Bu kavga en sonuncu kavgamızdır bizim!
Enternasyonal marşının bu mısrası sanki bizim için yazılmış. Evet, tutuştuğumuz bu kavga, en sonuncu ve belkide en kanlı kavgamız olacaktır. Düşman vahşidir, kurnazdır, sayısal bakımdan, para kaynakları bakımından, bağlantıları açısından oldukça güçlüdür. Biz de artık güçlüyüz. Tam bir şekilde işlemese de bizim de artık güçlü ittifaklarımız var. Bundan dolayıdır, haklıdan yana bir elbise giydirmiş bir şekilde başımıza bela edilen beşinci kolları, solcuları, vasıtasıyla bizde tereddüt yaratmaya çalışmaları… Çünkü Ortadoğu gerici devletleri tarafından yaratılan büyük güçbirliği kuşkularını yok edememiş.. Sebep ne?
Açıktır, Kürt tarih sahnesine çıkıyor, hem de Ortadoğu'daki krallıkları, kökleri derindeki diktatörlükleri sarsa sarsa. Kurtuluş ve demokrasi savaşının göbeğindeyiz. Bunu artık yüksek sesle konuşalım. Korkuyorlar.. Korkacaklar! Emirler, krallar, Cumhuriyet dedilkeri ucubenin bekçileri, baasçı artıkları, dinci şii bozuntuları.. Korksunlar! Ortadoğu'nun ortak sömürgesi olan Kürdistan'da yaşayan Kürt Milleti, onu ezmek için olmadık planlar yapan Ortadoğu'lulara demokrasiyi hediye edecektir. İstikrarı getirecektir. Uygar dünya ile partner olmanın anahtarını, barışı ve yanyana yaşama kültürünü getirecektir, hem de o kardeşliği olmazsa olmaz sayılan ORTADOĞU HALKLARI'NA RAĞMEN!.
Kürdistan'ın her köşesinde iki yüz yıldır kan ve gözyaşı var. Güney Batılı insanımız 1940'lı yıllardan önce başlamak üzere hep özgürlük mücadelesi verdi. Qamışlo'da 1940'lı yıllarda yapılan gösterileri hala dün gibi hatırlarım. İşkenceleri, Amud sinemasının yakılması olayını, tutuklanmaları bu Kuzeyli partinin lideri daha doğmadan yaşayan bu insanlardı. Şamaranlar'la savaşta silah olarak sadece taş kullanıldığı günleri, Arap ordusunun gelip Xêymlerin iplerini koparıp bize süre vermelerinin dehşetini günümüzün saldırıları başladığında dehşetle yine yaşadım. Güney'de ise Osmanlı zamanındaki ortak kesiti bir tarafa bırakırsak, Şêx Mahmud, Barzani liderliğindeki 1932, 1945, 1961 başkaldırıları, 1976'da iki partinin ayrı ayrı başlattıkları direnişler, Halepçe, 1991 felaketi ve ardından gelen yarı devlet, 2004 direnişi ve Hewlêr katliamı.. Kuzey'de 1925-1938 programlı katliamlarına karşı direnişler, 1959 tutuklanmaları, 1960'lı yıllardaki sivil mücadeleler, 1971, 1980 tutukevi denilen işkencehaneler ve en nihayet 1984 gerilla mücadelesi, yakmalar, yoketmeler, göçettirmeler.. Doğulular boş mu durdu? İşte Simko 1922-32.. Ardından Mehabad ve daha sonra KDP ile Komela'nın direnişleri.. Güney'e verdikleri paha biçilmez destek de cabası.
Hülasa hep kan hep gözyaşı! Şimdi bir avuç özgürlüğü ve belki de daha fazlasını yakalama zamanı. Birlik zamanı. Bozgunculuğa prim vermeyelim, ben merkezciler bir daha düşünsün.
Ortadoğu'da geri dönüşsüz bir savaş başlamıştır. Bu savaş çağdaşlaşma yanlıları ile gerici statukocular arasındadır. Statukocular "bağımsızlık", "kaderini tayin hakkı" gibi kutsal sloganların arkasına sığınarak aslında ezme hakkını, gericiliği savunuyor, demokrasi ve değişimden ödleri patlıyor. Buna karşı duran demokrasi ve değişim yanlılarını ise teslimiyetçilikle, işbirlikçilikle suçluyorlar. Savaşın merkezinde bulunan Kürdistan ve onun halkı satrancın tam merkezinde yer alıyor. Herkes bizim yanlış taşı oynamamız için dua ediyor, şaklabanlıklar yapıyor. Biz Memo'nun Zîne'yi kaybettiği o satranç oyunundaki Beko'nun uğursuz rolüne soyunanları iyi tanıyoruz... Aynı dikkati düşmana da teksif etmişizdir. Yanılgı, onların iyi dediklerini yapmaktır..
Biz kurtuluş savaşını demokrasi ve değişim savaşını verdiğimiz bilinci ile hareket edeceksek ideolojimizi, siyasi tercihimizi dayatmayacağız. Bir millet gibi davranacak, bir millet gibi ortak düşman(lar)a karşı savaştığımızı her zaman bilince çıkaracağız. Bu düşmanlar demokrasi ve değişime direnen devletlerdir. Her yerde, her adımda kendilerini dayatanlar mücadelede engel rolü oynadıklarını şimdiden bilsinler. Çığ gibi büyümekte olan Kürt birliği kısa bir süre içerisinde bütün iç ve dış engelleri aşarak zafere ulaşacak moral donatıma sahiptir. Kimse Kürt'ün sabrını sınamasın.
Gorusunuz