Barzani Düşmanları Yeni ve Organize Bir Saldırıda-II
Tarih satılamaz. Tarihten vazgeçilemez. Tarih süs için araştırılamaz. Tarih ve bilinç ayrı düşünülemez. Tarih bilincine götürecek yollar Düşman'ın insafına terk edilemez. Bugün, dünün bir devamıdır. Bugünü inşa eden güçler hep dünden kalma birikimin üstüne bir taş daha koyarlar.. Dünün karalanması yarına düşmanlıktır. Dün yarını inşa edecek olanların en büyük desteği ve yardımcısıdır. Dün , bugünün eylemcisine önemli malzemeler bırakmıştır. Bugünün eylemcisi yeteri kadar organize olduğunda o malzemeyi kullanma hak ve tekelini kazanacaktır. Dilerse onu çok hor kullanarak heba edecek ve uğrunda mücadele ettiği sıosyal objeyi dünün de gerisine, bazan yok olma noktasına iter. Dilerse ve gereği kadar doğru hareket ederse o sosyal objenin zincirlerini koparır, tarih sahnesine çıkarır.
Kürt Milleti açısından son bin yılı ele alırsak, tarih sahnesine çıkan ve sayıları onu geçen Kürt Devleti'nin kuruluş şekli ve yıkılış sebebebi doğru irdelenmezse çok büyük bir yanlışa sapma olasılığı kapıda demektir.. İhanetleri, doğru ve yanlışları doğru tahlil eden, yarına doğru yürüyüşünü daha doğru ayarlar. Şeddadiler'i, Mervaniler'i, Mir mıhemmedler'i görmeyenler önlerini de göremezler. Düşman neden Kürt Milleti'nin tarihi üstüne bu kadar büyük bir ambargo koyuyor, hiç daha etraflıca düşündünüz mü?
Kısacası; Ehmedê Xanê ulmazsa Bedirxaniler olmazdı.. Bedirxaniler olmasaydı, Barzaniler olmazdı ve her şeyin üstünde Mustafa Barzani olmazdı..
Komunizmin babası Marx bile milletler'in "kaderi", "şansı" gibi şeylerden bahseder. Bazı milletlerin şansları baştan beri onlarla beraberdir. Hemen hemen hiç gayret sarf etmeden tarih sahnesine çıkarlar. Çünkü uluslararası çıkar hesapları bunu emretmiştir. Ama bazı uluslar, mesela Kürt Milleti, dünyanın en şanssız milleti olarak dünya tarihine geçmiştir bile. Bunu tarihimizi inceleyerek, tarih bilinci ile anlarız.. 2.5 milyon kurban vermemize rağmen hala bir avuç özgürlük için mücadele etmemizin başka sebebi var mı? İşte bu şanssızlıklar girdabında Barzaniler ve onların liderleri Barzani Ailesi bir kurtuluş teknesi olarak ufkumuza girmişti. Bu sert kafalı, dediğim dedik aşiret ve o aşiretin aynı derecede inatçı liderleri Kürt Milleti'in yakın tarihi'ne damgaları vurdular ve hiç ama hiç vazgeçmediler. Abduselam-I ve bilhassa Abdusselam-I'den itibaren başlayan direniş ve başkaldırı geleneği bir bayrak yarışı gibi zamanımıza kadar sürmüşse bunun izahı yoktur. Kısacası Barzaniler Kürt Milleti için bir şanstırlar.
Peki Barzaniler bu direnişler serisini başlatıp sürdürürken diğer Kürt aşiret ve insanları ne yapıyordu? Kısaca kendi kitabımdan nakl edeyim: Şêx Abdusselam Barzani, Kendisi ile beraber hareket etme kararı veren 30 cıvarında şêx ve aşiret reisleri tarafından savaş meydanında yalnız bırakıldı. Barzaniler tek başlarına direndiler.. Sonunda Barzani ailesi tutuklandı, Şêx Abdusselam Simko'nun egemen olduğu topraklara çekildi. Geri dönüşte misafir kaldığı Sofi İbrahim tarafından ödül alma amacıyla gece uyurken yakalandı ve Düşmana teslim edilerek idam edildi (Kurdo, Xayino)..Barzaniler 1910'lu yılların sonunda ayaklanmalar serisi başlatan Şêx Mahmut Berzenci'ye yardım içinde koştular. 1931-1933'te Şêx Ehmed ve Mustafa Barzani öncülüğünde bir daha ayaklanan Kürtler, yine aşiretlerin düşnam ile birleşmesi sonucu savaş meydanında yalnız kaldılar. Bu kez Türk Başbuğu Kemal'e sığındılar ve derdest edildiler. 1934'te İngilizler'inde yardımı ile Türkler'den kurtulan Barzaniler bu kez güney Irak'a sürüldüler. On yıllık bir perişanlık durgunluğu yaşayan bu kahraman insanlar bu kez Kürt Aydınları'nın da desteği ile 1043-45 ayaklanmasını başlattılar. Yine tüm aşiretlerin düşmandan yana tavır alması ile savaş alanında yalnız kalıp Doğu Kürdistan'a geçtiler. Kendilerini teşvik eden şehirli aydınlardan ancak bir avuç diyebileceğimiz sayıda insan katkılarını sonuna kadar sürdürdüler hepsi bu.. Diğerleri ortalıktan kaybolmayı "erkekliğin dokuz şartından biri" olarak algılamışlardı. Doğu'da Mahabat Cumhuriyeti'nin kuruluşunda askeri alanda belirleyici rol oynadılar. Ama Stalin'in ihaneti üzerine Qadi Mihemmed de halkı soykırımdan kurtarmak için teslim olunca yeniden Güney'e döndüler.. Oradan erkekler büyük yürüyüşle SSCB'ye geçtiler.
Sonra 1958'de geri döndüler ve daha dinlenmeye bile fırsat bulamadan 1961'de yeniden direnişe geçtiler. 350 kişi ile ve onların da yarısı silahsız. Ama Barzani ve arkadaşlarının SSCB'den dönüşleri bile dört parçada kıpırdanmalara, canlanmalara yol açmıştı. Kuzey'de 49 Olayı direkt olarak Barzani damgasını taşır. Güney-Batı'da hareketlenme ve 200 kişinin tutuklanması.. Doğu'da IKDP'nin canlanması.. Hep Barzani'nin damgasını taşır. Yine 1963 tutuklanmaları, TKDP'nin kuruluşu ve bilhassa sınır bölgelerinden başlayıp içlere kadar uzanan uyanış.. Say sayabildiğin kadar.. Ama Güney'de okumuş takımı, kısacası kendilerine Marksist-Leninist diyenler 1964'ten başlayarak bu hareketi yalnız bıraktıkları gibi maalesef düşmanla birleşip peşmergeyi ezme harekatına katıldılar. Ama hiçbir şey 1970 Beyanı'na engel olamadı. Kürtler, kağıt üstünde de kalsa ilk resmi zaferlerini bu önderlik sayesinde kazandı. Nihayet 1974 Cezayir antlaşması ile en büyük geri çekilme yaşanmıştı. Bu geri çekilme dünyanın tüm büyük güçlerinin Kürt'e karşı birleşmesi ile yaşanmıştı.. Ama Barzaniler yine yılmadılar. Bu kez Talabani'nin öncülük ettiği YNK ile beraber, bazan acılı günler yaşayarak bugünlere kadar getirdiler...
Şimdi sormak gerek herkese; siz olsaydınız ne yapardınız?
İşte her şey bu soruya verilecek olan samimi cevapta yatar. Barzaniler ve Barzani ailesi Düşman, burada kastım Baş Düşman olan Türkler, tarafından doğru anlaşılmışlardır. Tırko Barzaniler'in duruşlarını, Kürdistaniliklerini ve kararlılıklarını çok doğru okunmuştur. Düşman BİZİM TARİH BİLİNCİMİZLE BİZE KARŞI MÜCADELE EDİYOR! Şu süreçte Türk Basını'nı, Türk Makamları'nın diplomatik ataklarını, ruh hallerini, ordularının tavırlarını ve demeçlerini çok iyi okuyunuz. Orada bir Barzani korkusu hissetmiyorsanız iyi bir siyasi gözlemci değilsiniz demektir.
15 Aralık hayati seçimlerinden sonra Güney, belkide tarihimizin en büyük boğuşmasına sahne olacaktır. Kerkük sorunu konusundaki mevzilenmeye bakınız da Barzaniler'i daha iyi okuyunuz. Son kader savaşına hazırlanan Güney'deki Liderliği manevi desteğe boğmak Kürt Milleti'nin baş görevidir, hem de dört parçada birden. Bu bir varolma veya yok olma boğuşmasına dönüşebilir. Biz, bu boğuşmada zafere mahkumuz ve Güney'deki liderliğin, ister diplomatik alanda, isterse sıcak kapışma alanında olsun bunu yaratacağına olan inancımız tamdır.. Kuzeyli bazı iğrenç sineklerin bunu olumsuz etkilemesi düşünülemez bile.. Kürt Halkı Kuzey'de de Kürdistanidir.. Bunu herkes artık görmeye başladı ve giderek daha da net görecektir.
2005-12-06
Gorusunuz