Cevaplar-II

Sn Aslan ile devam ediyoruz. Bir diğer soruda site yazarlarının ĞKK lideri için "genelkurmayın emrinde" dediklerini, bunu Sirac Bilgin'in de iddia ettiğini, oysa, Genelkurmay, Büyükanıt adlı generalinin sözleri ile Öcalan'ın sesinin kesilmesini talep ettiğini kaydediyor. Eğer işbirliği varsa neden sesini kesmeye çalışıyorlar diye soruyor.
Biz PKK Lideri ile Türk Askeri arasında bir antlaşma bulunup bulunmadığını bilemeyiz. Ama objektif olarak ve işin garibi tek taraflı bir "işbirliği"ni sezmeyen, hatta görmeyen hiç kimse kalmadı (PKK'liler hariç). Türk Askeri'ni iyi tanıyanlar, onların çok iyi birer soğuk savaş makinasına sahip olduklarını, bu makinanın belirlediği bir programı İmralı'yı merkez alarak uyguladıklarını bilirler. 1999'dan beri avukat görüşmalaeri sansürsüz dışarıya çıkarılıyorken bu programı uyguluyorlardı. Bu programın işleyişi sayesinde Ağustos-1999 gerillayı "sınırların dışına" çıkarma kararı alındı. Halkımız bu karar neticesi 500 evladını toprağa verdi. Ardından Kemalizm şırıngası başladı. Hala da Roj-TV kullanılarak bu propagandan yapılıyor.. Sonra Türk Solu ile iç içe geçiş tümüyle resmileşti. Güney'deki Federasyon oluşumuna şiddetle karşı duran PKK Lideri'nin kendisidir. Bu özgürlüğe doğru yürüyüşü; "1918'in Rumaları'nın rolunu şimdi Kürtler üstlenmiştir" diyen yine kendisidir. Kürdistan'ı kerhane olarak gösteren, Geçmişteki Kürt Direnişleri'ni ve liderlerini karalayan yine kendisidir... Kısacası, PKK VE PKK LİDERİ İLE KÜRT VE KÜRDİSTANLI İKİ ZIT KUTUP HALİNE GELMİŞTİR. KÜRDİSTAN YURTSEVERİYİM DİYEN BİRİ PKK LİDERİ İLE ARASINA KALIN ÇİZGİLER ÇEKMEK ZORUNDADIR. Büyükanıt denilen Zat'ın şimdi çıkıp PKK Lideri'nin sesinin kesilmesini talep etmesi, onun artık rolunu oynadığını ve bu rolu devam ettirmenin boşuna olduğunu ilan etmesidir..
Sn Aslan'ın diğer sorusu şöyle: "Kuzey Kürdistan'da devlet HPG gerillalarına karşı operasyon duzenlıyor? Çatışmalar yaşanıyor? Bugün de PKK'nin metropollerdeki askeri örgütü olan Kürdistan Sahinler Örgutu yapatıgı bır eylemi üstlendi. Ve bu eyleminin nedenini Kerkuk'e yönelik Türk devletinin acıklamalarına tepkı oldugu ve güneye kerkuke yonelik tehditlerin sürmesi halinde bu eylemlerini yapacaklarını söylediler. Sizler bu konuda ne düsünüyorsunuz? Neden bu haberleri, bu açıklamaları değerlendirmiyor da, tek taraflı bakıyorsunuz olaylara?"
Bu soru, elbette başlatılan bir savaşın tarafı olan bir kalem tarafından soruluyor. Suçlayıcı. Köşeye sıkıştırma amaçlı olduğu apaçık. Ben karşı bir kaç soruyu açarak cevap vereceğim: Haziran-2004'ten itibaren başlayan bu savaşın net bir hedefi var mı? Net bir programla mı ortaya çıkılmıştır? Kendileri dışında kim, hangi Kürt "çok iyi yaptınız, işte altı yıldır beklediğimiz bu idi" diye bir kaç satır döktürdü? Bu sorular arttırılabilir. Ben kişi olarak şehit düşen her gerilla ile birlikte bir parçamın da gittiğini hissediyorum ve düşmana olan kinimi daha da arttırıyorum. Ama programsız bir savaşı asla onaylayamayacağımı da bilmenizi isterim. Bu ne biçim savunma: "Türk Ordusu ateş etmezse biz de ateş etmeyeceğiz". Peki ama sormazlar mı, "Türk Ordusu altı yıldan beridir ateş ediyor, neden şimdi dikleniyorsunuz?" Bunun için pek çok sebep sayılabilir. Ama kısaca şununla yetinelim: Ben kendim silahlı mücadele devrinin kapandığına inanıyorum. Silahlı mücadele rolunu oynamış ve 1999'da kapanmıştır. Bugün aynı tertip ile 1990'lı yıllardaki şahlanmayı yakalayamazsınız. Siz asıl olarak siyasi mücadeleyi yürütecek olan tabanı da kaçırmış, Kürtler'i yukarıda sıraladığım noktalara kurban etmiş bulunuyorsunuz. Bundan dolayı yaptığınıza "çok iyi" diyecek kendinizden başkasını bulmanız artık imkansız gibi..Velev gençleri Kerkük için eyleme sürükleseniz bile.. ÖNCE KÜRT İLE BARIŞACAKSIN .
Sn Aslan'ın diğer bir sorusu şöyle: "Siz bir aydın olarak Kuzey Kürdistan'da nasıl bir örgütlenme, nasıl bir parti istiyorsunuz? Hedefiniz, Programınız ne? Ne yapmak istiyorsunuz bu halk için?"
Şunu yeniden ve açıklıkla kaydedeyim, ben burada "aydın" iddiası ile değil, siyasi gözlemci bir yazar olarak fikir beyan ediyorum. Ayrıca siyasi parti kurma veya siyasi bir partide çalışmak gibi bir düşüncem de yoktur. Ben sadece Kürdistan için en güzel olanı ararım. Bulduğumu gördüğüm anda da bütün gücümle desteklerim.Bu yürüyüşüm itibariyle elbette yanlış düğmeye bastığım da oldu. Ben bu ön belirlemelerden sonra; Kuzey için Komunist olmayan kitlesel bir partinin faydalı olduğuna inanıyorum. Bu parti elbette siyasi mücadeleyi esas almalıdır. Kendisinin dışındaki Kürdistani partiler ile kardeşçe ilişkiler geliştirmeli, birleştirilebilir bütün güçleri birleştirerek, siyasi mücadelenin her çeşidini yürüterek programını tavizsiz, zikzaksız dayatmalıdır. Öngördüğüm çözüm bir federal sistemdir. Bu sistem elbette bugünden yarına kurulamaz, ama Kürt Ulusu sabırlı ve kararlı bir mücadele yürütürse kazanması kaçınılmaz olur. Çünkü uzayan bir mücadele tarafların artık bir arada yaşayamayacağı gibi bir sonuç da doğurur. Türk Startejistleri bunu bilebilecek durumdadırlar. Kısaca bunları söyleyebilirim. Tartışma sürecinde, eğer olursa, daha da açabilirim.
Sn Aslan'ın birinci bölümde sorduğu son soru şöyle: "PKK ve Öcalana yönelik bu kadar elesştir yapıyorsunuz? Birçokları yapıyor? Neden halk size inanmıyor da Öcalan'ın ızınde gıdıyor?"
İşte en nihayet saf ve su katmamış bir PKK'li zihniyeti ile sorulan bir soru. PKK ve O'nun Lideri'ni eleştirmek, yukarıdaki sebeplerden dolayı olmazsa olmaz bir görevdir. Ben kendim taraftar kazanmak gibi bir endişe taşımıyorum. Ama sonuna kadar desteklediğim Kürt hareketleri gittikçe daha geçiş ölçüde taraftar toplamaya başladılar. Buna sunduğum katkı sorgulanamaz. Bilhassa PDW Hareketi ile çok sık ilşki içinde olduğumu elbette saklamıyorum. Avrupa'da eski kadroların toparlanması çok ileri bir noktaya varmıştır. Yakında büroların açılması söz konusu. Kitlenin toparlanması, kadroların toparlanmasından sonra gelecektir.
Böylece Sn Aslan'ın sorularının birinci bölümü cevaplandırılmış oldu.

2004-11-05




Gorusunuz