı ataklarında saldırganın kullanmakta olduğu Kürt unsurlara hitap edebilirler. Ama bunu kullandıklarında vurulma riskleri çoktur.
filmler
Filmler, özellikle dökümanter filmler savaş günlerinde kamuoyunu pozitif veya negatif etkilemekte inanılmaz bir rol oynarlar. Bilhassa uyduruk haber filmlerinin TV'de gösterilmeleri, seyircilerin TV'ye en fazla fikse oldukları saat ve günlerde bunların gösterilmesi, izleyenlerin üstünde inanılmaz bir etki yaratır. Türk PS kurmayları bu psikolojik operasyon türüne çok önem vermektedirler. Bu konuda mehmetçik basının çeşitli şöhretli programcıları, özel savaş makinasına yadsınamaz ¨hizmetler¨de bulunurlar. Hiç merak edilmesin, Kürt direnişçileri de kıt olanaklarına rağmen bu konuda saldırı ve savunma filmleri yapmakta çok ustalaşmış bulunuyorlar. Fakat onların handikapı, ülke içinde böylesi yapımlara imza atmalarına izin verilmemesidir. İzinden bahsediyorum, çünkü Kürdistan çok sıkı bir işgal altındadır. Saldırgan, şehir kesimlerinin tümüne egemendir. Kürt yapımcılar bundan dolayı çoğu kez sadece elde edebildikleri bazı eskimiş arşiv filmleri ile yetinmek durumunda kalıyorlar. Ama yine de kitleleri oldukça etkileyen bazı yapımlar ortaya çıkarabiliyorlar. Türk demokratlarının imza attıkları dökümanterler de oldukça etkili oluyor. Güçlükonak katliamı bu konuda çok açık bir örnektir. bilindiği gibi, Türk PS kurmayları Güçlükonak'ta bir minibüse bindirdikleri 11 Kürt'ü, hiç de inandırıcı olmayan bir mahalde önce kurşuna dizmiş, sonra da bunların cesetlerini yakmışlardı. Operasyonun başarısına çok inanan Türk Özel Harp Dairesi, olayın ARGK gerillaları tarafından gerçekleştirildiğini ala ve vala ile ilan etmişlerdi. Vahşetti bu! Dünya önce inandı buna. Bu konuda yapılan propaganda günler sürmüş, oldukça da etkili olmuştu. Türk demokratları olayı inandırıcı bulmayıp yerinde inceleme yapınca, 11 Kürt'ün Türk PS kurmaylarınca öldürtüldüklerini ortaya çıkardılar. MED-TV bu olayı inceleyenlerin gönderdikleri materyali bir dökümanter film havasında başarı ile sundu ve oluşan kanaatları tersine çevirdi. Bu tür yapımların kalite kazanarak artması hayatidir. Fakat Güçlükonak deneyinden ders çıkaran saldırganların bir daha gerçekleri bu derecede deşifre eden böylesi yapımlara izin vermeyeceği açıktır.
bilgisayar kanalıyla bilgi nakli
Bilgisayar vasıtasıyla bilişim bugünkü dünyaya damgasını vurmuş bulunuyor. Elinde bir bilgisayarı, bir modemi ve abone olduğu bir telefon şirketi olan herkes, şehiriçi telefon ücreti karşılığı, dünyanın bilgisine uzanabilir. Bu teknik geliştikçe, PS'nin bu vasıtayla yürütülmesi olanağı daha bir ciddiyet kazanır oldu. Dünyada bugün bir ¨information warfare¨den yani, bir enformasyon savaşımından bahsediliyor artık (bkz Cornerstones of information warfare, USAF; internetten). Ben ve benim gibi bazı insanlar, internetten faydalanılması gerektiği konusunu toplantılarda güc-üm/ümüz yettiğince dile getir-meme/memize, hatta kavga çıkaracak düzeyde ısrarla üstüne gitmeme rağmen Kürt çevrelerine hala anlata-madım/madık. Şimdiye kadar sadece Özgür Politika'nın internete verilmesini ve bazı küçük sayfalar açılmasını sağlayabildik. Üstelik bayat haberlerin veya iunformasyonun yer aldığı sayfalar. MED-TV sayfası da halen hazırlık aşamasında (1998-ekim itibariyle). Kürtler'in geliştirdikleri ciddi sayfalardan biri de ABD'deki AKIN'dir. Ama bu işin tüm bir ulusu ilgilendirdiği, saldırganların interneti kullanarak Tokyo'dan Toronto'ya tüm insanları şöyle veya böyle tek taraflı olarak etkiledikleri bir gerçektir. Girin herhangi bir gün Türk kanallarına, yüzlerce kişinin birden saldırısına uğradığınızı göreceksiniz. Türk tarafı bilhassa üniversitelerde okuyan faşist MHP taraftarı öğrencileri kullanarak böylesi bir savaşı sürdürmektedirler. Bunun dışında her üniversitenin ve bazı özel ¨milliyetçi¨ birimlerin kendi ¨Home Page¨leri vardır. Türk PS kurmayları bu sayfaları kullanarak dünya kamuoyunu kazanmaya çalışırlar. Ayrıca bu sayfalarda bilhassa PKK'yi hedef alan bir karalama kampanyası yürütülür. Buralarda ¨Amerikan kaynaklarına göre PKK uyuşturucu ticareti yapıyor¨, ¨PKK, Kürt kadın ve çocuklarını öldürüyor¨, ¨PKK uluslararası terör örgütlerinin en tehlikelisidir¨, ¨ABD dışişleri bakanlığı PKK'yi terör örgütlerinin en tehlikelisi olarak görüyor¨ vs gibi türlü saptırmalara rastlamamak mümkün değil.
Kürt meselesi hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler, bu konuda internetten faydalanmaya kalksalar sağlıklı bilgiye ulaşamazlar. Çünkü Kürt tarafı daha henüz ciddi bir şekilde konuya eğilmiş değildir. Bu ise dünya kamuoyunun, Türk PS kurmaylarının insanüstü çabaları sayesinde Kürt direnişçilerinin aleyhine dönmesine veya en aşağısından bu meseleye lakayt kalmasına yol açmaktadır. Unutmamalı ki, savaşlar sadece cephelerde kazanılmaz. Türk Devleti bunun bilincinde olduğu için çağdaş teknolojiyi sonuna kadar kullanmaktadır. Çok masrafsız bir savaş olan informasyon savaşının en iyi yürütüldüğü bilgisayarlar, TV ile yapılan savaş kadar, hatta dünya kamuoyunu kazanmak açısından TV'den kat kat önemli bir araçtır. Düşünün ki Kürt Halkı'nın özgürce kullanabildiği tek TV kanalı olan MED-TV, sadece Ortadoğu dillerinin bazıları ile yayın yapabilmektedir (haftada bir yayınlanan İngilizce haberlerin etkisinin oldukça şüpheli olduğunu bilelim). Oysa sadece İngilizce bilgileri yüklediğimiz esaslı bir Home Page, Kürt Halkı''i tanımak isteyen veya merak ederek Kürt sayfalarından birine giren dünyanın her tarafındaki insanların hizmetinde olabilecektir. Bu ise Türk PS kurmaylarının tüm oyunlarını bozmaya veya onların propaganda ve desinformasyon çabalarının zayıflamasına yetebilir. En aşağısından belli bir derecede markaj sağlanır. Dünyanın saldırgan TC'ye kin beslediği bir zaman kesitinde, biz hala onları daha da tecrit edecek böylesi ucuz vasıtaları kullanamıyorsak, dönüp bir daha düşünmeliyiz.
Bilişim savaşında en önemli kaynaklar databaslardır. Enformasyonun kolaylıkla elde edildiği databaslar dışında, bilgisayarlar kullananlar, E-mail (elektronik posta) adreslere enformasyon gönderilebilirler. Internet vasıtasıyla ayrıca takdim sayfaları, enformasyon bankaları vs. de açılabilir.
Sirac Kekuyon (Bilgin)
2007-12-15
Gorusunuz