Güney Yönetimi'ni neden hedef alınır?-I
Ben kişi olarak Ortadoğu tipi kasık lider ve entellerden, dahası hindi gibi kabaran, ufak dağları ben yarattım diye ortalıkta boy veren şu veya bu kurum başkanı tiplerden oldum olası haz etmemişimdir. Bu tiplerin büyük bir kısmı Kürt Milleti için gerekli olan vuruşun yapılacağı konuları hep küçümsemiş, bu işi "alt tabakadan" bazı emekçilere bırakmayı yeğleye gelmişlerdir. Şu anda Özgür Kürdistan ve Kuzey Dağları'nda cereyan eden ölüm-kalım savaşını, sanki bir üfürükle zafere dönüştürecekmiş gibi bir duruş sergileyen bu tiplerin çoğu kişisel rahatlarını garanti altına almış, sadece taşıdıkları ünvanlar gereği kendilerine övgüler dizilmesini beklemekten başka "dertleri" kalmamıştır.
Bizim, ülkemize bulaşan çamurları temizlemeye soyunmamızı ise o kıt akıllarınca hep küçümsemiş olan bu yüksek şahsiyetleri fazla aramanıza gerek yoktur. Gevezelikten ve üç-beş gün hapis yatmaktan başka marifeti olmayan bu zatlardan, etrafınıza şöyle bir baktığınızda onlarcasını bulursunuz.
Ama ben yurdumu kendimden, kendi öz onurumdan (ki ben onurumu yurdumun onuruna endekslemiş biriyim) daha çok sevdiğim için bu çamurları temizleme görevini seve seve yerine getirdim, getiriyorum, getireceğim.. Bütün linç girişimlerinin pervasızca üstüne giden bir ağabey, amca, kardeşiniz veya arkadaşınız olarak gücümü hep milletimden aldım. Hiç bir yazımı sistemli bir şekilde eleştiremeyen bu zatlar, bütün umutlarını karalamalara bağlayarak, Bremen mızıkacıları gibi garip bir ses karışımı ortaya koyup bunu uyumlu bir senfoni sanarak küfür eden bu kişiliklerin hallerine baktıkça üzülüyor, bu milletin başına bela olan bu bedavacıların durumunu daha iyi anlıyorum. Bunların kimisi kendilerini örgüt sanıyor, kimisi ise entel.. Ama en nihayetinde sırtında yumrta küfesi olmayan bir güruhturlar bunlar.
Evet Mîranî'nin belki de PS şartlarını göz önüne alarak PNA'dan geri çektiği, ama Kürt e-basınına yansıyan demeci bugün başlatacağım bir ideolojik kavganın konusu olacaktır (haydi küfürbazlara yine gün doğacak).. Mîranî, sözünü tartmasını bilen, ne için ve nasıl konuştuğu, konuşurken seçtiği ifade tarzı ile rahatsızlığın boyutunu çok iyi eleveren bir politikacı ve askerdir. Bu gerçeği düşünerek tahlilimize ve kavgamıza başlarken, bazı Site'ların Kürdistan'daki oluşumu hedef aldıklarını, her fırsatı kullanarak PDK ve YNK'ye saldırdıklarını ifade eden Mîranî'ye, yaptığım iki günlük üstünkörü inceleme sonucu katılmamanın hemen hemen imkansız olduğunu gördüm.
Kürdistan'ın dört tarafında sıcak temas ve aktif mücadele devam ederken, Özgür Kürdistan'a, karşı yazı düzeyinde de olsa, bu tür yıkıcı, moral bozucu saldırılara kalkışanları "bir meczubdur, hoş görmek lazım" diyerek boş bırakmak mümkün mü? Elbette hayır. Alın Dr Kemal Vak'asını.. Bu kişilik, babasını bile kaybetmiş biri. Ama çıkıp öyle bir yalan dolana dayalı bir yazı döşeniyor ki, bu yazısı hala Türk saldırgan Site'larında Başkan Barzani'ye karşı kullanılıyor.. En aşağısından "Barzaniler casus" başlıklı ve Dr Kemal tarafından hazırlanan yazıyı Düşman bir forum olan atasatforum'dan şöyle bir izleyiniz, ne demek istediğimizi çok daha iyi anlarsınız. Akıl yolunu, aklı terk eden bu kişilik, kelimenin sözlük ve pratik anlamı itibariyle meczup biridir. Tüm benliği kin ile doludur. Başlıca hedefi Barzani ailesidir.
Ama Sn Mîranî'nin bahis konusu ettiği Sitelarda yazanlar akılları terk etmeden, akıllarını kullanarak, oluşum halindeki bir devleti, kısaca Kürt Devleti'ni daha henüz oturtulmadan yıpratarak halkın desteğini kesmeye çalışmaktadırlar. Bilinçlidirler. Ne yaptıklarını, nereye ne zaman yöneleceklerini çok iyi biliyorlar. Belki hiç bir Düşman gücü ile direkt irtibatları yoktur. Ama küçük de olsa tahribatlarını tek tek birleştirdiğimizde ciddiye alınabilecek bir olumsuzluk batağı ile karşılaşabiliriz.
Bu kişi ve Site'ları eleştiri süzgecinden geçirmeden önce bazı tesbitlerde bulunmaya çalışacağım. Çünkü Güney'e yöneltilen demagojik eleştirilerde, hakikat ile yalan arasındaki ince çizgiyi iyi anlamamız gerekir. Duruma şöyle bir bakalım:
1) Saptadığım kadarıyla, 15.12.1256'da Alamut'un Moğollar tarafından yıkılarak, halkının katliama uğratılmasından sonra, Mirlik düzeyi hariç organize bir devlete sahip olmayan Kürtler, 2003'te Saddam Diktatörlüğü'nün Müttefikler tarafından yıkılmasına kadar sadece yarı bağımsız devletler halinde organize olabilmişlerdir. Kısacası, Kürtler şu anda bir federe devletin temellerini atmakla, devletin alt yapısını kurmakla meşguller..
2) Tarihten devralınan aşiretsel yapının değişmesini sağlayacak olan sanayileşmenin dış teknolojiyi gerektiren sabit sermayesi, Türk Devleti'nin uyguladığı sessiz ablukadan dolayı sağlanamamaktadır. Bunun önemini sosyologlar ve ekonomlar çok daha iyi anlatanilirler. Ancak şunu kısaca kaydedelim, sanayileşme iç pazarı doğuracak, iç pazar ise; "benim aşiretim" yerine hızlı olmamak kaydıyla "benim milletim" kavramını tamamen yerleştirecektir. Ama bu, dış tehditlerin biribirine kenetlediği Kürt Milleti'nin çoktan beridir geliştirdiği Kürt Milleti'ne mensubiyet gerçeğini yadsıtamaz.
3) Özgür Kürdistan şu anda eylemsel olarak savaş alanındadır. Ordunun bir Tugayı Bağdat ve bazı yerleşim birimlerinde teröristlerle savaş halindedir. Ayrıca Irak Ordusu içinde yine tugay büyüklüğünde bir Kürt Askeri Birliği daha savaşa katılmaktadır.
4) Kürt güvenlik birimleri, teröristler'in Özgür Kürdistan'a sızmaması için sürekli teyakkuz halindedirler. Bu da kaynak gerektiren bir uğraştır.
5) Özgür Kürdistan Hükümeti ve Başkanlığı, Türk Devleti'nin Kerkük ve Kürdistan'a bağlanmamış olan diğer yerleşim birimlerinde oynadığı çirkin oyunlara karşı sürekli uyanık olmak zorunda kalıyor. Bilhassa Şengal'a doğru Êzdî, ve Şebek gibi Kürt dini grupları üzerinden oyunlar sergilemekte olan teröristler, Türkler ve Yetim-i Esat yönetimi ile başa çıkmaya çalışırken bir de iç meczupların manipulasyonlarını göğüslemeye çalışıyor.
6) Daha henüz oturmamış olan sistemin boşluklarından yararlanarak iğrenç bir rüşvet ağı kuran sözde yeni sistemi kuracak olan önemli sayıdaki zatlarla mücadele etmeye hazırlanan Özgür Kürdistan Yönetimi bu açıdan bakıldığında en büyük savaşını vermek zorunda kalmaktadır. Nêçîrvan Barzanî'nin bu konudaki taahhüdünü herkesin not etmmesini tavsiye ederim.
7) Kürdistan Parlamentosu, hazırlamakta olduğu kanunlarla ve gösterdiği performansla dünyanın takdirini kazanmaktayken, bazı odaklar, düşman ve bazı Kürt Site'ları bütün bu gayretleri boşa çıkarma gayretine girmişlerdir. Bu düşündürücüdür.
2007-05-02
Sirac (Bilgin) Kekuyon
2007-05-02
Gorusunuz