Newroz'u zafer doÄŸurdu, ama..
Newroz'u zulme karşı direniş doğurmuştu. Ortadoğu'lu Kürt olmayan Kral Aji Bawrili (Babil veya Asurlu) Dahaka'nın (ejdaha, Dahak'ın) kan emici, ilhakçı yönetimine karşı başkaldıran Demirci Kawa bu zalimi alaşağı etti, Medya'dan kovdu.
Hayyam, "Azerbaycan'da Nevruz kutlamasinin derin kökleri vardır" der (Newruznâme).. Bu Büyük Şair aynı eserede Newruz-i Kurdi'den bahseder. Kürtlerin asli yurdunun doğusudur Azerbaycan, ki biz tarihi olarak adı geçen toprakların Proto ve MS 1300'lü yıllara kadar tamamiyle Kürt toprağı olduğunu tartışmış ve olumlu bilimsel bir sonuca varmıuştık. Bu topraklarımız daha sonra ise Türkleştirme operasyonları sonucu Batı Azerbaycan'ın şimdiye kadar modern Kürtler'in öz yurdu olduğunu delilleri ile ortaya koymuştuk. Kürtler'in Newroz veya NûRoj (Güney-doğu Kürdistan) adını verdikleri bu direniş ve zafer bayramı tamamen bir Kürt bayramı özüyle kutlanıyordu. Persler ise buna paralel olarak "yılbaşı" bayramını Newroz günlerine rastlatmışlardı. Persler'in orijinal yeni yıl bayramı ise daha önceleri kasım ayında kutlanırdı..
Kürtler bu bayramı kutlayabilmek için Halife Ömer döneminde Araplar'a haraç ödemek zorunda kalmışlardı. Daha sonra ilk fırsatta yeniden bağımsızlık kazanan bir kısım Kürtler bu kez Zerdüştilik'ten epey uzaklaşmış, inançlarını gizleyerek müslüman bir görüntü vermek zorunda kalmışlardı. Sonrası ise esaret yıllarının yoz Newrozları aktüel hale geldi.
Osmanlı'nın mirasçısı Atatürk, Newroz kutlamalarına yasak getiren ilk müstevli oldu. İran kendi empoze ettiği yoz Newroz kutlamalarını dayattı. Araplar ise bu bayramı hiç tanımadılar. Dahaklar geri gelmişlerdi.. Tarihin görüp göreceği en büyük Kültür vurgunu, yine tarihin gördüğü en büyük Kürt Düşmanı bir ittifakın eşliğinde yürütülmeye başlanmıştı. Kürd'ün atadan kalma bütün kültür varlıkları zerresine kadar talan ediliyor, asimile ediliyordu. Dahaklar el birliği ile kanımızı emerek semiriyor, bizi donumuza kadar soymakta bir beis görmüyorlardı..
İstiklal ve özgürlük aşkı Kürt Milleti'nin kanına işlemişti. İkiyüzyıl süren direnişler serisi devam ederken yurdumuzun her karış toprağını şehit kanı sulanıyordu. Her Newroz ayı kanlı savaşların başlayacağı bahrlar demekti. Her yandan geliyorlardı. Doğu ile Batı arasına sıkışmış bir yurt parçasında varolmak için direnen "ew Kawayê Dinemêr"in çocukları, bazan arkadan hançerleniyor, bazan Osmanlı ve Fars saraylarının oyun dolu koridorlarında tezgahlanan iğrenç oyunların kurbanı oluyorlardı.. Hepsi iyi niyetten.
20. Yüzyılın ikinci yarısında başlayan seri direnişler, işin rengini değiştirmiş, İstiklal ve özgürlük mücadelesi daha kararlı bir hale gelmişti. Modernleşen, ittifaklara sığınan, maddi imkan bolluğu eşliğinde üstümüze gelen Düşman Orduları, kontraları, özel timleri, polisi ve çeteleri ile bilhassa Güney'de ve Doğu'da askeri, Kuzey'de ve Güney-Batı'da ise hem askeri hem de kitlesel gösteri ağırlıklı olarak, bu leş kargalarına aman vermiyorlardı.
Newroz süreç boyunca Kürt Milleti'ni birleştirici bir direniş sembolu olarak rol oynadı. Güney'de, 1956 Newroz'unda Talabani'nin yaptığı konuşma o kadar sert ve yerinde oldu ki, düşman seyretmekle yetinmedi saldırıya geçti... 1980'li yılların sonu ve 1990'lı yıllarda Kürt Milleti Newroz'u Newroz'a yakışır bir tarzda kutlamaya kalkınca ortalık kan gölüne döndü. 1991'de 31 Şehit, 1992'de 94 Şehit verildi. Bilhassa Cizre ve Şırnak kan gölü halindeydi. Şehadete eren 5 yaşındaki Hatice Katar, 9 yaşındaki Mehdi Güngen, 70yaşındaki Ramazan Bayer ve Halil Babek, 65 yaşındaki Nebahat Kakuç dahil herkes PKK'li sayılmıştı. Oysa o dönemde Türk Hükümeti'nin başı olan Demirel; Newroz'u herkes'in özgürce kutlayabileceğini yumurtlamıştı!
Şimdi yeni bir Newroz geliyor. Akla karanın belli olacağı 2007'nin Newroz'u gelmeden tehditler başladı bile.. Başbuğ denilen Askerbaşı mı, torunumun nesinin başı ise, direkt olarak tüm Kürt Milleti'ni tehdir etmeye kalktı. İranlı Ahmedi(cenabet) ve Yetim-i Esad da tehditçiler arasındaydı..
Ama kimse bu kişiliklere, bu unsurlara boyun eğmeyecektir. Bunu biliyorlar... Ona göre konuşsunlar..
Kürt Milleti komşuları ile barış içinde olmak istiyor ve ölmedim diyor.. Ben ölmeden mirasımı paylaşanlar pişman olacaklardır.. Ama yarın, ama onlarca yıl sonra.. Bu destan Kawa'dan beri devam ediyor.. Mutlu sona kadar devam ettirmek Kürt Milleti'nin andıdır!
Newroz yazıları devam edecek..
2007-03-12
Sirac Bilgin
2007-03-12
Gorusunuz