Bayrak ya da Türk Askerbaşı'nı protesto kampanyası
Türk Askerleri'nin elebaşısı kişiliğin iki çocuğun şahsında Kürt Milleti'ni hedef alan bildirisi ile yeniden alevlenen şöven, ırkçı dalgaya, bir onlıne karşı çıkış olarak şekillenen "bir Türk Bayrağı da sen yak" kampanyası, Kürtler'in düzenlediği ve en fazla ses getiren bir bir HALK KAMPANYASI olarak gelişti. Şöhretler yoktu.. Kürt Siteleri'nden biri hariç hiç biri yoktu. Ama HeK'in sıfır kuşağı dediği çelik gibi insanlar vardı. İmanlı, başı dik, yarını kurmaya aday insanlar.
Kampanyayı organize eden Welatparêz'e ağza alınmayacak kelimeler, ölüm tehditleri yağdı, siteyi zapt etme oprasyonları yürütüldü..Bunların tanığısınız. Türk Askerbaşı'nın organize ettiği çok saldırgan, ağzı salyalı Türk tarafı, her hattı ile harekete geçmişti.. Üniversiteleri, emniyet içindeki birimleri, askeri tesisleri ve neredeyse tüm Türk Siteleri alarma geçirilmişti. Harekete geçiren Genelkurmayları Kürt Siteleri'ni çökertmek ve Kürtler'in gerçek seslerini kesmek için her çareye başvurdu. Çabaladıkça küçüldü! Susturamadıkça kudurdu. Kürtler ise büyük bir ulusal kin yaşıyorlardı.. Kampanyaya, bir bilgisayara ulaşabilen yüzlerce insan katıldı ve düşmana "biz sonuna kadar varız" dediler. Bu yeni ruhu boğmamak, aynı ruhla yürümek gerek. Türk Telekom, bu onlıne savaşta, Kuzey Kürt İnsanı'nın sesininin duyurulmaması için Welatparêz ile ülkedeki kitleler arasındaki bağlantıyı kesmişti. Ama oradaki becerikli Kürtler'in bir kısmı yine de bir yolunu bulup sesini duyurdu.
Kampanyaya katılan ve katılmak isteyip de imkan bulamayan insanlarımızı yürekten kutluyorum. Bu bir milli duruştur, Kürdistan'ın üstüne serpilmeye çalışılan ölü toprağını savurup atmaktır. Şimdi hiç durmadan, heyecanı bastırıcı hiç bir "akıllı" duruşa izin vermeden organize olma zamanıdır. Her yerde organize olmak, isyan ruhunu daha da yaygınlaştırmak için sadece lafta değil, artık eylemde de Kürt olmak zamanıdır.. Şehitlerimizin aziz hatırasını yaşatmanın, onları ölümsüz kılmanın yolu budur. Anarşiye kapılmadan, amaçsız teröre dalmadan, belli bir hedefe yönelik olarak organize olunmazsa elbette yine zarar görecek olan taraf biz oluruz.
Bazıları "tahriklerden kaçınmamız gerektiği"ni tavsiye edip dururlar. Eğer tahrikler olursa darbe olur demeye getiriyorlar.. Bu ise felaketimiz olurmuş. Bu insanlarımız Türk Devleti'nin seksen yıllık askeri bir devlet olduğunu unutuyorlar. Sonra şu soruyu sormuyorlar kendilerine: Kürt Milleti'nin başına gelen felaketler az mı ki yeni ve daha korkuncunu bekliyoruz? Yapacakları en uç şey dünyayı dinlemeden ve hatta icazet alarak hepimizi katliamdan geçirmektir. Peki susarsak, yarı tok "geçici köle" durumundan daha iyi bir durumumuz mu olacak? Son çeyrek yüzyıla bakınız ve yaşananları yeniden düşününüz, daha ne felaket bekleniyor anlamak mümkün değil.. Viraneye dönmüş olan bir Kürdistan, göçe zorlanmış milyonlar, o büyük şehitler kervanı.. Asimilasyon saldırısının her geçen gün yeni mevziler kazandığı bu zaman diliminde susmak ve hakaretleri içe sindirmek, asimilasyonu şerefli bir ölüme tercih eden bazı sözde Kürtler'in ve rejimin ekmeğine yağ sürmektir.. Yani lütfen ve lütfen söyleyin, Kürdistani bir çizgide yeniden organize olmak, yeni bir ruhla başlamak için neyi beklememizi tavsiye ediyorsunuz? Bakın karşı taraf bu barışçı kesime son sözünü söyledi. Evet, "Türk Bayrağı benim de bayrağımdır" diyen bu kesime gelen cevap kesin ve nettir; "yakana Türk Bayrağı iliştir ve bayrağa saygı yürüyüşü organize et de samimi olduğunu bilelim.." Türk Askeri'nin "emrettiği" yürüyüş iki çocuğa karşı olmayacağına göre kime karşı olacak?
Çok garipsediğim bir şey daha var: Siz Türk Askerbaşı'nın naralarına karşı, yumuşak olsun sert olsun bir cevap yayınlayan bir Kürt Örgütü gördünüz mü? Askerbaşı sadece iki çocuğa karşı bildiri yayınlamadığına göre, tüm Kürt Milleti'ni küçümseyen ve Batılı gazetelere de geçen hatta tepki uyandıran o iğrenç bildirisi sizi hiç mi onları ilgilendirmiyor? Hani neredesiniz "sert", kimseyi beğenmeyen, mangalda kül bırakmayan örgütler? Hani neredesiniz yumuşak Kürt Örgütleri? Şu aşağılayıcı bildiri sizi hiç mi düşündürmedi? Bizi aydınlatamaz mısınız? Nasıl davranalım bu tavra karşı.. Hiç olmazsa "sabırlı olun" gibi bir şeyler yayınlasaydınız ya? 2005-04-02
Hey gidi hey!
2005-04-02
Gorusunuz