Maliki, Türkmenler ve Süleymaniye Hristiyanları.. Neler oluyor?

Kürt insanı.. Bizim genel bir savaşın tam ortasında bulunduğumuza dair işaretler gittikçe artıyor. Bir yandan Büykanıt'la ile ilgili propaganda faaliyetlerindeki tırmanış, öte yandan yeniden şövenist dalgayı yükseltmek için tehditkar bir şekilde düzenlenen cenaze törenlerinin Türk'ün, karanlıkta ıslık çalan adam misali, kendi kendisine cesaret vermeye çalşıştığını görmek bizi yanıltmasın. Bu da onların kendi tabanları itibariyle birlik yaratma ve tabanlarını Kürd'e karşı galeyana getirme taktiklerinden başka bir şey değildir.

Bizim bu taktiklerin çok üstünde taktiklerle, o bir türlü sağlanamayan birliğimize giden yolu açmamız gerektiğini, Türk'ün, Fars'ın, Arab'ın hem iç birliklerini sağlamaları ve hem de üçlü şer cephesini geliştirmeleri çok iyi anlatır.
Bu konuda Kürt İnsanı ve örgütleri itibariyle son zamanlarda çok iyi bir mesafe aldığımız kuşku götürmez. Örgüt bildirilerinde biribirlerine sataşmak neredeyse bitmiş durumda. Umarım hortlamaz. Kişiler düzeyinde ise süreci doğru tahlil edemeyen bazı insanlar her zaman varolacaktır. Bunlardan bahsetmek bile gereksiz.

Fakat içimizle uğraşmayı bırakıp dışarıya baktığımız zaman yeniden bir kuşatma tehlikesine maruz kalmakta olduğumuz bir gerçektir.

Güney'de Kerkük kavgası yaklaştıkça güçlerin dizilişi gittikçe karmaşıklaşıyor.. Maliki, Eski Irak Bayrağı'nın Kürdistan'da red edilmesi ve tüm Kürdistan'da gönderlerden indirilmesine anlaşılan çok sinirlenmiş. Verdiği demeçte mealen: "Zorla alınan, gün gelir ki zorla geri alınır!" diyor Tam Arap yayılmacı bir kafanın ürünü olan bir demeçtir bu. Yine aynı Maliki "Chaş Müsteşarlığı'nı yeniden kurmak için emir veriyor. Öte yandan Süleymaniye Hristiyanları, bir dini ayinden sonra sürpriz bir şekilde (Kürt Federe Devleti Başkanlığı'nın aldığı karara karşı olacak), Eski BAAS Bayrağı'nın yıldızlarını öperek kutsamışlar (peyamnêr'den). Bu arada her boka maydanoz Irak Türkmen Cephesi de bayrak konusunda bilinen görüşlerini yeniden sundu..

Kerkük Mücadelesi yaklaştıkça cepheler oldukça belirsiz hale gelmiş bulunuyor. Daha da belirginleşecektir Bütün bu karmaşaya sebep olan Türk Devleti ve Türk Askeri'dir. Bunu artık adımız gibi biliyoruz. Türk Askeri, yeni kara kuvvetleri komutanlarının ağzından açıkça, Kerkük Meselesi'nin çözüme kavuşturulacağı bu aşamada Güney Yönetimi'ne karşı tedbir alacaklarından küstahça bahsediyorsa buna karşı tedbir almak hepimizin görevi değil mi? İşte görüyoruz, Güney-Kuzey'e, Doğu-Batı'ya bağlı olarak gelişme arz etmektedir.

Güney'de Kürd'ün onayı ile göreve gelen Maliki neden kuşlar arasından birdenbire şahin olmayı seçti düşünmek lazım. Her muzır işin, her pisliğin, her entrikanın perde arkasına baktığımızda bu yayılmacı devleti görürüz.

Kürt elbette tedbirini alıyor ve almaya devam edecektir. Bunun için kimsenin iznine gerek görmez. Kürt elbette boyun eğmeyi düşünmüyor, düşünmeyecektir de. Bu kez işler karışırsa Türk Devleti kendi yıkımını hazırlamış olacaktır. Her alanın, her karış toprağın ateş hattına dönüştüğünü göreceklerdir. Bizim ne kaybedecek gökdelenimiz, ne fabrikamız, ne paramızvar. Tabii kaynaklarımız ise son altmış yıldan beri tarumar edilmiş durumdadır. Bir milyon insan dahi kaybedersek, kalanlar özgür bir ülke kurmaya adaydırlar..

Haydi bakalım... Tevekeltü teal Allah!

2006-09-03

Sirac Bilgin

2006-09-03




Gorusunuz