Gözler Türk Generalleri'nde

Son zamanlarda ağızlarda gevelenen laflara baktığımızda, hem ABD tarafaından ve hem de Türkler tarafından Güney Yönetimi'ne yuğun baskılar uygulanıyor. Amacın Türk Devleti'nin PKK'ye karşı girişeceği bir savaşa Güney'i razı etmesi olduğu ifade edilmişti. İstenen rızanın bilhassa Türkler'in "Güney Yönetimi ile birlikte veya tek başına müdahale" yollu talepleri noktasında düğümlendiği yolundaydı..

Daha açık bir şekilde kaydedersek, varlığı iddia edilen baskı odaklarını şöyle sıralayabiliriz:

-Türk Devleti: Bu odağın baskıları diğer fırsatçı odakları da belirleyici bir şekilde etkilemiş bulunuyor. Fiili olarak ordusunun en iyi unsurlarını Güney'e karşı yaratılacak olan bir sıcak temas pozisyonunda tutan, kendi kamuoyunu savaşı ister bir şekilde hazırlayan Türk Devleti, artık geri dönüşü imkansız (point no return) olan noktayı geçmiştir. Şimdi bu devletin Asker-Sivil yöneticileri Güney Yönetimi'ni ya Türkler'le birlikte hareket etmesi, ya da Türk Ordusu yalnız başına saldırıya geçtiğinde sessiz kalması için tehditle karışık son bir ikna teşebbüsü için Türkiye'nin Irak özel temsilcisi Büyükelçi Oğuz Çelikkol ile yardımcısı Murat Özçelik, hafta sonunda Bağdat'a (Siz Kürdistan'a diye anlayın) bir "çıkarma" yapacaklar. . Aynı Türk Devleti, ABD'yi de rengini belli etmesi için zorluyor. Türk karanlık güçlerinin çıkardığı "Reichtag yangını" (ulustaki bomba bunu andırıyor) ile Güney ile Savaş gerkçesini ABD nazarında daha sağlam temellere dayandırmak istemiştir. Türk Devleti, yürütülen "Sessiz diplomasi" gereği, ABD'nin Güney'e karşı bir Türk saldırısına kesin karşı olduğunu elbette biliyordu. Buna rağmen askeri yığınağını sürdürdü. Şimdi beklemede.

-ABD: Son zamanlardaki iç politika çıkmazları ve Irak'ta kontrolu sağlama güçlüklri ile boğuşan ABD, Türkler'e karşı inanılmaz bir şekilde yumuşak davranmaktadır. En ufak bir terör eylemini bile "şok olduk" gibi oldukça ağır kelimelerle kınayan ABD, Türkiye'nin Irak'ta vukubulan tüm terör eylemlerini zevkle seyrettiğini çok net bir şekilde biliyor. Sadece seçici bazı eylemleri (kısacası sadece Türkmenler'e yönelik eylemleri) kınamakla yetinen Türkler bu tavırları ile ABD'nin istikrar politikasına net bir şekilde çivi koymaktadırlar. ABD'nin bunları bildiği halde bu kadar şaşırtıcı bir tavır takınması elbette şaşırtıcıdır. İdare-i maslahat benzeri çok kötü bir politika yürütmek gibi bir zorunluluk hisseden Washington Yönetimi'nin açmazını yakalamış olan Türk Devleti temkinli bir iyimserlikle "deneme-yanılma-yeniden deneme" gibi bir metod kullanmak suretiyle Güney'e karşı büyük bir yığınak yapma noktasına gelmiştir. Fakat Ulus'taki bomba'nın yarattığı ciddi durum, ABD'yi açık bir şekilde konuşmaya itmiş bulunuyor. Dışişleri Bakanlığı kanalıyla yapılan açıklama, Türkler'in emrivakilerine göz yumulmayacağı merkezindedir. Bir not daha: Ben kişi olarak ADB'nin sağladığı istikrarı ve düzene soktuğu bir Irak'ı Cengiz'in torunlarına çiğnetmeyeceğini biliyorum.

Irak Arapları: Son zamanlarda başbakan düzeyinde bile anayasayı hiçe sayarak Kerkük konusunda şımarmış çocuk gibi davranmaları, Türkler'den aldıkları cesaretten dolayıdır. Arap terörist grupların da Türkler'le kolkola Kürdistan'da birçok vatandaşımızı şehit etmek için harekete geçtikleri açıktır. Destekçileri diğer Arap devletleri de cabası..

İran: Güney Hükümeti'nin başkanı'nı resmen davet edip en üst düzeyde görüşmeler yaparak "dostluğunu" gösteren İran, şimdi PJAK'ı bahane ederek Kürdistan topraklarını bombalıyor, Halkı demoralize etmeye çalışıyor. Ne diyelim; "Farstan dost, Türk'ten post olmaz!"

Şimdi gelelim zurnanın "zırt" dediği yere..

Türk Devleti herşeye rağmen bir savaşı başlatma hususunda kararlı görünmeye çalışıyor. Büyük bir ihtimalle başlatacaktırda. Ama yine de "Görünmeye çalışıyor" tabirini kullandım. Çünkü son zamanlarda iç iktidara yönelik demeçler tırmandırılırken, Düşman Başbakanı adeta alay edercesine; "Asker yetki istediği takdirde vereceğiz" derken topu Askerbaşı'na atmış bulunuyor. Askerbaşı ise ikinci elden cevap verirken hükümetlerinin bu tavrını eleştirmekten geri durmuyor. Öte yandan Kürdistan'a gidecek heyetin tavrı da önemlidir. Bunlar adeta görüşmeye değil, ültimatom ağırlığında bir sözlü nota vermeye gittiklerini söylüyorolar.

Biz bu arada Kürt Tarıfı'nın tavır ve duruşuna bakalım..

Başkan Barzani, Kürt Milleti'nin önünde iki söz vermişti:

1) Ben bir daha asla Kürtler arası savaşa evet demem, Kürd'e kurşun sıkmam!
2) Türk Ordusu'nun her ne sebeple olursa olsun Güney'e girmesini savaş sebebi sayarım (casus belli)..

Şimdi gidişatı dikkatle izliyor ve hiç bir baskının Başkan Barzani'yi bu sözünden döndürmemesini içtenlikle bekliyoruz. Öyle olacaktır da. Öte yandan Güney uğruna Kuzey'in feda edilmemesi gerektiğini, Kuzey çökerse Güney'in büyük sıkıntılar yaşayacağını her politik gözlemcinin görmesi gerekir. Yazılarda buna dikkat edilmeli, yapılıyorsa, sözlü ve yazılı tahriklerden vaz geçilmeli. Sırf Güney'de tutunmak için bu tür olumsuzluklara tevessül etmek yakışıksızdır, kelimenin tam anlamı iler yalakalıktır. Bazı Güneyli önde gelen kadronun da bu tür yalakaların yağcılığından hoşlandığı konusunda duyumlarımız var. Ortadoğu insanının pohpohlanmaktan çok hoşlandığını yıllardır gözlemliyorum. Şu satırların içinin boş olduğunu sanmayınız. Aldığımız bazı duyumlara dayanarak bu uyarıyı yapıyoruz. Unutmayınız, gün birlik günüdür, ki bunu defalarca, bıktırırcasına tekrarladık, öyle görünüyor ki daha da tekrarlayacağız.

Daha önce dikkat çektiğimiz gibi, Düşman asla PKK ile yetinmeyecektir. PKK'ye yönelişini, ben bir nevi, Kerkük Meselesi'nin çözüm aşamasında kendilerince olumsuz buldukları bir referanduma gidiş kararanına karşı daha tehlikesinzce harekete geçme isteklerine bağlıyorum. Türk Devleti Kerkük'ün Kürt karekterini tekrar ve geri dönüşsüz bir şekilde kazanmasından, ölümüne denilenilecek kadar korkmaktadır. Aksi taktirde Kerkük üzerine bu derecede kirli, vicdana sığmayan oyunlar sahneye koymazdı.. Türk Devleti, anlaşıldığı kadarı ile yöneleceği hedefleri sıraya koymuştur. Birinci sıraya PKK gibi, dünya kamuoyuna yutturulması kolay bir hedefi koymuş bulunuyor. PKK istenen büyüklükte bir darbe alırsa bu kez sıra Kerkük üzerine oynanacak oyunları daha da çirkinleştirmeye gelecektir. Güney Yönetimi bunu da biliyor.. Savaş ise kapıda..

Biz Saddamlaşan Türk Generallerini rüyaları ile başbaşa bırakıyoruz.

2007-05-25

Sirac (Bilgin) Kekuyon

2007-05-25




Gorusunuz