Tarihten bir yaprak: İki Sait Olayı'nda bir belge...

Ramazan Haşim'in anısına...
-------------------------
Bu yazıyı ve ekteki belgeyi, kalemi eline alan, tuşlara basan her bedavacı kafanın hakaret ettiği insanların onurlarına indirilmek istenen darbeye, onları karalayan kafalara karşı bir savunma olarak değil, Kürt Milliyetçiliği'nin o yılmaz bekçilerinin yaşadığı gerçekliğin bir parçası olarak yayınlıyorum. Kürtlük Mefkuresi'ni en çetin şartlar altında yaşatan o mellelere, köylülere, esnaflara, diğer halk tabakalarından insanlara ve işçilere bin selam.. O insanlar ki Güney'de cereyan eden Kurtuluş savaşımıza tüfeği, kurşunu, şalvarı, yerine göre tuzu sırtlarında taşıyarak omuz veren insanlardır. Bin bir cefa çekerek bugünleri yaratan ve çoğu hayatta olmayan o isimsiz kahramalara bin selam..
-----
Kuzey'de yürütülen kurtuluş mücadelemizin yakın tarihinde İki Sait Olayı çok yıkıcı, bölücü ve etkileri hala sür(dürül)en enerji kaybettirici bir olaydır. Biri; üçüncü dünya ülkeleri tipi, ama Kürdistan'a özgü bir Marksist-Leninist çizgiyi savunurken (Sait Kırmızıtoprak), diğeri Kürt Milliyetçili'ğini rehber edinmişti (Sait Elçi). İkisi de değerliydi ve milletlerinin hizmetkarıydı. Şu anda yazıları ile kafa bulandırmaya çalışan ve bu iki değerli insandan birincisinin takipçisi olduğunu söyleyen çizgiden bazıları, yani DDKD çizgisinden bazıları ile sadece parti olarak bir zamanlar (1977-78) Elçi'nin takipçisi sayılan, ama Elçi ideolojisini mahkum eden KUK çizgisinden bir zatın yazıları yayınlandı, okundu, bazı tepkiler verildi. İkisi grup da bu iki insanın düşünce sistemine yabancıydı.
"Şıvancı" olduğu savıyla kurulan DDKD, Sait Kırmızıtoprak'ın yazılı olarak red ettiği Sovyet çizgisinin konservatif bir savunucusu iken, KUK çok karma bir genç liderliğin güdümünde Marksist-Leninist dünyada kendisine yer arayan bir yapı tutturmuştu. TKDP geleneğinden doğan bir diğer oluşum 1978'de yeniden organize oldu. Bu oluşum Sait Elçi çizgisine daha yakındı ve KDP-GMK adını almıştı. KUK ve DDKD, sadece iki Saitler'in adını kullanarak organize olmaya çalışan bir nevi fırsatçı oluşumlardı. DDKD taraftarları Dr Sait'in kurduğu dinamik ihtilalci partiyi hantallaştırmış, onun ihtilalci ruhunu yok etmiş Sovyet çizgisindeki "evcil komünist partileri" seviyesine çekmişşlerdi ('DDKD Küba'da' sloganlı TKP ile birlikte Havana festivaline katılma sloganlı propagandayı hatırlayınız). 1975'ten itibaren Kürdistan düzeyinde bu oluşum Talabani'nin YNK'sine yakın duran iki Kürt oluşumundan biri idi (diğeri Ala-Rizgari).
Ben şu anda bazı eski DDKD'li bazı yazarlar ile bir eski KUK'çunun yalan yanlışlarla kafa bulandırmalarına bir anlam veremiyorum. Tıpkı 1970'li yıllarda olduğu gibi komplo teorileri, ABD-Türkiye vs gölgesi aramalar gırla gidiyor. Burada kısa bir not düşeyim: Birileri bu eski olayı kullanarak siyasi parsa toplamaya çalışıyorsa bilsin ki bu yürümez. Esir millet siyasetçisi emek verip yeniyi doğurmadıkça başkalarının emekleri üzeri politika yapmak suretiyle bir adım dahi ilerlemezler. PDK-Bakurlular da eğer bu kişilere cevap vermek istiyorlarsa ajitasyon çekme yerine elde bulunan delilleri ortaya koyup meseleyi halkın gözü önüne sermelidirler. İşte ben şimdi bir Kürt siyasi gözlemci olarak bunu yapacağım..
Belge:.................Türk Polis'ine verilen ifade
Ä°fadeyi veren:......H Nazmi BalkaÅŸ
Kod Adı:..............Soro
Olay sırasında görevi: PDK-T yöneticisi..
İfade tarihi:...........06.04.1982 (12 Eylül Türk Rejimi günleri
Metnin ilgili bölümleri:
-------
"....Sait ELÇİ gitmek isteyenlere yardımcı olacağını ordan belki avrupaya ihtisas ve doktorluk için gidilebileceğini bana inandırdı tabiki Kürt meselesininde mahiyetinide öğreniriz dedi.Kesin gidiş tarihi hakkında sana malumat veririm sen kararını verirsen gidecek ilk arkadaşlardan biride sen olursun dedi. Kimlerin olduğunu sordum söylemedi yanlız gelecek arkadaşlar çoktu bir çcoğunu tanırsın biz sana tanış biriyle haber yollarız . Bana bu fikir o günkü benim fikrime uygun geldi ve gitmeyi kabul ettim . Ben D.bakır' haraket ettim aradan bir ay geçtikten sonra Sait ELÇİ bana ahyırlı olsun dedi. Sait ne hayırlı olsun cevabını verdi. Bir ay sonara hazırlığını yap gidiyorsun ben Sait KIRMIZITOPRAK,A.K ve Hikmet BULUT TEKİN beraber bir arabaya binerek Batman'a gittik .Batman 'da bizi Sait bir eve götürdü .Şırnaklı birisi gelip bir taksi tutarak Şırnakta şehir içinde indirdileroradan bizi rehberimiz şehre soktu .şehre 30-40 dakika ilerde yayan olarak bir tepeye götürdü.Biz ogece o tepede kaldık.Bir bahçenin içinde kalıp ekmek peynir vesaire getirdi sabah yedikten sonra akşama kadar orada kaldık ,akşama doğru rehberler bizi şırnakın Gündük köyü civarına götürerek iki silahlı adamla birlikte Iraka doğru yola çıktık rehberler bizi Iraka sınırdan gece geçirdiler .O gece bir Irak köyünde kaldık orada o iki rehber geri döndü.Iraklı iki rehber ve hayvanlarla birlikte bizi ZAHO bölge komutanı İSE SUAR'ın yanına götürdüler .İSE SUAR ne için geldiğimizi sordu Sait yardım için geldiğini söyledi. Mesleklerimizi söyledi. Mücadele için geldiğini tercüman vasıtasıyla İSE'ye sşyledi. İSE dediki sizi buranın mesulü ESAT HOŞEVİ'nin yanına yolluyorum siz gidip kensisiyle görüşün dedi.ESAT (DİŞİŞ) teydi oda bizi BARZANİ'n yanına , GLALA'ya yolladı.Bizi birbuçuk iki ay GLALA'da bir nevi göz altına aldılar.O zaman parti üyleriyle görüştük.BARZANİ ilk önce bizi kabul etmedi.Parti üyeleri haraketin şsartlarının zor olduğunu macera için gelindiğini ,dayanamıyacağımızı (söylediler-NB) Dönün gidin memleketinize dediler .Sait demekki bizi bir nevi aldatarak götürmüştü.İlk münakaşamız bu yüzden oldu .Eğer biz kendimizi onlara kabul ettirirsek sonra istediğim avrupa işi olur dedi.İki .... (okunamadı) fazla bir müddet geçtikten sonra mademki kalmak istiyorsunuz çalışırmısınız dediler.Kabul ettik Sait'le Hikmet Esat HOŞEVİ'nin yanına beni , AZİZ AKRAVİ'nin yanına (sefine) A.K'da merekezde parti radyosunda teknisyen olmak üzere iş verdiler. Ben SEFİNE Aziz'le beraber gittim ve Sait KIRMIZITOPRAK 'tan ayrıldım.SEFİN'de Aziz AKRAVİ'nin yanınada bir nevi asker olarak kaldım.KÜRTÇELERİ bizim Kürtçeye uy.....(okunmuyor)du.Aziz AKRAVİ'nin kaldığı evde bana bir oda verdiler. Altı yedi ay'a yakın orada kaldım. Sait gilnen tamamen alakam kesildi.1970 yılının ortalarında Araplarla Kürtler anlaşma yaptılar Harp durmuştu Aziz GILALA'ya gelirken benide beraber getirdi.Tabi GILALA'da bir sulh havası vardı bana yatacak bir yer verdiler o sırada Esat'ın yanında Sait'te GILALA'ya geldi beraber onların kaldığı DİŞİŞ 'şe dönelim dedi.BARZANİ haraketini artık görmüştüm anladığım kadar haraketin o günkü Türk hükümetiyle ilşkileri vardı. BARZANİ hepimize Türk casusu gözüyle bakıyordu.yakında sizi dışarıya göndermek için bir müddet daha bekleyin dediler. Benim talebim üzerine Sait ile POLİT BÜRO bizzat BARZANİ ile görüstü. Sait kendisine BAĞMERNEDE bir hastane yaparsak orada doktorluk edeceğini talep etmiş oda Esat ile görüş diye kendisine söylenmiş . Bende Sait ile beraber DİŞİŞ'e döndüm. Esat ikna edildi. Sait'.... (okunmuyor) verildi DİŞİŞ'te tek katlı bir hastane binası yapıldı inşaatın bitmesinde ve yapılmasını ben kontrol ediyordum .O sırada Sait ve Hikmet Türkiye' ye döndüler,sözde Sait ailesini getirecekti ve bir ay sonra Sait ve Hikmet geri döndüler ailesini getirmemişti arkasından DR.FAİK SAVAŞ geldi onun arkasından HASAN (Tuncelili ailesiyle birlikte gelmişti)arkasından 12 mart ve Türkiye'den kaçanlar oraya geliyorlarlardı.Gelenler Şunlardı:
1-MUTEREM BİÇİMLİ 2-ABDULKERİM CEYLAN 3-HIDIR ......4-NECEMTTİN BÜYÜKKAYA
5- ÖMER ÇETİN 6- AHMET ARAS 7- TAKMA ADI JİR olan bir şahıs 8-ŞAKİR ........9-MAHMUT.......10- AHMET (VİRANŞEHİRLİ) Şu anda hatırladıklarım bunlardır. Fakat daha çok kişiler vardı buarada yeni bir parti kurma işi açığa çıktı. Türkiyede KURDİSTAN DEMOKRAT PARTİSİ partinin kuruluşuna ben ve FAİK karşı çıktık .Faik'le avrupaya gideceğimizi söyledik.Sait eğer avrupaya gitmek istiyorsanız ancak bizim müsademizle gidersiniz demkteydi.Bu parti Esat ve BARZANİ'n haberi olmadan emri vaki olarak gizli kuruldu.Partinin sekreteri Sait oldu .Hasan ve Hikmet POLİT BÜRO üyeleriydiler.
Merkez Komitesi içinde 13 kişilik yer ayrıldı fakat bunların isimleri tespit edilmedi çünkü konuşmalarda Türkiyedeki Doğudaki her vilayet için bir üye tayin olacaktı.parti gelişme safhasında POLİT BÜRO üyeleri bunları tayin edecekti.POLİT BÜRO'nun üyesi Hikmet BULUTTEKİN Hakkari ve Siirt vilayetinin sorumlusu oldu . DR. FAİK avrupaya gitme meselesi için GILALA'ya gitti . Benim içinde talep edecekti oradan Bağdata yollamışlar Bağdattan pasaport işini yaptırıp bizim yanımıza geldi ben avrupaya iyice yerleşeyim sana imkan bulduktan sonra haber ve pasaport yollarım gelirsin dedi.Buarada sait ELÇİ Türkiye'den kaçarak Suriye yoluyla ZAHO'ya geliyor, İSE 'yle görüşüyor orada münakaşa ediyorlar diyorki:Sait KIRMIZITOPRAK'ın kurduğu yeni partiyi biz kabul etmiyoruz bizim partimiz vardır. Bunu barzaniye ileteceğiz demiş.İSE Sait KIRMIZITOPRAK'a haber yolluyor Sait KIRMIZITOPRAK Hasan ve Hikmet üçü ZAHO'ya gittiler fakat orada bulunanlar ne için gittiklerini bilmiyorlardı.Sait KIRMIZITOPRAK ZAHO' da Sait ELÇİ ve beraberinde iki kişiyide alarak onları getirip ZAHO ile DİŞİŞ arasında bir yerde öldürdüklerini bizi BAMERNEYE götürdükleri zaman bunları öğrendik.
Bamerne'de hepimizi bir camiye kapattılar. Esat'ın (Xoşevî) yanına Sait (Şivan), Hikmet (Çeko), Hasan (Brüsk) götürüp ifadelerini aldılar. Üç gün sonra da Sait, Hasan, Hikmet ve beni (Soro) ....'ın.(okunamadı) talep etmesi üzerine bizi alıp Gılala'ya götürdüler. Sait, Hasan ve Hikmet'i tevkif ettiler. Ben ve Şakir'i de Hacı Ümran'da gözaltına aldılar. Şekilde serbesttik. Fakat arkamızda daima peşmergeler vardı. Bize 2siz şimdi burada kalacaksınız, sebest gezebilirsiniz' Yatıp kalkacağımız otele götürdüler. 'şehir içerisinde iki kilometreden daha uzağa gidemezsiniz. Yoksa sizi de yakalar hapse atarız' dediler. İki ay sonra şakir'i Sait Elçi'nin partisinden gelen adamlar alıp götürdüler. Sait Elçi'nin arkadaşları Gılala'ya gelip 'Sait KIRMIZI TOPRAK ve arkadaşları Türk Emniyeti'ne mensupturlar. Biz Sait Elçi'nin intikamını istiyoruz' demişler. 'Kıssasa kıssas lazımdır' diye Barzani'ye söylemişler. Altı ay sonra Sait, Hasan ve Hikmet'in Barzani tarafından öldürüldüğünü duydum..."
Metin nakline burad son veriyorum.
Bir yazar bu metinden şöyle bir bahsetmiş, ama değersiz olduğunu gösternek için elinden geleni yapmıştır. Bunu da bir not olarak ekleyelim. Şimdi metnin çok basit bir tahlilini yapalım:
Görüldüğü gibi Balkaş olay sırasında DİŞİŞ'te değildir. Olayı yine Bamerne'deki camide tutuklu iken olayı direkt olarak arkadaşlarının naklettiği şekilde veriyor: Sait Elçi ve arkadaşlarını PDK-T Politbüro üyeleri öldürmüşlerdir. Hiç bir tereddüt yol anlatımında.
Bu ifadenin sonraski sayfalarında H Nazmi Balkaş'ın kendi şahsı ile ilgili çok ilginç açıklamaları vardır. Kendisi "Nedim" kod adını kullanarak, Orhan Kod adlı Türk yetkili ile 136 82 nolu telefon ile görüştüğünü de ifadesine eklemiştir. 1974'ten sonra kendi deyimi ile bu yetkili ve Soro siyasi durumlar hakkında Türk Devleti tarafından verilen görevleri yerine getirmişler..
Ne dersiniz?
Peki Soro'nun polis ifadesi, onun Türk makamları ile ilişkisi de gözönüne alınırsa, doğru olabilir mi? Bir bütünlük içinde konuştuklarına baktığımızda, doğru olmaması için hiç bir sebep bulamıyorum. Soro'nun ifade verdiği sıralarda Türk Devleti ile İKDP arasındaki ilişkiler en kötü noktada idi. Türk Devleti'nin o sırada Barzani'yi aklayacak hiçbir sebebi yoktu. Türk Ordusu o sırada Gürney'e, IKDP'ye yönelik bir saldırıda bulunmuş, aldığımız özel bilgilerden Türkler'in bu "sefer" sırasında 200 ölü vererek geri çekildiğini biliyoruz. Bu durumda nasıl olur da IKDP ile TC'nin arası iyi olabilirve bir işbirlikçi Barzani lehine konuşturulabilir? Ayrıca 1971'de de IKDP ile Türk Devleti arasında hiç de iyi ilişkiler yoktur. Türkler o zaman diliminde, Kürt İhtilalcileri'nin 11 Mart 1970'te elde ettikleri kazanımlarının boşa çıkması için Saddam ile çok sıkı bir ilişki içindeydi. Yani öyle sadece teorik bazı saptamalar ile ve uydurulmuş dialoglar ile hüküm verenlere dikkat etmek gerekir. Bunlar şu andaki Mesut Barzani tavrını da boşa çıkarmanın umutsuz işçileri olarak kağıt yığınları arasındaki yerlerini alacaklardır.

2005-12-03




Gorusunuz