Türkler neyi dayatıyor? Türk Yönetimi bölünmüş mü?

Öncelikle şunu altını çizerek kaydedeyim: Belki acı gelir, ama gerçektir, Kürtler'e karşı topyekun savaş açtıklarından beri ve hatta çok daha öncesinde Türkler'in bize karşı stratejik bir hedefleri vardır. Bu stratejik hedefe hizmet eden alternatif taktik "dosyaları" da vardır. Düşman bir güç olarak, ki onlar düşmanlıklarını dudak okumasını bilenler nezdinde hiç gizleyemezler, Türk Devleti bütün güçleri ile hareket halindedirler. Hedef berrak, yol belli..

Ama Kuzey itibariyle Kürtler'in, Stratejik denilebilecek bir ortak hedefleri yoktur. Herkes ayrı telden çalıyor, orkestra ortaya bir müzik eseri yerine gürültü yaymaktadır Kuzey Kürtleri'nin büyük bir kısmı ülkeyi, çok iyi bercerdikleri biribirilerini çelmeleme, dedikodu üretim fabrikası gibi çalışma, burnundan kıl aldırmayan eylemsiz demokratların hava atma alanı haline getirme gibi bilinçsiz bir uğraşı içindedirler. Modern mücadele metodlarını bazan alay konusu edecek kadar küçümseyen bazı dar kafaların tribünlere oynayan demagojik lafazanlıkları kendilerini mutlu ediyor, ülkeyi ise eziyet çekenlerin hayıflanma alanı haline getiriyorlar.. Vizyon yok! Ben merkezcilik ise alabildiğine yüksek.

Türkler'in stratejik hedefleri

Şimdi Türkler'in stratejik hedeflerini (kaçıncı kez tekrarlıyorum, unuttum):yeniden özetleyelim.

-Güney'de bir Kürt Devleti'ni ne pahasına olursa olsun engellemek,

-Kerkük'ün federe devlet bünyesinde dahi olsa Kürdistan'a bağlanmasını, yine ne pahasına olursa olsun engellemek,

-Kuzey her türlü Kürt insan hakkı dahil, bütün ulusal haklarının gaspını daha da güçlendirmek, demokratik de olsa her türlü Kürdistani mücadeleyi engellemek..

Gül ve Büyükanıt gibi iki üst düzey Türk yetkilinin ABD gezisi, tam da Başkan Bush Yönetimi'nin Irak'ta en sıkışık günlerini yaşadığı bir zaman dilimine rastla(tıl)dı. Bu iki yetkili Washington'da ard arda aynı ekiple görüştü. Gül görüşmelerden sonra Güneyli Kürt Liderler'le, eğer faydası olacaksa, görüşmeye hazır olduklarını söylerken, Büyükanıt bu görüşü şöyle red etti: "PKK'ye destek verenlerle görüşmem". Tabii ki bu görüşün ABD Kurmayları tarafından Gül'e empoze edildiğini biliyordu. İşte bu "hırsla" hızını alamayan Büyükanıt adeta şu sözleri sarfederken, rest çekmişti Başkan Bush Yönetimi'ne: "Terör örgütü PKK'ya karşı gereğini yapın, yoksa biz yaparız"!

Büyükanıt'ın rest çekme alanı sadece PKK ile kalsa "iyi". Fakat Kürtler'e karşı topyekun savaş ilan eden Bu General, bir kez de Güney'i ve ABD'yi Kerkük konusunda şöyle "uyarmıştı": "Kerkük'te yapılacak referandumun yeni iç çatışmalar yaratacaktır. Bu kentte meydana gelebilecek istikrarsızlığın Irak'ın tümüne etki edecek, bu durumun da güvenlik bağlamında Türkiye'yi olumsuz etkileyecektir". Kısacası bu hayalperest Türk Generali Kerkük'teki gelişmelere seyirci kalamayacaklarını, Kerkük'ün asla bir Kürt Kenti olmadığını bilinen Türk yalanlarını delil gibi göstererek her platformda müdahale işaretleri vermeye devam ediyor. Öte yandan 5. Kol faaliyetlerine hız veren Türkler, ardlarında deliller bırakarak Türkmenleri silahlandırıyorlar. Amaçlarından biri de ABD'nin başarısız kalması ile 2008 Seçimleri'nde Irak'tan asker çekme yanlısı Demokratların kazanmasına çok önemli bir katkı sunmaktır.

Türk Askerbaşı: "Irak'ta üniter yapının korunmasını istiyoruz'' cümlesini son zamanlarda sık sık telafuz ediyor. Üniter yapı kısaca, "tek millet, tek vatan" demek olduğuna göre Büyükanıt Kürtler'e Saddam döneminden bile geri bir konumu uygun ve yeterli görmektedir. Kafaya bak?

Büyükanıt'ın tehdit ve açıklamalarına AKP hariç bütün önde gelen Türk Partileri'nden coşkulu destekler geldi.. Coşkulu dememiz olayı tam bir şekilde açıklar niteliktedir. İşte PKK'nin adeta methetme yarışına girdiği Mehmet Agar'ın, Büyüanıt'a destek verdikten sonra Kürdistan'da GÜNSİAD toplantısında söyledikleri: "Türkiye'yi tehdit etmeye kimsenin gücü yetmez. Bu gücü kendinde görenler de başarısız olur." İşte biz baştanberi Ağar'ın bu kafaya sahip olduğunu saptamış, çok ciddi bir şekilde PKK'yi uyarmıştık. Ama PKK'yi yönlendiren bazı panel müdavimlerini, köşe yazarlarnı, kitle çalışanlarını, kısaca bir bütün halinde mekanizmanın transmisyon kayışlarını bir türlü ikna edemedik.

Biz Büyükanıt'a dönelim ve bu adam çerçevesindeki uyarılarımızı yineleyelim.

Büykanıt'ın açık bir şekilde dayattığı fiil, PKK'ye müdahale fiilidir. Türk Askerbaşı, son zamanlarda tuhaf bir şekilde PKK Lideri Abdullah Öcalan ile çakışan demeçler veriyor. Bunlardan biri de "PKK'nin baharda yeniden Türk Halkı'nı rahatsız etmek için sırdan sızacağı" şeklindedir. İmralı'dan gelen sinyallerle tam uyum halinde bulunan bu Askeri demeçleri önemsiyorum. PKK'nin bir bahar oyununa gelme ihtimalini görmesini diliyorum. Zira böylesi bir durum hem Güney'de istikrarın bozulmasına, hem ABD'ye yeni bir başarısızlık yolunun açılmasına, hem de Kuzey'in belki de umulmadık bir darbe yemesine yol açabilecektir. Yeniden uyarıyorum: Bahar'da akılcı davranarak Türk Generalleri'nin ekmeğine yağ sürmeyiniz.

Türkler bölündü mü?

Türkler'in bölünmesi ile ilgili sinyallerin kısmi olarak doğruluğunu saptayabiliriz. Bilhassa Gül'ün ABD ziyaretinde Beyaz Saray ve Dışişleri'nin yaptığı telkinlerin etkisinde kalması, Generaller tarafından hiç hoş karşılanmadı.

Holbrooke, Türk Başbakanı Erdoğan'ın "şahin rakipleri tarafından guclu milliyetçi kartlarla muazzam baskı altına aldığı"nı söylerken, aynı zamanda ABD tarafından kendisine seçim öncesi destek çıkıldığını iddia ediyor. Oysa Türkler arasaında dolaşan dedikodular, Erdoğan'ın Asker desteğinden yoksun, halkın ise ancak %30'unun desteğini arkasına alarak iktidarı yürütemeyeceğini, cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaşırken büyük bir darbe yediğini işaret ediyor.

Gül, bundan dolayı Güneyli Kürt Liderliği ile görüşme konusundan çark etme işaretleri vererek, siyasetin yapabileceği her şeyi yaptıktan sonra gerek kalırsa Asker'e "yürü/ileri" emrini vereceğni, "bütün bu açıklamaların bir bütünün parçası olarak değerlendirilmesi gerektiğini" dile getirmeye başladı. Velhasıl ortada iş yapabilecek özgür bir Türk Hükümeti bekleyenler bundan sonra da yanılacaklardır. Bundan dolayı Gül-Erdoğan ikilisinin açıklamalarına büyük değer biçen Güney yönetimi'ni de yeniden düşünmeye davet ediyorum..

2007-02-20

Sirac Bilgin

2007-02-20




Gorusunuz