Kürt; kana hayır demektedir, ama ulusal haklarını ararken radikaldir..

Son zamanlarda Ankara kulislerinde başta Welatparêz yazarları (ki iştirakçilerin hepsi yazardır) olmak üzere, sapma göstermeyen tüm Kürtler "radikal" olarak gösteriliyorlar. Yine Türk kalemlerinden de sızan bilgilere göre bu kesim, Türkler'in nazarından kaçmayacak bir şekilde gittikçe güçleniyor.. O halde hedef alınmalıdırlar. Medeni Ayhan Olayı'nın da gösterdiği gibi, Türk cinayet organizasyonları bu kez direkt olarak, radikal dedikleri, eğilip bükülmez Kürtler'e ve daha da geniş bir şekilde Türk kesiminde kalmakta olan kitlelere yönelmişlerdir. Öte yandan siyaset yapanlara da aba altından sopa gösteren Türkler, "sakın AB topluluğu ülkelerine güvenmeyin, onlar da nihai hesaplaşmada Türk Devleti'nin bütünlüğünden yana tavır koyacaklar" demeyi de ihmal etmiyorlar. İşe bakın! Sanki 200 yıllık başkaldırılar tarihimizde hep sırtımızı dayadığımız bir AB vardı!
Türkler, daha önce de kaydettiğim gibi, biz Kürtler'i bölücü bir taktik eşliğinde yoketme programı uyguluyorlar. Askerbaşı'nın aniden ve Kürtler'i küçültücü tehditlerle ortaya çıkması tesadüfi değildir. Her yerden mantar gibi biten anti-Kürt sokak gösterileri, tek tek Kürt ailelerine yönelik tehditler, Medeni Ayhan Olayı'nda olduğu gibi, yeniden hortlatılan faili meçhuller dizisi çok yönlü olarak incelenip bir teşhise gidilmezse doğru tavır takınılamaz. Ama hala ders almayı red eden bir odak, Askerbaşı'na taviz üstüne taviz vererek sermayeyi tüketme yolunda ilerlemeye devam ediyor. Umudumuz bu odağın da en kısa zamanda olaylara doğru teşhis koyarak ulusal saflara katılmasıdır. Çünkü Kürt Milleti, Kuzey itibarı ile, hiçbir zaman yokolmaya bu kadar yakın olmadı.
Türk Askerbaşı, yayınladığı tehdit bildirisinde Kürtler için haklı olarak "sözde vatandaş" ibaresini kullanmıştı. Bazı Kürtler buna epey içerlemiş olacaklar ki, hep bu belirlemeyi öne çıkarmaktadırlar. Ama biz Kürtler'in, hiçbir zaman Türkler ile aynı vatanı paylaşmadığımızı, vatanımızın adının Kürdistan olduğunu, bu ülkenin Türk yurdu olmadığını neden unutuyorlar? Türk Askerbaşı, başka amaçla da olsa bu ibareyi bir tokat gibi bunların suratlarında patlatmışken, onlar hala TÜRKLER İLE AYNI VATANDAN OLDUKLARINI HAYKIRMAKLA, BAYRAKLARINA "BENİM DE BAYRAĞIMDIR" DEMEKLE NE KADAR ZAVALLILAŞIYORLAR!
Artık net ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde anlaşılsın; pasifizm hiç bir şekilde çözüm değildir. Hiçbir millet düşmanının önünde diz çökerek haklarına kavuşmamıştır. Bizi utanç verici duruma sokan Karayılan, Karasu, Kalkan (KKK) üçlüsünün dağlardaki, Aydar, Ayata, Kartal (AAK) üçlüsünün Avrupa'daki ve dörtlü DEP Çetesi'nin ülkedeki ipoteğinden kurtaracak bir silkelenme şarttır. Ülkeden bunun işaretleri fazlası ile geliyor ve bu işaretler Türkler'i kudurtuyor.. Biz şimdi bu bireysel çıkışların organize çıkışlara dönüşmesi dönemecindeyiz.
Kürt Milleti elbette kan istemiyor, gözyaşı istemiyor. Ama bunu istemiyor diye geçmişte özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinde dökülen kanların üstüne yatıp teslimiyetçi, onursuz bir yaşama da razı olacağına dair işaretler de vermiyor. Kürt Milleti, tıpkı dünyadaki diğer milletler gibi, kendi kaderini kendisi tayin etmek istiyor. Oysa Düşman teslimiyeti dayatıyor. Bu kadar net duruma rağmen bazı insanlarımız gerçeği görmemekte inat ediyorlar. Düşman açıkça ve hiçbir tereddüte yer olmayacak şekilde "ruhen ve bedenen kayıtsız şartsız teslim" olun diyorsa ve bu, sözde önde yürüyenler tarafından görülmüyorsa, Kürt Milleti adına politikaya soyunan bu şahsiyetler artık hiç bir gecikme olmadan geri çek(tir)ilmelidir.
Hiçbir kuşkuya yer kalmamacasına, hak arama mücadelesinde Kürt Milleti RADİKALDİR! Önderleri Radikal olacaktır. Kurtuluş mücadelesi sürdürüldükçe başka ihtimal yoktur. Risk almayanların bu büyük satrançta yerleri yoktur. Tıpkı Türk Doç Dr Kutlu Merih'in Atatürk'e biçtiği rol gibi..
Şöyle kaydediyor bu Türk Doçenti:
"İnsanı anlamlı yapan sahip olduğu ve koruyabildiği değerlerdir. Bu değerleri koruyabilmek, baskıcı güçlere karşı direnme kapasitesi ve baskıları yok edinceye kadar uğraşabilmek iradesi gerektirmektedir. Bu nedenle bütün yaratıcı eylemler güçlü bir iradeye dayanan bir radikalizmi gerektirmektedir. Yaratıcı-önder kişilerin geleceği görebilme sezileri, baskıyı otoriteden ayırabilme refleksleri, risk alma kapasiteleri, özgürlükten yana ve baskıya karşı olma eğilimleri, onların öncelikle radikal tutum ve davranışlara sahip olmalarını gerektirmektedir." (Doç Dr Kutlu Merih; "Atatürk; Radikal, Hümanist, Pozitivist")
Türk, yeni devletini kurma aşamasında tek yolun radikal mücadele olduğunun bilinci ile hareket ederken, aynı Türk, daha ağır şartlarda yaşayan, varlığı bile inkar edilen, ülkesi değil işgal, onun da ötesinde ilhak edilerek yok sayılan Kürt'e neden teslimiyetçiliğin en iyi yol olduğunu empoze etmeye çalışıyor? Bunu gerçekten düşünün..
Evet, bu teslimiyetçiliği yüksek politika olarak sunan Kürt insanlarının artık aşılması gerekir. "İnsanı anlamlı yapan sahip olduğu değerlerdir" diyor Bay Merih. Peki bizi temsile soyunan bazı kişiler hangi değerleri sahiplenip korumaya çalışıyor? Görünürde bir tek Kürt'üm demeyi öne çıkarıyorlar, o da kısık bir sesle ve Türkiye Milleti dedikleri bir hayali kavramın alt ögesi olarak... Ayıp değil mi? Utanç verici bir durum değil mi? Bir Ulus nasıl olur da gasp edilen bunca değeri dururken sadece Türkiye Milleti'nin bir alt unsuru olarak "Kürt olmayı" kurtarmak için parti kurar, gerillayı dağda tutar? Hiç mi vicdanınız yok? Yıkılan bir tek Kelaxsi Köyü (ailemin bir zamanlar yaşadığı köy) bile benim için Türk Devleti kadar değerli olmadıkça neye yarar? Bırakın şehitleri, ülkeyi, dili, kültürü, bir tek mezra bile Türkler tarafından virane edilmişse, mücadeleci insanlarımız bu manzara karşısında "mücadelemizde zafer için her yol mübahtır" demiyorlarsa ne anladım ben bu siyasetten? Türk Devleti'ni meşru kılma, Türkler'in Kürtler'e hakim pozisyonlarını pekiştirme partileri artık tarihin çöplüğüne atılmalıdır.. Üniter devlet tezine sarılan, Türk Bayrağı benim de bayrağımdır diyen bir zihniyet kurtarıcı olamaz. Olsa olsa ilhakçı, inkarcı düşmanın koltuk deyneği olur.

2005-04-09




Gorusunuz