Liberalizm, Sosyal-liberalizm ve karşıtları

Liberalizm, Sosyal-liberalizm ve karşıtları
Kürdistan'ın genelinde, Kuzey'in özelinde Marksist-Leninist solun damgasının ve giderek ideolojik egemenliğinin pekiştiği 1900'lü yılların ikinci yarısından itibaren her çıkan parti (bazı islami partiler hariç) bu ideolojinin ışığında yürüdüğünü, en azından bu ideolojiyi rehber edindiğini belirtmeyi varlığının sürdürülmesinin garantisi saydı. "Marksizm-Leninizm" gibi bir ibareyi programına almıyan, TKDP hariç hiçbir parti çıkmadı. Bu parti de 1977'deki bölünmede Marksizm-Leninizmi, veya bugün asıl kanat diyeceğimiz PDK-Bakur (1978 itibariyle) sosyalist ideolojiyi bir süre bayrak yapmıştı (şu andaki programları elime geçmiş değil).
Şu sıralar "liberalizm" sözcüğünü ağzına alan tek Kürdistani oluşum PWDK'dır. Böylece Kürt Kamuoyu'nda liberalizmin tartışılması ve anlaşılması için önemli bir zemin doğmuştur. Okuyucuya bu konuda lehte ve aleyhte bazı akademik çalışmaları sunmuştum. Onun için detaylara inmeyeceğim. Çünkü bu bir tekrar olur. Fakat kısaca da olsa, ekonomik alan itibariyle devletin hükmetme durumunun her anlamda kısıtlanması, ekonominin neredeyse bütün alanlarından kaybolması gerekir. Devlet, pek çok alanda sadece bir hakemdir, anlaşmazlıkların adil çözümü için devreye girer.
Geçmişte, Hem Sovyet ve Çin Modelleri, hem de devletçi ve kendilerine "üçüncü yol" takipçileri denilen karma ekonomi yürüten devletlerin yaşadıkları deneyler, devletin müdahale ettiği alanların bir nevi "bürokratik kapitalist" bir sınıf ürettiğini, bu sınıfın parazitleştiğini, işyerlerinin ise şişirilmiş kadrolar ile hantallaştırıldığını, hele üçüncü yol ülkelerinde bu işyerlerinin birer "arpalık" olarak kullanıldığını, belli bir görüşü savunan, belli bazı kişilerin "adamı" olanların tıkıştırıldığı yerler ve ekonominin sırtında birer ur haline gelmişler(di). Kısaca bunlar yeterince ve kaliteli üretim yapamıyor, yeni teknolojiler uygulayamıyor, işçi fazlalığı ve maliyet artışı dolayısıyla sürekli zarar ediyor, zarar ise ya bütçeden ayrılan para ile, ya da iç borçlanma ile karşılanıyor(du). Bazan ise açıktan para basma ile otomatikman vatandaşlarının ceplerine el atıyor, insanlar bir günde belli ölçüde daha da fakirleştiriyor(du).
İşte bu sistemlarin ideolojik ve fiili ekonomik çöküntülerin altında kalması ile liberalizm, günümüzde en fazla tartışılan ve uygulama alanı bulan bir sistem haline geldi. Bu sistemde serbest piyasa esastır. Önünde hiçbir engel yoktur. İşsizliği çözecek olan piyasanın kendisidir. İş, açılacak olan işyerlerindedir.
Fakat teknolojinin başdündürücü bir hızla ilerlemesi ile ve robotların üretimde geniş uygulama alanı bulması ile ve ilerde daha da uygulama alanı bulacak olması ile, üretimde giderek daha az insan gücüne, o da oldukça rafine, kalifiye işgücüne ihtiyaç duyulacaktır/duyulmaktadır. Sosyalistlerin belli ve uygulanabilir bir ekonomik sistem tarif edememeleri ekonomide çöküntüye yol açmış, arayışlar sonucu Çinde olduğu gibi yumuşak, Rusya ve diğer sosyalist ülkelerde olduğu gibi oldukça sert bir çark edişe yol açmıştır. Çin'in "komünist Partisi" öncülüğünde piyasa ekonomisi uygulaması bile bu ülkeyi veya devleti uzun vadede daha da çark etmekten kurtaramayak gibidir.. Bu durumda elde kalanın rasyonalize edilmesi sorunu doğmuş, bu rasyonalizasyon ihtiyacı Avrupa'da geniş ölçüde uygulama alanı bulmak üzeredir.
İşte bu noktada "Sosyal liberalizm" devreye giriyor. Sosyal Liberalizm, sosyal demokratların geliştirdiği bir modeldir. Bu modelde şu anda tek mantıki ekonomik sistem olan piyasa ekonomisi devam ediyor ve ekonomik işleyişin önündeki engeller kaldırılıyor, ama buna paralel olarak sosyal güvenlik tedbirleri korunuyor, ihtiyaca göre yeni tedbirler alınıyor. Ayrıca üstünde çalışılan daha radikal değişim modelleri de var. Bu modelde demokrasinin genişletilmesi, yaygınlaştırılması, mahalli yönetimlerin güçlendirilmesi, daha yaygın bir alanda daha birebir demokrasi esastır. Demokrasi, liberalizmin uygulanmasından doğacak olan adaletsizlikleri giderecek ilaç olarak görülüyor.
İşte burada siyasi liberalizmi kavramak sindirmek oldukça önemlidir. Siyasi liberalizmde parti fetişizmi kayboluyor. Herkesin görüşünü serbestçe ifade etmesi, ifadede fırsat eşitliği, kişi haklarının mutlak dokunulmazlığı, ulusların tam hak eşitliği gib insan hakları esastır. Bu kadar geniş özgürlük anlayışı ve karşılıklı saygı ne geçmişteki sosyalist deneyde, ne de muhafazakar deneylerde elbette görülmez.
Kürdistan şimdi oldukça yeni bir sistemin, liberal sistemin fikri yapısı ile tanışmaktadır. Türkiye'de hiç uygulama alanı bulamayan liberalizme karşın, ancak sözde liberallerin boy verdiği oldukça muhafazakar bir Kemalist Irkçı sistem köklü bir şekilde varlığını sürdürüyor. Avrupa Birliği'nin ve ABD'nin dayatmaları ile sözde yapılan bazı yasasal değişiklikler özü itibariyle uygulama alanı bulamıyor, siyasi liberalizmin sınırına bile varılmasına imkan verilemiyor. TÜSİAD'ın ve bazı fikir kulüplerinin çabaları önemlidir, ama kesinlikle yetersiz kalıyor. Sosyal demokratlar ise sosyal liberalizmi bile anlamış değiller. Köklerini Kemalizm'den alan Türk Sosyal Demokratları'nın daha çok fırın ekmek yemeleri gerekir..
Biz eğer uygun görülürse bu sistemi tartışabiliriz.

2004-11-20




Gorusunuz