Cevaplar (devam): Sn ÅžoreÅŸvan'a

İlk PKK'li marksistten sonra şimdi iki marksist forum iştirakçisinin daha sorularını cevaplamaya çalışacağım. Bunların ikisi de anlaşıldığı kadarı ile PKK'ye oldukça yakındır (Sn Pale aksini iddia etse de).. Şimdi önce Şoreşvan'dan başlıyorum:
Şoreşvan'ın sorusu şöyle: "türkiyede sol ideolojide ki partiler dışında hangi partiler kürtlere destek veriyor sn bilgin . sosyalizim dışında HALKLARIN KENDİ KADERİNİ TAYİN HAKKINI hangi ideoloji veriyor .. KEMAL PİR. HAKİ KARER vb gibi birçok kahraman sosyalizmin verdigi deger için savaşmadılarmı. biz solcu kürtüde sagcı kürtüde dışlamadan içimizde barındırmalıyız . eger solla ittifaka karşıysanız peki kiminle ittifak yapmalıyız?"
Sn Şoreşvan bir tek soruda bir kitabı kapsayan sorunu ortaya dökmüş bulunuyor. Yine de tümünü çok kısa bir şekilde cevaplayacağım. Önce biraz ortalardan başlayalım. "halkların" değil, "ulusların" kendi kaderlerini tayin hakkı ile ilgiliyiz. Çünkü "halkların" kaderini tayin hakkı söz konusu olduğunda karşımıza daha ziyade aynı devletin içinde bir rejim seçme hakkı söz konusudur. Bunun kökeni Faransız devrimine kadar dayanır (işte orada halkların kaderi olarak bir bölgenin ayruılma hakkı söz konusudur). Bu konuda yakın tarihte foruma karşılıklı eğitim amacıyla astığım "Temel kavramlar-I, 2004-10-31" adlı incelememi "www.kekuyon.com"da, "yazılarım" adlı bölüme girerek veya ana sayfada yazının başlığına basarak indirip okuyabilirsiniz. Sömürge veya ülkeleri ilhak edilerek yok sayılan Kürt Ulusu gibi ulusları yakından ilgilendiren KKTH sosyalizmin tek başına sahip çıktığı bir konsept değildir. Sovyetler Birliği'ni kuranlar bu konuyu teorik olarak çok iyi formüle ettikleri halde pratikte başarılı tek uygulama Finlandiya'nın ayrılma hakkınını tanımaları olmuştur. Transkafkasya'da, Ortaasya'da ve Baltık kıyılarında bu kader tayini ile ilgili pratiğe teşebbüs edenler geniş ölçüde ezilmiş, bunda israr eden ilgili ülkelerin vatandaşlarından milyonlarcası katledilerek ülkeleri Sovyetler Birliğine katılmıştır (bu katliamla ilgili gerçeği nakl eden kaynaklar elbette sosyalist kaynaklardır). Bu bağımlılık 1990'lı yıllara kadar sürmüş, Sovyetler Birliği'nin lağv edilmesi ile bu ülkeler tekrar bağımsızlıklarını elde etmişlerdir.. Bunlar herkesin gözleri önünde cereyan eden gerçeklerdir.
Kürtler'e destek vermek, insanım diyen herkesin görevidir. Ama iş organize bir hükmi şahsiyetin desteğine gelince herşeyin çıkara dayandığını görebiliyoruz. Türkiye 65 Milyon nüfuslu bir devlet. Bunun 25 milyonu Kürt. Şimdi bu manzaraya bakmak bile sorunun dev bir sorun olduğu kuşku götürmez. İyi düşünün, ama çok iyi; bu kadar devasa bir soruna MARJİNAL, OY TABANI VE BUNA BAĞLI OLARAK ETKİ ALANI 500 BİN'İ BULMAYAN BİR PARTİLER KOMPOZİSYONUNUN TEK BAŞINA NE KATKISI OLABİLİR? Tabii ki "tamam ama bunların da desteği neden kötü olsun" diye sorabilirsiniz. Evet, ilk bakışta bu tez doğru görününebilir. Fakat madalyonun bi de öteki yüzü vardır. PKK bu solu kazanmak için marksist olmayan Kürtler'le toptan ilişkiyi kesmek durumunda kalmıştı. Yani "Kürt Tarafı" daralarak Türk Solu'nu kazanıyorsa, bu iş tabansız bir şekilde nereye varır? Sn Şoreşvan, ille de ittifak yapılacak diye bir sorun karşısında değiliz. Önce taleplerde net olmak, "Türkiye Yurtseveri" olmaktan çıkıp "Kürdistan Yurtseveri" olmayı deneyin/denesinler. Sonra bunun gereği olan ulusal siyasi tercihler yelpazesine barış elini samimi bir şekilde uzatınız/uzatsınlar. Göreceksiniz ki dünya sizin sandığınız kadar dar değildir. Kemal Pir'e ve Haki Karer'e olan sevgi ve saygınızı elbette anlıyorum. Bu saygı duyulacak bir histir. Ama bu vardığımız sonucu değiştirmez. YANİ TÜRK SOLU İLE AYNI KULVARA GİRMEK İÇİN YAŞANAN KAN KAYBINI YOK FARZETMEYİ GEREKTİRMEZ. Ayrıca bu marksist sol ile bütünleşmenin yarattığı uluslararası tecrite yol açan fedakarlık değer mi, onu da düşünün. MESELE KÜRDİSTAN'IN ÖZGÜRLEŞMESİNE GİDEN YOLU AÇMAKSA O YOLU AÇMANIN MÜCADELESİ VERİLİR. Ama aksine mesele ille de marksist kulvarda ilerlemek ise o zaman yollar ayrılır.

2004-11-07




Gorusunuz