DTP; Çarşamba gecesi, saat 10.00 darbesi..

(Bazı arkadaşların uyarsı için teşekkürler. Ama ben kişi olarak buraya son zamanlarda girip yazı asan şahısla aynı anlamda bir yazı asmıyorum. Bu yazımın böyle değerlendirilmesini dilerim)

Son günlerdeki gelişmeleri üst üste koyalım ve düşünelim:

-Türk Devleti, Güney'e yolcu ve yük taşıyan uçaklara hava sahasını adeta kapatmış durumda..

-Türk Devleti Güney'e elektrik satışını durma noktasına getirmiş bulunuyor..

-Türk TIR'larının Güney'e geçişi sıkı denetim altında..

-Buna karşın Güney Yönetimi İran ile dialogunu geliştirme yoluna girmiştir.

-Türkler yaptıkları anayasa değişikliği ile Kürtler'in bağımsız adaylar belirleyerek meclise girme teşebbüslerine büyük bir darbe vurmuş bulunuyorlar..

-Avrupa'ya, MGK kontrolunda büyük bir sanatçı çıkarması yürütmekte olan Türkler, kararlı bir pasifikasyon ve asimilasyon harekatını derinleştirerek sürdürüyorlar..

-Gerilla'yı bölge bölge boğmak için tecrit edilmiş alanlarda her türlü silahı kullanarak çirkin ve temizlenmesi imkansız bir kirli savaş yürütüyorlar..

-Güney'e gözdağı vermek için ikide bir en üst düzeydeki birer general bozuntusu sözde bir gazeteci ordusu ile birlikte naralar atarak "sınır" denilen yapay çizgide boy veriyorlar.

-Halka yönelik olarak tanklarla şehir içlerinde terör estirmeye çalışıyorlar..

Kürdistan açısından:

-Kuzey'i daha sonraya bırakarak, Özgür Kürdistan Liderleri'nin yürüttüğü politika ve diplomasiye şöyle bir bakarsak;

-Celal Talabani'nin İran ziyareti olumlu bir sonuç vermiş, Türk'ün ülkemizin özgür parçasını tecrit ve gizli ambargo ile boğma çabalarına darbe indirilmiştir..

-Ardından Nêçîrvan Barzanî'nin resmi Tahran gezisi gerçekleşmiş ve İranlı tüm üst düzey yetkilileri ile olumlu görüşmeler gerçekleşmiştir. Sonuç olarak;

a) Yeni gümrük kapılarının açılması
b) Elektrik akışının sağlanması
c) Ticari iliÅŸkilerin geliÅŸtirilmesi

Yönünde bir dizi antlaşma imzalanmıştır. Çok dikkat çekici bir gelişme; Hewlêr'deki terör olayından sonra ağır yaralı beş Kürd'ün tedavi için İran'a sevk edilmesidir.. Bilindiği gibi daha önce bu tür yaralılar Türk Devleti'ndeki hastanelere sevk edilirdi..

-Mesut Barzanî Avrupa ziyaretinde büyük bir başarı ile sağlamış, başta yeni seçilen Fransa Devlet Başkanı Sarkozy olmak üzere bir çok yetkili ile gürüşülmüş, diplomatik alanda büyük bir zafer kazanılmıştır. Barzanî'nin Avrupa gezisi hala sürüyor..

-Celal Talabanî de, Irak Devlet Başkanı sıfatı ile, İngiltere'ye davet edilmiş bulunuyor..

-Kürt Ordusu sürpriz bir savaş ihtimaline karşı Türk Ordusu'nun elindeki hava gücünü de boşa çıkarıcı yeni bir düzenlemeye girişmiş bulunuyor. Bu hazırlıkların had safhada olduğu, Türkler'in endişe dolu naralarından bellidir.

Şimdi benim, DTP'ye yönelik olarak, içime sindirmeye çalıştığım, ama zamansız olduğu apaçık bazı önemli eleştirilerim olacaktır. Zamansız olmasına rağmen geciktirilmesi daha fazla zarar verecek olan bazı belirlemeleri güç odaklarına iletmeyi görev biliyorum. Yanlış algılanmamasını dilerim..

Sözüm DTP yönetici ve taraftarlarınadır..

Kuzey'in en disiplinli, en mücadeleci militan ve kadroları elbette sizinledir. Bunları bir araya getirmek, bir arada tutmak elbette harcanan büyük emekler ve verilen bedeller sayesindedir. Sizi önemsiyorum, onun için de eleştirilerimi sözümü sakınmadan yapıyorum. Siyasi mücadelede öncü güç olma durumunuz elbette görülüyor.. Ama sizin bu öncülüğü Kürd'e, Kürd Partileri'ne karşı bir baskı aracı olarak kullanmaya başlamanızı anlayamıyorum. Çarşamba gecesi saat 22.00' ANF'a ulaşan haberiniz her şeyi tuzla buz etti.. Tam da Avukat görüşmesinin yapıldığı günün gecesi.. O zamana kadar her şeyin güllük gülistanlık gittiği, Kürtler'in kol kola, siyasi mücadelede önemli bir aşama olarak kabul gören Türk Meclisi'nde mevzi kazanmak için hazırlandığı bir sırada birden bire Kirdkî bir sözde söylendiği gibi "Kir' hêr sê vêr" (porno olduğu için çeviremiyorum) oluverdi..

Gerekçe ne olursa olsun "Yapılan tartışmalar sonucu toplantı katılımcılarının büyük bir çoğunluğunun görüşü dikkate alınarak, geçmişte DTP ile işbirliği yapmayan veya karşı bir çizgide siyaset üreten kişi veya gruplarla işbirliği yapılmaması kararı alındı" şeklinde açıkladığınız karar tutarsızdır, dönekliktir, politik olmaktan uzaktır.. Politikada geçmişteki duruşlar, kavgalar, sert eleştiriler ve hatta biribirlerine siyasi olarak yönelmeler, eğer yeni şartlar doğmuşsa, veya zararlı olduğu açıkça görülmüşse sürdürülemez. Eğer aksi olsaydı, ne PDK, YNK ile, ne bu iki parti PKK ile asla kavgayı kesmemeli ve vuruşmaya devam etmeliydi.. Bu mudur istediğimiz? Karşı çizgide politika üretmek dediğiniz şey, sizin dışınızdaki Kuzey'li Partiler tarafından net ve anlaşılır bir şekilde ifade edilmiş federasyon talebidir.. Bunu siz bu Kürt Partileri ile anlaştığınız zaman biliyordunuz. Ne oldu da bu satırların yazarı dahil bir çok politik gözlemciyi şaşkına çeviren şu yeni karara vardınız?

Ajans haberi "çarşamba gecesi darbesi" ile ilgili habere şöyle devam ediyor: "DTP yönetimi bölgede işbirliği konusunda Hak-Par ve KADEP dışındaki partilerin adaylarına da mesafeli duruyor. Sınırlı sayıda milletvekilinin seçileceği ve buna karşın yoğun adaylık talepleri göz önüne alınarak, bölgede garanti gözüyle bakılan yerlerde sadece DTP adayları gösterilecek. Ancak bölge dışında DTP yerel işbirliği yapılmasına sıcak bakıyor. Bunun için de seçimlere bağımsız adaylarla girmeyi kabul eden partilerin adayları karşılık olarak desteklenecek. Bu partiler arasında ise EMEP ve SDP gibi partiler sayılıyor. DTP'nin geleneğini sürdürdüğü HADEP ve DEHAP da bu partilerle geçmişte işbirliği yapmıştı."

Bölge dışında da olsa sadece Türk Sol grupçukları ile güçbirliğine gitmek, yaşanan Kürtler arası barış gibi bir sürece ters değilse nedir? Hem de Düşman'ın bütün gücü ile Dersim'de ve Botan'da gerillaya karşı harekete geçtiği bir ölüm kalım aşamasında! Hiç bir zaman tek başlarına seçime girmeye cesaret etmemiş olan bu grupçuklarla kenetlenmeniz, Kürt Ulusal Davasına manevi bir darbedir, ki bu su daha çok hamur kaldıracaktır.

Çarşamba gecesi darbesi, kusura bakmayın, çok güvenilmez bir hareket olduğunuzun, Türk'ten en ufak bir göz kırpma gördüğünüzde onlara doğru koşacağınızın işaretleri ile doludur. Ama Türk hem siyasi alanda, hem kültürel alanda ve hem askeri alanda bütün gücü ile Kürd'e yönelmiştir. Bundan geri dönüş yoktur. Kürd'ün Düşman'a bir taş atacak nirele dahi muhtaç olduğu bir sırada bu duruşunuz mantıki midir? Tam ayrışma tamamlandı derken, "halkların kardeşliği yolundan geri dönüş yok" diyen Türk Solu'ndan bir Kürt'ün adaylığı garantileniyor. Uzaktan bakan herkes, sağı ve solu ile Türkler'in aynı b.k olduğunu görüyorr (Sn Hanife belirlemenizi "borç verdiğiniz" için teşekkürler) da siz çinde yaşarken durumu kavrayamıyorsunuz, işte şaşırtıcı olan budur.. "Ol mahiler ki derya içre yaşarlar, derya bilmezler" mısrası sanki siz düşünülerek asırlar öncesi şekillenmiş gibi. Nedir bu Türk aşkı?

Ama çıkardıkları son kanuna bakılırsa, Türk Sağı ve (diğer) Solu elbirliği halinde Türk Meclisine girme hesaplarınızı "cebren ve hile ile" de olsa alt üst etmeye kararlıdır. Sandıklar tümüyle elden geçirilecek, DTP'liler'in kutsadıkları meclise girmeleri engellenecektir. Bu belli..

Bu arada lütfen söyleyiniz;

-Gerillayı boğmaya çalışan Türk mü, o işbirliği yapmaktan sakındığınız Kürtler mi?

-Kürd'ün anası ağlarken buçuk Türk Solu bu konuda ne yapacak?

-Levent ve Koçali Gerilla'nın şehadetine bir KADEP'liden, bir HAK-PARlıdan daha mı çok üzülecek?

-Türk Ordusu Güney'e girememenin acısını Kuzeyli Kürt'ten çıkarmak üzere harekete geçmişken hala hangi "komela"nın peşindesiniz? Hala "BAŞKA BİR MİLLET" olduğumuz anlaşılamadıysa pes doğrusu..

Ben kişi olarak, çarşamba, saat 22.00 darbesini red ediyor ve müsebbiplerini kınıyorum. Benim naçizane yazılarımda bu kadar güvensiz ve dönek bir çizgiye asla destek bulamıyacaksınız.

2007-05-11

Saygılarımla

Sirac (Bilgin) Kekuyon

2007-05-11




Gorusunuz