Panik mi, mücadeleyi derinleştirmek mi?

Son zamanlarda bazı konulara hiç girmedim ve ortalıkta cereyan edenleri sadece izledim.. Seçim herkesin çok kalem oynattığı bir konuydu bu süreçte. Hesaplar yapıldı, DTP'nin Kürdistan'daki oy oranı ortaya konmaya çalışıldı. Bunun üzerine fikirler geliştirildi, "temiz taraf"ta kalmak için, kötü de olsa, seçilenler yerden yere vuruldu. Düşmanın bu savaş sürecinde bizi izlediği, zayıf taraflarımızı hesapladığını hiç hesaplayan olmadı. Ordusuz generallerimiz türedi, bunların 23 yıllık mücadeledeki taktiklerinden dersler çıkararak savaş taktikleri geliştiren kalemşörlerin Gerilla'ya taktik vermeye çalıştıklarını gördük.

Kürt Milleti üstüne bir panik havası yayma biliçsizliğini ve öte yandan da bilinçliliğini (burada Düşman devreye giriyor) izlememiz bizi biledi! Panik yok dedik ve psikolojik savaş alanına geri döndük.

Bilen söylesin; Türk Devleti'nin düzenlediği bu komedi bir seçim miydi? Daha önce bir Kürt örgütünün Türk Solu'na büyük misyonlar yükleyerek girdiği seçimler, barajı ile, uygulanan baskıları ile seçim miydi? Mahalli seçimlerde bilhassa Mersin'de açıkça neticenin değiştirildiği komedi seçim miydi? Aynı sonuç değiştirme yüzsüzlüğü Muş'ta, Iğdır'da vs görmedik mi?

Ama buna rağmen öncülüğe soyunan, ama bu misyonunun bilincinde olmayan kadroların 1999'dan beri pişirdiği "halkların kardeşliği", "kemalizm", "ilkel milliyetçilik", "anarko-sosyalizm tezi", "Güney'e karşı uzun süre ikircikli politika", "em barışê dixwazin" gibi içi boş sloganlar ve saptamalar Kürt Milleti'ni az şaşkınlığa uğratmadı.. İlk kurşunun patladığı gün yedi yaşında olan bir çocuk bugün 29 yaşındadır. Bu yaştaki insanlarımız PKK öncesini ya hiç tanımazlar ya da ancak verilen kadarını bilirler. Bundan dolayı yukarıdaki her tez ve sloganda keramet ararlar.. Tabii ki derin düşünürsek bu insanlarımıza hak vermemezlik edemeyiz. Bu konuda şimdilik bu kadar.

Malzemesi on yıllardır bende birikmiş olan ve bir yakın tarih dersi olarak formüle etmeye çalıştığım yazı dizisini anlaşıldığı kadarıyla çok az insanımız zahmet edip okumuş bulunuyor. Bu; düşünme, yaratma, anlamaya çalışma tembelliğiğinin en bariz işaretidir. Oysa geçmişi bilmeyen geleceği sağlıklı olarak değerlendiremez, bir vizyon ortaya koyamaz. Kuzey olarak, barışçı mücadele günlerimizde dahi CIA ve onun yavrusu olan MİT'in sıkı takibinden kurtulamamamıştık. Bazılarımız ise fırsata getirildiğimizde yokedilmiştik Mesela Liceli Fehmi'nin oğlu Sırrı... Veya Faik Bucak.. Tutuklamalar, kitlesel işkenceler, ajanlaştırmalar da cabası.. İşte bazı örnekler: Dicle Yurdu kurucularına baskılar, İleriYurt'taki yazısı dolayısıyla Musa Aner'in tutuklanması, 49'lar, , 485'ler ve 55'ler, 23'ler, Yeni Akış tevkifatı, Mitingler tevkifatı, TKDP Antalya Mahkemeleri, Kitlesel işkence amaçlı Komando baskınları, DDKO tevkifatı ve 12 Mart kitlesel tevkifatı.. Unutmayın bütün bunlar barışçı amaçlı mücadele aşamasında bize reva görülen muamele idi.. 1980'de ise en aşağısından yarım milyon Kürt elden geöirildi, işkence edildi, öldürüldü, aşağılandı. Kürtler'in tümü fişlendi. Aklımda kaldığı kadarı ile dört renk fiş kullanılmıştı. Mesela Kırmızı renkle fişlenenler direkt düşman olarak kabul edilmişti.

Düşman şu sıralar Kürt Milleti ile ilgili olarak şu konuları işliyor:

1) AK PARTİ, Kürt Halkı'nın desteğini aldı. Artık Kürtler'in yeni lideri belli olmuştur; Erdoğan!
2) PK bile dağılmaktadır. Yakında yapılacak olan Türk-Amerikan ortak operasyonu ile onları lidersiz bırakacağız.
3) Maliki Ankara'ya geliyor. Onunla Kerkük referandumunun ertelenmesini konuşacağız.
4) Aksi taktirde "Kuzey Irak'a gireceÄŸiz"..

AK PARTİ'nin seçim zaferi ile birlikte Kürdistan'da da (anti-demokratik, ilhakçı-inkarcı şartları ve akıl almaz baskıları hiç düşünmeden) seçimi kazandığını işleyen Batı Basını, bütün bu baskılara, kontra faaliyetlerine de yeşil ışık yakmış bulunuyor. Bu tür gazeteciliğin canı cehenneme! Bunlara papuç bırakılmasın.

PKK'nin dağılmakta olduğu, sonunun yakın olduğu konusu bana MİT tarafından gönderilen yazılarda sık sık işlenmektedir.Yakında "ABD-Türk ortak operasyonu" ile ilgili yazılar da gelecektir. Hele hele şu "PKK Liderleri'ni teslim etme konu tam bir komedi. Müsaadenizle bu konuda yapılmakta olan Türk-Amerikan pazarlığını biraz da tebessüm ettiren tarafı ile kaydedeyim (tamamen hayali bir diyalogdur bu):

Türk ve Amerikan heyetleri çoook gizli tutulan bir toplantı düzenlerler. Oturum açılır ve Türk Heyeti başkanı B Anıt söz alır:

"Sizden bütün PKK Liderleri'ni bize teslim etmenizi istiyoruz"

Amerikan heyeti başkanı Çavuş çuvalbaşı cevap verir;

"Hepsi olmaz, Size Cemil Bayık'ı verelim, yanında Duran Kalkan bedava!'

Türk: "Karayılan'dan şağısı kurtarmaz!"

"O çok zor, peki bir de Kaytan'ı verelim.."

"istemez, anlaşılan siz Karayılan'ı vermeyeceksiniz, o halde birlikte müdahale edelim, bu işi biz halledelim.."

"Bak o oldu.. Ama biz görünmez olacağız, anlaşıldı mı?"

"Tamam, detaylara geçelim.."

KonuÅŸma uzar gider..

Ha, bu konuda şunu ekleyeyim; ABD'nin Türkiye ile birlikte Gerilla'ya yönelik bir operasyon düzenlemek için hazırlık içinde olduğuna dair bir çok işaret vardır. Bu konuda Güney Kürtleri üzerinde, müdahaleye karşı harekete geçmeme konusunda, bunaltıcı bir baskı kurduklarını da gözlemliyorum. Ama kürt Tarafı, şu an itibarı ile, Güney'deki herhangi bir noktaya yapılacak olan bir operasyonun, aslında Kürdistan'ın geleceğine yapılan bir operasyon olarak algılanacağını biliyor (bu konuda astığımız Barzani'nin demeci dikkatle okunmalıdır). Kürtler'in bu kez bölünme oyununa gelmeyeceğini görmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Umarız bu böyle devam eder.

Maliki, hareketlerini hep şüphe ile karşıladığım bir Arap Milliyetçisi'dir. Dikkat ederseniz dün bir yazı astık. Bu yazıda Maliki'nin bölgesi olan Güney Irak'ta otonom bölge ilan etmişler. 100 Aşiret şeyhinin toplarak aldığı kararla bir otonom devlet kuruluyor.. Bremer'in dediği gibi "çok kirli bir demokrasi" işlemeye başladı Araplar'da. İşte bu otonom devlete mensup "Irak Başbakanı" olan zat şimdi daha kirli bir devletin başkenti olan Ankara'ya giderek Irak, PKK ile, Kerkük ile ilgili konuları konuşacak.. Buna şüphe ile bakmamak mümkün mü?

Türk tehdidi; Irak'a gireriz! Evet girersiniz.. Ama çıkış yolunu şaşıracağınız muhakkaktır.

Kürt İnsanı;

Başını dik tut!

Birlik aleyhine propaganda yapma! Yaptırma!

Zafere kilitlen!

Zafer için bulunduğun yerde elinden geleni yap!

Düşman'ın dayattığı gündeme kilitlenme!

2007-07-31

Sirac (Bilgin) Kekuyon

2007-07-31




Gorusunuz