Nereye ?

 
Bu yazı, yine Kuzey'e yönelik olacaktır. Son zamanlarda bazı kaynakların bana gönderdiği "görüşme notları", "tüm kadrolara ve çalışanlara" başlıklı "Yeni PKK" (artık kongra-gel'i yok sayıyoruz, çünkü notlar açıkça PKK'nin yeniden inşasını işaret ediyor) iç talimatı (2004-02-25 tarihli), önemli bazı telefon görüşmeleri ve e-mailler ışığında yazıldığı için çok daha sağlam verilere dayanmaktadır. Böylece kaygan zemin üzerinde yürütülen ve bazan da geniş ölçüde tahminlere dayanan tahlil süreci yerini daha gerçekçi bir bilgilendirme sürecine terk etmektedir. Ama genel gidişte daha önce yazdıklarıma fazlaca aykırı bir şey görülmüyor. Sadece reformist olarak takdim ettiğim ve bazı itirazlar aldığım ekibin durumunu zayıflatan bir propaganda süreci başlatılmış bulunuyor. Yeni PKK'ci olarak tanımlayabileceğim bu propagandayı yürütenler gerçekten tasfiyeden önce uzlaşmaya, ellerindeki mevcut tüzük ve programın emrettiği o zayıf değişim perspektifini uygulamaya çalışacaklarını umardım. Ama onlar, Avrupa'daki kurumlara ve bazı yerlere hakim oldukları bilinci ile hem kuvvetli olduklarının altını çiziyorlar, hem de "Biz Başkanlık olarak, Önderliğimizin 'Görevine sahip çıksın' talimatının gereğini yerine getirmek üzere bu yıkıcı ve bozguncu eğilimi bertaraf ederek hareketimizin birliğini sağlamak ve Kongra Gel çizgisinde pratik çalışmaları geliştirmek üzere mücadele etmeyi esas almış bulunuyoruz. Tüm arkadaşlarımızın, örgütümüzün ve halkımızın katılımıyla, birlik ve bütünlük içinde geliştirecekleri mücadeleyle kesin başarılı olacağımızı  da inanıyoruz" (Tüm Kadro ve Çalışanlara başlıklı talimat'tan alınmıştır) demek suretiyle hala alacakları uzun bir yol olduğunu beyan ediyorlar.   
Şimdi bu günkü yazımın ayrıntılarına geçebilirim.
İlk saptama; Gün gibi su yüzüne çıkan gerçek, PKK'nin artık, yeni PKK dediğim bir tarzda yeniden fiilen kurulmuştur. Marksizm-Leninizm yeniden ideolojik öncülük için seçim haline gelmiş bulunuyor. Eski yönetim ya bitmiştir, ya da derin bir bölünme yaşamaktadır (bakınız talimat). Kongra-gel'in Başkan yardımcılarından biri eski başkanlık konseyi üye çoğunluğu tarafından tasfiye edilmeye çalışılmakta, hatta çok kolay bir şekilde "ihanet"le suçlanmaktadır. 1999'dan beri tedrici olarak reformlar yaparak kitlelere daha fazla açılmayı hedeflediğini ilan eden Kuzey'in sokağa hakim, dağlarda güç bulunduran hareketinin eski başkanlık konseyi üyelerinin çoğunluğu, şimdi bir u-dönüşü yaparak yeniden ve eskisi ile ruhsal bağı kuşkulu yeni PKK'yi inşa etmiş bulunuyor. Anıştırdığım gibi, eski çizginin önemli maddesi olan "Bağımsız Kürdistan" için mücadele çizgisine dönüleceğine dair büyük kuşkular var. Bu kuşkular, hem yaşanan konjonktürde yeniden bir PKK inşasının sebebini derinlemesine düşündüğümüzde, hem de söylemlerin yarattığı gerilimi iyi analiz ettiğimizde daha da berraklaşıyor.  
İkinci saptama; Hem notlardan hem de Özgür Politika'nın bazı Türk yazarlarının kalemlerinden dökülenlere bakılırsa YENİ PKK'de "Beritan Çizgisi" ön plana çıkıyor. Beritan çizgisi, Güney-Kuzey Kürtleri arasındaki o anlamsız savaşları hatıra getirir. Türk yazarlarının hasretle beklediği bir momenttir bu. "Emperyalizm ve onun bölgesel müttefikleri olan Güneyli Kürtler'le savaş bu yazarların en büyük rüyasıdır. Oysa sormak lazım; Kürt kanının dökülmesi için hangi uğursuz sebep doğdu? Kim bunu istiyor? Yine mi?! Vee eğer öyle ise neden şimdi?! Bunu şimdilik bir not olarak düşüyorum ve eğer kısa bir süre içerisinde çok memnun olacağım bir yalanlama veya doğru bilgi almazsam konuyu bütün çıplaklığı ile açacağımı bildiriyorum. Şimdilik, bu kan kokan eğilimin korkunç olduğunu ve sadece Türk Derin Devleti'ne yarayacağını kaydetmeliyim. Ama eğer ille de sertlik yanlısı bir çizgide yürünecekse, Türk Ordusu'nun kalbine patlayan Zilan Çizgisi daha uygun olmaz mı (kendi payıma her türlü silahlı çözüm modeli yerine siyasi yolları tercih ettiğimin altını çizeyim).  
Üçüncü saptama; Kuzey Kürdistan'da bu kez bir başka terör eğilimi başgöstermeye başladı gibi görünüyor.. Siyasi iç terör! Bilindiği gibi SHP adaylarını belirledi ve özellikle hem Amed'in Bağlar Belediye başkan adaylığını yabancı bir Türk Kadın'a peşkeş çekti, hem de büyükşehir belediye başkanlığı için saptadığı adayla karışıklığa yol açtı. Kendi politikalarını ve adaylarını elbette ancak kendileri saptar. Ama tepki ve eleştiri de doğaldır. Çünkü işin ucu herkese dokunuyor. Bu arada başka ilçe veya beldelerle birlikte Amed'de de bu politikalara tepki olarak bağımsız bir başkan adayı çıktı. Bu bağımsız adayın özelliği eski belediye başkanı Feridun Çelik oluşu idi. Bu aday Murat Bozlak ve Ahmet Türk'ün desteğini aldı. Olay böylece bir hesaplaşmaya dönüştü. SHP bu gelişmeleri kuşkulu bir sokak gösterisi ile cevaplandırıldı. SHP şemsiyesi altındakilerin iddiasına göre halk çok kötü bir yönetim tarzı sergiliyen Sayın Çelik'e karşı ayaklanmış, oyları bölmemesi için sertçe uyarmıştır. Oysa oy hakkı olmayan yaştakilerin çoğunlukta olduğu protestocuların "bindirilmiş terör birlikleri" gibi hareket ettiklerini söyleyen bazı kaynaklarla telefon görüşmesi yaptım. Eğer birinci iddia doğru ise, protestocular beş yıl gecikmişler demektir. Bilindiği gibi icraat, icra gücü görevde iken protesto edilir, seçim sırasında değil. Seçim sırasında yapılacak tek protesto oy vermemektir.. Korkutarak amaca ulaşma teşebbüsünün adı her yerde aynıdır. Umarım yanılıyorum. Eğer ikinci iddia doğru ise, önümüzde çok sıkıntılı günler vardır demektir. Zora dayanan bir hakimiyet beraberinde direniş de getirir. Bu direniş günleri Kürtler'in iç hesaplaşma ile kaybettikleri günler olabilir. Bu da ancak ve ancak Türk Derin Devleti'ne yarar.. Hele AB'ye giriş için tarih verileceği bir yıl oluşunu da hesaplarsak.  
Şimdilik bir not düşelim: Bütün bunlar Irak anayasası tartışmaları ve Irak'ın yeniden yapılandırılması sürecinin en kritik günlerinde cereyan ediyor... Bu çok dikkat çekicidir. Kaydettiğim gibi, kısa bir süre içerisinde doyurucu açıklamalar alınmazsa, halkımızın çıkarına olan çok daha açık bir tavır almamız gerekecektir. Hepsi bu.




Gorusunuz