Zap ile ilgili sorular
Zap ile ilgili olarak iki grup mail aldım. Birinci grup nötr, ikinci grup saldırgan. Bu ikinci grubun tümü halen fiilen PKK yanlısıdır. Beni "ajanlık"la suçluyor, "Zap Çağırıyor" programının Türk Devleti'nin emri ile hazırlandığını, şimdi ise misyonumun bittiğini ve bundan dolayı ayrıldığımı iddia ediyorlar. Yazıların içeriğine baktığımda bazılarının bölge sorumluları tarafından kaleme alındığını, ama ekseriyetinin "halk toplantılarında" veya alttan alta halka ulaştırılan dedikodu niteliğinde mesajlar olduğu anlaşılır. Mail sahiplerinin tümü söylediklerine inanmaktadırlar. PKK'nin o meşhur "hain yaratma" programı bana karşı da yürürlüğe sokulmuş bulunuyor.. Şimdi hiç asabımızı bozmadan ve "ya asıl senin başkanın ajan değil mi" gibi kaçış taktiklerine başvurmadan konuyu açalım..
Önce ajanlık suçlamasına bakalım.. PKK'nin kendileri dışındaki hemen herkesi şunun veya bunun adamı olarak nitelediği malumunuzdur. Burada Sn HeK'in bir belirlemesi geliyor aklıma.. "Ajan olarak suçladığın kişinin kaydına mı rastladın" mealinde. Fakat bu kez şunu düşünebiliriz, "objektif ajan" olunamaz mı? Her ikisi de kötü ve zararlı. Tabii ki böylesi suçlamaları çürütmek için tek yol, suçlamaya sebep olan eylemli duruşu izah edebilmek lazımdır. Bu da Zap olayını tüm boyutları ile ortaya koymaktan geçer. Şimdi bunu açalım:
Ben Şam'da Sn Öcalan ile görüşürken, "gelecek sonbaharda Zap ve cıvarında 'Federe bir Kürt Devleti' ilan edeceğiz" demişti. Bu bir cumhuriyetti ve Zap merkezliydi (band kayıtları bende ve bir banka kasasında güvence altında, yani ulaşıp tahrip etmeleri olanaksız). Sn Öcalan ayrıca, "Bunun için öncelikle PKDW'yi ülkeye taşıyacağız" yolundaki düşüncesini de belirtmekte beis görmedi. Sn Öcalan eylemli olarak da harekete geçmiş PKDW'nin merkezi olarak güvenli bir yeraltı barınağının bulunması için Zübeyir Aydar'ı görevlendirmişti SN Aydar'ın merkez olarak bulduğu iki mıntıkanın fotografları bendedir ve güvence altındadır). İş oldukça ciddiydi. Göçebe de olsa bir Kürt Devleti kuruluyordu. İşte buna Zap Cumhuriyeti dedik.. Dünyaya muhatap olacak meşru bir oluşumdu söz konusu.
Sn Öcalan Zap ile gurur duyuyordu ve buraları Avrupalılar'a, Türkler'e, Farslar'a ve Araplar'a göstermek için hiç bir fırsatı kaçırmıyordu. Avrupalılar arasında, benim bölgede bulunduğum sırada oraya gelen ve Şemsa Kılıç'ın tercüman olarak yer aldığı üç kişilik Fransız Ajan Grubu en önemlisi idi. Bu insanlara, benim görmeyi red ettiğim ve yedi kat yerin dibine doğru giden ve hareketin en büyük silah deposu olarak kullandığı mağara da vardı. Fransızlar bütün kurumları hiç bir kayda mahal kalmadan dolaştılar ve şereflerine bir de tatbikat düzenlendi. Gerillanın zayıf taraflarını da böylece NATO üyesi olarak Türkiye ile sıkı irtibatları olan bir devletin istihbaratına vermiş oldular.
Öte yandan esirler olayı dolayısıyla defalarca bölgeyi ziyaret eden Türk Parlamentosu mensuplarına bir ordu gazetecinin refakat etmesine müsaade ettiler. Film çekimlerine hiçbir sınırlama getirmiyorlardı. Bu filmlerin Türk Makamları'na teslim edilmediğini hangi akılsız düşünecekse şaşarım.. Türk kafilelerinin üç önemli ziyareti boyunca, Zap'ın güney girişinden hastane bölgesine kadar tümü neredeyse karış karış filme çekilmişti.
Esir askerler arasında İbo adında biri vardı. Bu İbo yönetim tarafından çok seviliyor, adeta kendilerinden biri gibi kabul ediliyordu. İbo tüm bölgede serbestçe dolaşıyor, bütün gizli delikleri biliyordu. Bir PKK çalışanı kadar serbestti.. Bu şahıs geri döndüğünde sadece üstünkörü bir soruşturma yaşadı. Oysa normalde 15 yıl ceza alması gerekiyordu.. Neden? Çünkü elindeki bilgileri yurdunun savunma güçlerine vermişti..
Bir diğer açıkları günlük işlerinde çalıştırdıkları yerli halktı. Bu insanlar rast gele pazarlıkla seçiliyor, malzeme taşıma işlerinde kullanılıyorlardı. Halk açtı. Her işi yapmaya hazırdı. Hatta Türk tarafının sorunlarını da bazı menfaatler karşılığı cevaplamaları işten bile değildi. Yukarıdan beri anlattıklarımdan PKK'nin gizlilik diye bir mefhuma önemli ölçüde yabancı olduğu görülür.. Bu durumda özel olarak önemli bir ajanı tutup Zap'a göndermenin gereğini veya gereksizliğini artık sorgulamaya başlamış olmanız gerekir.
Gelelim Zap programının çekimine. Bu programnın yapılış amacı, gizli veya açık gösterim ile, programı seyredecek olan halkın moralini yükseltmek, yani psikolojik savaşın gereklerini yerine getirmekti. Gizli veya açık gösterime PKK yönetiminin kendisi karar verecekti. Çekimde yanıma Halil Dağlı adını verdiğimiz kameraman arkadaşı verdiler. Duran Kalkan çekim boyunca ARGK'nin bir numaralı sorumlusu olarak oradaydı. Rıza Altun Merkez komutanı olarak çekimde fiilen rol oynamış, uzun bir de konuşma yapmıştı. Acemi birliklerin merkez eğitmeni Harun da bu çekimde rol almış, uzun bir konuşma yapmıştı.. Ayrıca çekimin son günlerinde Cemil Bayık da bölgeye ulaşmıştı. Yani tümüyle kollektif bir programdı bu.
Ardından program Şam'da Sn Öcalan'a sunulmuş ve büyük bir zevkle onay almıştı.. Avrupa'ya dönüşte filmleri direkt olarak MED-TV'ye teslim ettim. Bir süre sonra TV sorumlusu bu programı açık gösterime sokma kararını yani TV'de gösterme kararını bildirdi, montaja yardımcı olmam için çağırdı. Böylece her detayının sorumluluğu PKK'ye ait olmak üzere dizi gösterime girdi.
Ben çekimlerde, Mustafa Barzani döneminde, peşmergenin faaliyet alanlarında film çekimi yapılırken veya fotograf çekilirken uygulanan temel kurala, yani ufku göstermeme kuralına itina gösterdim. Böylece bu filmi izleyenler mekanın yerini belli bazı tanıdık dağları kullanarak bulamayacaklardı. PKK buna dahi özen göstermiyordu, hala da göstermiyor.
Şimdi mail sahibi ve şef PKK'lilere soruyorum, kim Zap'ı deşifre etti? Sizin kişisel propaganda hastalığına tutulmanız mı, benim sizinle birlikle bir moral programı hazırlamam mı? Siz neden Farnsızlar'ı o kadar açık bir şekilde Zap'ta gezdirdiniz? İstihbarat konusunda MİT ile Fransız istihbaratının, MOSSAD'ın ve CİA'in bilgi alışverişi yaptığını bilmiyor musunuz? Kim objektif ajan? Siz neden Türk gazetecilerine bölgeyi serbestçe çekme olanağı tanıdınız? Siz neden İbo'yu bu kadar bilgi ile serbest bıraktınız? Siz neden katırcılara kayıt koymadınız? Hatta siz neden keklik avcılarının tuzak kurma amacıyla da olsa bölgeyi serbestçe dolaşmalarına izin verdiniz? vs.. Halkım elini vicdanına koysun da söylesin, kim, nedir?.
2004-05-09
Gorusunuz