Özkök yazdı, ben de Kürt gözü ile tersinden okudum..
Bu yazı kompütere işlenirken Washington'da Başkan Bush ile Erdoğan görüşme, daha doğrusu pazarlık masasına oturmak üzereydiler. Biz Türkler'in tatmin olacakları bir antlaşmanın oluşacağına inanmıyoruz. Sınırlı müdahale denilen bir savaşa Türkler'in okey demesi ise çok zor. Bir savaş görülüyor. Hiç kimse Kuzey'in kendisini savunmaktan aciz olduğu kanısını taşımasın.. Bunu herkesin gözüne sokma zamanı gelmiştir.
Biz şimdi konumuza dönelim ki, Türk'ün toplumsal Şizofreni durağını çok daha iyi anlasın..
Sakın ola ki yazımı bu rütbesiz Türk generaline cevap yetiştirmek için kaleme aldığımı sanmayın. Bu adamla ilk kez aynı şeyleri düşünüyoruz, ama tersinden. Onun Türkler için yazdığı şeyleri neredeyse aynen ben de Kürtler için istiyorum.. Uzatmadan konuya dalalım:
Özkök: " HEPİMİZ kafamıza şu cümleyi yazmalıyız.'PKK terörüne karşı mücadele bir milli meseledir.'"
Kekuyon: Hepimiz kafamıza şu cümleyi yazmalıyız: İlhakçı-inkarcı Türk terörüne karşı mücadele bir milli meseledir, hem de çok olumsuz şartlarda göğüs gereceğimiz "yok et, kurtul" mücadelesidir.
Ö: Onun çözümü (PKK Sorunu'nun çözümü, giderek Kürt Sorunu'nun çözümü-NB) de bir milli duruş gerektirir..
K: Saldırganın durdurulması, Kürtler açısından, milli bir duruş gerektirir..
Ö: Bu cümlelere bakıp hemen 'bu totaliter bir yaklaşımdır' demeyin…. Ben olayın 'terör boyutundan' söz ediyorum..
K: Bu cümlelere bakıp 'bu maceracı, çağdışı bir yaklaşımdır demeyin… Ben bu süreç boyunca Türkler'in terörist-yayılmacı-ilhakçı fiili kalkışmasından bahsediyorum..
Ö: Ama iş, "Türkiye'de Kürt sorununun çözümüne" gelince, orada farklı görüşlere sahip olabiliriz. İş işte bu noktada çatallaşıyor.
Çünkü bazıları, olayın terör boyutuyla Kürt sorununun birbirine bağımlı olduğunu iddia ediyor. Yani, Kürt sorunu çözülürse, terör de biter, diyorlar.
K: Ama iş Kürt Milleti'nin kendi kaderini tayin hakkına gelince çatallaşır.. Bazıları Terörist Türk Devleti'nin yayılmacı eğilimi ile Kürtler'in direnişi arasında parallellik kuruyor. Yani Kürtler silah bırakırsa Türk Devleti'nin yayılmacı eğilimi durur diyorlar..
Ö: Benim itirazım da işte bu noktada. Ben de diyorum ki: "Kürt sorunu denilen şeyin çözümüne de sıra gelmez." Gelemez. Gelmemelidir de...
K: Türk Askeri'nin burnunun sürtmesi, ağır bir yenilgiye uğratılması, sonuçta 'Kürt Sorunu'nu ortadan kaldıracak, Türk yayılmacılığını, Türk Askerbaşı'nın bir rüyası olmanın ötesinde bir anlamı kalmayacaktır..
Ö: ………
Kürt sorunundan tek kelime etmedim. Çünkü o konuda başka görüşlerim var. Ben işin dış boyutunu düşünüyorum. Orada da karşıma Barzani'nin bize yaptığı kalleşlik çıkıyor. O kalleşliğin arkasında da bir "megalo idea" görüyorum. Bunda yanıldığımı da sanmıyorum.
K: Son zamanlarda (2003-2007) elbette Türkler'i ve generallerini bütün yönleri ile iyi takip ettim.. Ben aynı zamanda işin dış boyutunun önemini de kafamda netleştirdim. Bunun yanında tarihş boyutuna da baktım. Orada karşıma kalleş M Kemal denilen piç ve o adamın ortaya sürdüğü "Misak-ı Milli" denilen uyduruk varakayı, Lozan kalleşliğini, Şu anda hükümet eden Kerdoğan'ın sinsi ve yayılmacı politikasını gördüm.
Ö: Baştaki "milli duruşa" dönüyorum. Evet, PKK terörü ile mücadele etmek istiyorsak, ona yataklık eden Barzani'ye karşı da bu "milli duruşu" göstermeliyiz. Sadece ona değil, dün Ankara'ya gelen ABD Dışişleri Bakanı Rice ve Beyaz Saray yönetimine karşı da aynı şeyi yapmalıyız. Bush'un 7 yıldan beri bizlere söylediği gibi, eğer "terör uluslararası bir bela" ise, o belayı her cephede yenmeliyiz.
K: Milli duruşa dönüyorum.. Türk ile en iyi mücadelenin yolu, kayıtsız şartsız bir birlik anlayışından geçer. Evet, Türk ile savaşacaksak, ona yataklık edenlere karşı da tavırlı olacağız (İran-Suriye ve Iraklı şovenler). Biz dimdik ayaktayız, sağa sola yalvararak yardım dilenmiyoruz. Dostluklara bağlı kalacağız. Bu konuda oyuna gelmeyi düşünmüyoruz..
Bekliyoruz.. "Hamle et ey......"
2007-11-05
Sirac Kekuyon (Bilgin)
2007-11-05
Gorusunuz