YenilenmiÅŸ DEP Deneyi veya legal partileÅŸme
Türkiye'de gerçek siyasal odaklar ortaya çıkamadıklarından MGK güdümlü Devlet düdüğünü istediği gibi öttürüyor, parti kurmak veya çağdaş anlamda siyaset yapmak isteyenleri sindirebiliyor. Bu durumun kırılma noktası olması gereken Kürt Siyasetçiliği ise DEHAP, Seçim-02 deneyinden beri sessizleştirme operasyonuna açıkça çanak tutuyor. Bunu aşmak mümkündür. Yeterki siyasi şahsiyetlerimiz bu konuda gerçekten istekli olsunlar. Bir tartışma platformunda buluşulduğunda düşüncelerin hangi noktalarda kesiştiği, hangi noktalarda ayrı durulduğu görülecek, siyasetin bir uzlaşma bilimi olduğu bilinciyle bir konsensüs yaratılabilecektir. Unautmayalım ki esas kararı verecek olanlar, ana coğrafyada yaşayanlar olacaktır. Tartışacak olanlar da öncelikle onlar olacaktır. Bizim görevimiz hiç bir sansür uygulamadan görüşleri yanyana getirmek olacaktır. En nihayetinde partiyi hayata geçirecek olanlar onlar değil mi? O halde, daha önce benimle yazışanlar başta olmak üzere, tüm Kürt siyasetçilerini isterlerse takma adla isterlerse gerçek adları ile tartışmaya davet ediyorum. Belli bir konsensüs böyle ortaya çıkabilir.
Legal siyasetten kastım kanunlar çerçevesindeki siyasettir. Hukuki legalite elbette vicdanlarda teessüs eder ve tartışılmaz. Kurulmuş bir devlette, hukuka aykırı da olsa, anti-demokratik de olsa belli bir anayasal çerçeve vardır ve siyasi partiler buna göre kurulur. Güçlendiklerinde ise, eğer demokratikleşme gibi ciddi bir programları varsa, böylesi bir demokrasi ayıbından kurtulurlar. Türk Devleti böyle bir anayasal çerçeveye sahiptir. Kürt Siyasileri işte en başta bundan dolayı kendilerini demokratik çerçeveyi yerleştirmekle görevli addedeceklerdir. Yani sorun sağ veya solun iktidara gelip hükmünü icra etmesinin ötesinde, sağ ve sol cenahta yer alan demokrasi yanlısı odakların bir konsensüse vararak bu anti-demokratik bataktan kurtulmaya, yaşadıkları coğrafyadaki insanları özgür insan kılmaya çalışmaktır. Bunun için ise Kürt Siyasi şahsiyetlerinin partner olacak bir güce erişmeleri şarttır. Seçim-02 ile başlayan ve gemi azıya alarak Seçim-04 Türkleştirme sığlığına götüren süreç Türkiye'deki demokrasi yanlısı odaklara da darbe vurmuştur. Yani partnerliğe soyunması gereken Kürt siyaseti, Türk Solu'nun kırıntılarını esas alarak kendisi de ufalmış, partner olma şansını her deneyimden sonra biraz daha kaybetmiştir. Bu ise Kürt siyesetinin diriliğinden istifade ederek en aşağısından Kopenhag Kriterleri çerçevesinde bir çözüm isteyebilecek olan odakların geri çekilmelerine yol açmıştır. Öncelikle bu bilince çıkarılmalıdır. Kıbrıs'ta yapılan seçimler ve referandum sürecindeki bilinçli duruşu bile yakalayamayan bir siyaset, bunca emeklerle gelinen aşamayı berhava etme noktasına gelmiştir. Bu aşılmalıdır. Bunu aşacak azim, birikim ve atıl güç elbette vardır. Yeter ki bir araya gelinsin. "Müsademe-i efkardan hakikat"a ulaşılmaya çalışılsın.
Şu anda bir başka partinin oluşturulması çalışması da var. Sn Öcalan avukat görüşmelerinde açıkça bunun işaretlerini vermiştir. "Başkanını biz buradan belirleyeceğiz" dediği bir oluşum olacaktır bu. Yine bağımlılık dayatması, yine uzaktan kumanda. Eğer yeni partiyi kurmaya soyunacak olan zatlar bu yönlendirmeyi kabul ederlerse, "bu partinin nasıl şekilleneceğini ve kimin tarafından yönetileceğine ben karar veririm" şeklinde yorumlanması kaçınılmaz olan demeçleri ile ana rahmindeki bu partiyi de sabote ediyor.. Anlaşılan yine her yana savrulmaların devam edeceği "yeni" bir deneyim dayatılıyor. Öte yandan uzaktan kumandayı kabul etmek, kişilikten feragat etmekle eş hale gelmiş bulunuyor. Yani böylesi bir oluşumun uzaktan kumandayı kabul eden lideri halkın geniş kesimlerinin vicdanındaki legaliteyi de kaybeder. Yarın "kuyruğuna teneke bağlanacak" bir lider tipini tasavvur dahi etmek istemiyoruum. Kitlelerin gözünde yeteneksiz bir kukla durumuna düşmekle Kürt Sorunu gibi dev bir sorun omuzlanılamaz. İşte bu uzaktan kumanda hevesi aşılmadıkça Kürt siyaseti kişiliğini bulamayacak, kendi ayakları üzerinde duramayacaktır. Demek ki bu işe başlayanlar öncelikle kişilikli bir duruş sergileyip sergilememe sorununu düşüneceklerdir. Partilerin yönetime talip olduklarını düşündüğümüzde bunun ıspatlanması gereği var. Bu da dirayetli bir duruşla gösterilir.
Fakat yukarıda saydığım nitelikler biraraya gelip güçlü bir müdahaleye birlikte omuz verme pratiğine gidişi yadsımaz. Bilakis birliştirilebilir bütün güçler, ÇOK İYİ ÇİZİLMİŞ BİR PROGRAM ÇERÇEVESİNDE BİR ARAYA GELMELİDİR DİYORUM. Bunu da tartışmacılar şartlarını gözönünde tutarak saptarlar. Ama her işin başı şartlanmaların kırılmasıdır. Çeşitli sebeplerle biribirlerine ters düşmüş olan şahsiyetleri basit bir çağrıyla "haydi koklaşın, siz kardeşsiniz" gibi beylik pohpohlamalarla biraraya getirmenin zorluğu ortada. Fakat bu durumun aşılması elbette olanaksız değil. Prensipler çerçevesinde birlikte yürümek mümkündür. Pratik bize pek çok faktörün aleyhte işleyebileceğini gösteriyor. Psikolojik savaş uzmanları başta olmak üzere MGK'nin bütün saldırı mekanizmaları tek tek insanlar üzerindeki etkilerini kullanacaktır (korkutma, menfaat temini vs). İnsanlarımız buna, karşı ataklarla cevap vermek zorunda kalacaklardır. "Davalarının haklılığını", zaferin zorunluluğunu", "davalarının uğrunda mücadele etmeye değer olduğunu", "zafer için önyargısız birliğin şart olduğunu" gözönüne getirmeleri gerçekten yardımcı olur. Bunları kendim burada bir saat oturarak uydurmuyorum. Saptadığım bu ibareler, saymadığım diğer bazı şıklarla beraber, asırların psikolojik savaş tecrubelerinden elde edilmiştir. İnternet yazarlarından Sn Hasan el Kafi "sıfır kuşağı"ndan bahsediyor. İlk bakışta kulağa hoş gelen bu terim elbette geçmişin günahlarından azade kişilere çağrıdır. Böylece eğer bu çağrıya icabet ederlerse muhtemelen yeni günahlar işleyerek tecrube kazanacak olanlardan yeni bir parti oluşur.. Biz ise geçmişteki günahlarından ders almış, hizmete hazır tecrubeli siyasi insanlarımızı yepyeni kuşakların çoğunlukta olduğu bir oluşuma öncülük yapmak, yol göstermek için çağırıyoruz.. Onların çoğu büyük bedeller ödeyerek bugünlere gelmişlerdir. Bizim gibi sırat köprüsünde bulunan bir milletin bütün evlarlarına ihtiyacı olduğu kesindir.
Kürt siyasilerine tartışma açma çağrımı buradan yineleyeceğim. Hazır sırf sizin için açılmış size bir özel forum, welatparez.com var. Bu forum genel konularla ilgili bir forum değildir. Dolayısıyla Gelawej ve Rizgari gibi yurtsever Kürt forumlarına asla rakip olmamalı. Bu forumu yardımcı, tamamlayıcı bir ozel konu forumu olarak algılayınız. Okuyucular genel konulardaki goruslerini yine yazdıkları forumlara asabilirler. Welatparez forumuna orgutlenme ile ilgili goruslerinizi sansürsüz yazabilir tartışabilirsiniz. Ama hedefe varmak için tartışınız. DEP deneyi, yanlışlardan ders çıkararak, grup hegemonyası heveslerinden arınmış, hatta belli bir gruptan geldiğini unutmaya hazır siyasilerimizin elinde yenilenebilir. DEP Kürtler'in gerçekleştirdiği ilk kitle partisi deneyimidir. Bunun finansmanı dahil, her yönü ile yeniden masaya yatırılması zamanı gelmiştir. Düşünüp cevap olacağınız umuduyla..
2004-04-30
Gorusunuz