Cevaplar (devam): Sn Pale'ye
Pale'nin birinci sorusu: 1) PWD kendisini Liberal-Demokrat olarak tanımlıyor. Oysa biz biliyoruz ki ülkemizde Liberalizmin dayandığı sanayileşme yok ve serbest piyasa ekonomisini kullanabilecek ekonomik alt yapıya sahip değiliz bir de üretim araçlarına elimizde değilken bu nasıl olacak? Yine Liberalizmin temel ideolojisi olan kara dayalı ekonomi ülkemiz için ne kadar sağlıklı olur? ekonominin çokuluslu şirketlerin eline geçtiği ve 3. dünya ülkelerinin sadece ucuz iş gücü ve ucuz hammadde kaynağı olarak kullanıldığı bir ortamda Liberalizm nasıl ezilen bir halkın ulusal, kültürel değerlerine sahip çıkıp bunları geliştirir?
Sn Pale, Kürdistan'da hiç bir modern ekonomik sistem için gerekli seviye yakalanmış değildir. Türkiye'de geçerli olan ve sol kitapların baş savı olarak boy veren "sömürülmemek için çok uluslu şirketlerden uzak durma" tavsiyesi biliniyor. Evet, globalizme yanlış giriş yapan ülkelerin bazı noktalarda sergiledikleri durum itibariyle bu bir gerçektir. Ama ekonominin işleyiş kanunlarını çok iyi sindirenler bunun bir alternatifinin bulunmadığını da bilirler. Mesela yakınlık his ettiğiniz marksist deneylere şöyle yüzeyel bir şekilde bakalım. Marksitler, iktidarı ele geçirdikleri topraklarda bir çok kamu kontrolunda ekonomik kalkınma deneyi geliştirdiler. Bu deneyler, Sovyet deneyi, Arnavutluk deneyi, Kuzey Kore Deneyi, Viet Nam deneyi ve Çin deneyi olarak sıralanabilir. Tümü "kamu sektörü" nü oluşturma adı altında nihayetinde "bürokratik kapitalizm" denilen geri zeka bir sisteme vardılar. Bu sistemlerin bir kısmı çöktü ve altından zavallı bir yapı merheba dedi.. Halk hem sosyal hem de ekonomik açıdan perişan bir haldeydi. Çin bugün Komünist Partisi'nin iktidarında "piyasa ekonomisi"ni yaratmaya çalışıyor ve çok uluslu şirketlere olmadık olanaklar sağlayarak çekmeye çalışıyor. Sakın ola ki kimse "ama Çin Halkı'nı bunlara ezdirmiyor" demesin. Elimizdeki belgeler hiç de böyle konuşmuyor.
PWD daha ziyade siyasi liberalizm üzerinde duruyor olmasına rağmen, eğer istenilen barışçı çözüm gerçekleşirse ekonomik liberalizm bunun tabii sonucu olarak yerleşecektir. Evet liberalizm kâra dayanacaktır. Kâr ise yeni yatırımlara gidecek, yeni yatırımlar ise yeni işyerleri ve yeni iş olanakları yaratacaktır. Sistemde haksız sömürünün önünün kapatılmasının yolu ise sosyal tedbirlerin sağlam bir şekilde yerleştirilmesidir, ki bu da iç mücadele ile oluşur.
İkinci soru: "ülkenin kuzeyi için politik mücadeleyi esas alan PWD bu parçanın siyasal çözümünü 'demokratik,eşit ve özgür birlik' (tüzüğün c maddesi)olarak tanımlamıştır. Federasyon, sizin de belirttiğiniz gibi öncelikli hedef değildir. bu çözüm yolu uzun vadede demokratik birliğe evrilmez mi? o yöne kaymayacağının garantisi nedir?"
Sn Pale sizin bu "c maddesi" üzerindeki ısrarınıza verilen bazı yerinde cevapları forumda izledim. Ama anladığım kadarıyla program çıkıncaya kadar siz gidip gelip aynı şeyleri tekrarlayacaksınız. Tüzük, program değildir. Ama yine de "demokratik özgür birlik" ibaresi geniş yelpazeli bir anlam taşıyor ve GEÇİCİ PROGRAMDAKİ FEDERASYON HEDEFİ İLE KARŞILAŞTIRILDIĞINDA PWD'NİN NİHAİ TALEBİ ORTAYA ÇIKAR. Ben nerede federasyon öncelikli hedef değildir dediğimi hatırlamıyorum. Eğer yanlışlıkla böyle bir kaydım varsa geri alıyorum..
Sn Pale'nin üçüncü sorusunu bazı yönleri ile tahrik edici unsurlar taşımasına rağmen cevaplıyorum: "sizce halkın kurtuluşu için silah kuşananların ve bu uğurda mücadele ederek süreç içerisinde binlerce yoldaşını yitirenlerin, belli bir dönem sonra geçmiş mücadelelerini en acımasız şekilde saldırıya tabi tutmaları ne kadar doğrudur? ayrıldıktan sonra evlenmeleri daha doğru olmaz mıydı? henüz hiçbir şey hal olmamışken, geçmiş mücadele araçlarını ve yöntemini bütünen eleştirmek, geçmişten silkinmeye çalışmak ne kadar doğrudur? değişim adı altında öngürülen çözümler de bir nevi geçmişi reddetmek değil midir?"
Eğer hareket bunaltıcı bir diktatura altında cereyan etmiş ve militanlara nefes bile aldırmayacak kadar büyük baskılar altında cereyan etmişse, bu süreç boyunca "Kürt Yurtseverliği esas alımamış" ama bu yön kitlelerden dikkatle gizlenmişse, şu anda da Türkiye yurtseverliği adı verilen sapma tam gaz işliyorsa, bu olumsuzlukları kimden saklayacaksın? Sen de silah kullanmışsın, kalanlar da. Ama sen bir noktadan sonra gemi azıya alan sapmaya dur diyorsan bunu Kürt Ulusu ile paylaşman lazım.
Evlenme konusunda ise Sevgili Gordenî'ye verilen cevabı okuyunuz.
Sn Pale'nin son sorusu. "sizce sn nizamettin taş'ın kongra-gel'i kontra-gel olarak tanımlaması siyaset dili ve kürt halkının mücadelesi açısından bir gaf değil miydi? sayıları milyonlara varan kongra-gel taraftarlarını bütünen, sistemin kürt halkını yok etmek için örgütlediği kontralara benzetmesi ne kadar doğrudur? PWD de bu halk için mücadele etme iddiasıyla ortaya çıkmadı mı?
sipan örneğini vereceğinizi biliyorum. tasvip etmiyorum. sizin de iyi bildiği gibi PDK de zamanında Sait kızıltoprak ve arkadaşlarını kurşuna dizmişti. onlara da aynı suçlamayı yöneltebilir miyiz? bu tür saldırılar kürtler arasında olmaması gerekir ama bundan hareketle bir hareketin tümüne KONTRA yakıştırması yapılabilir mi?"
Sn Nizamettin Taş bilerek konuşuyor, ama eğer sarfettiği kelime tüm Kogra-Gel'i kapsıyorsa elbette yanlıştır, karşı çıkılması gerekir. Ben kişi olarak Kongra-Gel'i darbe ile ele geçiren ekibin Kürtler için çok tehlikeli bir politika yürüttüklerini, bu ekibin Kürt Ulusu'na hesap vermesi gerektiğine inanıyorum.
Sn Nizamettin Taş ve arkadaşları'nı öldürmek amacıyla gönderilmiş olan bazı timler veya bu timlerden bazı militanlar, düze indiklerinde pişman olmuş, gidip PWD yöneticilerine bir çok gizli hususu olduğu gibi anlatmışlardır. Bunlar, yeri geldiğinde kendileri durumu olduğu gibi açıklayacaklardır. Bu durumda ortaya çıktığı kadarıyla darbeci yönetimin İran ile ilişkileri oldu konusunda ciddi kuşkular vardır. Bu kadar ciddi bir durum sulandırılamaz. İnsanları öldürmek için tim gönderenler aklanamaz..
Sn Pale ben bilinen örnekleri, mesela Sipan örneğini verecek kadar zayıf donanımlı değilim. Ama siz "Kırmızıtoprak"ı "kızıltoprak"laştıracak kadar yabancısı olduğunuz bir konuya girerek kendinizi çıkmaza soktuğunuzun farkında bile değilsiniz.. Olayı, benim "Barzanî" adlı inceleme-araştırma .çalışmamda da daha geniş bir şekilde bu konuyu okuyabilirsiniz. Kongra-Gel'in yaptıklarının hiç bir örgütün davranışları ve yönelimleri ile kıyaslanamaz olduğunu görmezseniz ben ne yapayım..
2004-11-07
Gorusunuz