Eleştiri ahlakı ve eleştiyi hazmetme yeteneği
Bu yazıyı sonuna kadar okuyunuz.
Kürt Milleti yeniden formüle edilen fikri yapılar ve kişilik gelişmeleri açısından çeşitlenme yolundadır. Fikirler çeşit çeşit, tutulan yollar, siyasi eğilimler de buna bağlı olarak çeşitli. Kişilik gelişmesi ise fedakarlık ve bedavacılığın yan yana durduğu bir ortam neyi gerektiriyorsa öyle bir seyir izliyor. Ahlak, hele kendisini eleştiri adı altında küfüre varan hakarette ele veren bedavacı bazı insanlarda ahlak denilen haslet depresyon işaretleri verir derecede yoklara karışmak zere. Bu elbette ülkemizin geçirmiş ve geçirmekte olduğu alt üst oluş ile sıkıya sıkıya ilintili. Ama gördüğüm kadarıyla, bazı yerlere tesadüfen gelen örgütlü veya örgütsüz bazı kişilerde eleştiri ahlakı daha keskin bir şekilde yoklara karışıyor. Hele Kürt olup yabancı ülke sol ve sağının hizmetinden vazgeçip "Kürtleşen"lerde durum daha da vahim..
Bunlardan bazıları sürekli olarak Kürdistan-post çevrelerini karalama çabasında. Biz yok olursak ne kazanacaklarını bilmiyorum. Oysa Kürdistan-post'ta yazan görünürdeki bir avuç insan, aysberg'in suyun yüzeyinde görünen kesimi olarak, Kürdistan Ulusal Hareketi'nde derinlemesine bir reformun hayata geçmesi için, aysbergin suyun altında kalan asıl kesimi ile birlikte, çırpınıyor. Bunun için "bunlar PKK'den korktukları için yazılarında direkt olarak bu harekete ve Onun Lideri'ne yüklenmiyorlar" diyenlere beş para prim verme yanlısı değiliz. Ama bu tür yazıları yazmayı marifet bilen bazılarının bu "korku" suçlaması beni yine de düşündürdü. Evet insanoğlunun vücudu çok kötü dizayn edilmiştir. Küçücük bir kurşun bile bizi fiziki olarak yok etmeye yeterlidir. Ben 60 yaşın üstündeki bir insan olarak, ulusumun birliği ve Kuzey'de bir ulusal çizginin yeniden oluşması uğruna verdiğim mücadelede buna hazırım. Yeri geldiğinde, artları oluştuğunda beni, hiç bir tehdit Kürdistan için elzem olanı yazmaktan alakoyamayacaktır. Bu tehdit sahibi, ister PKK'li olsun, ister bir başkası. Benim ailem ulusal yolda yürüdüğü için eziyet çekmiş, şehitler vermiş ve dağılmışken, beni hangi rüşvet veya tehdit susturacak, şaşarım.
Son zamanlarda Necdet Buldan'ın Kürdistan-post'tan ayrılması etrafında koparılan bir fırtına var. Bu fırtınada sarf edilen kelimeleri anlamakta güçlük çekiyorum. Evet Sayın Buldan ayrıldı. Ben kişi olarak Sayın Buldan'ı, doğru bildiği şeyleri dosdoğru söyleme tarzı ile, Kürt Ulusu'na olan sonsuz sevgisi ile, fedakarlığı ile, şehitleri ile, ailesinin duruşu ile çok takdir ederim. Başkaları beğenir veya beğenmez bu beni hiç ilgilendirmez. Başkalarına bakıp hiza mesafe alacak değilim. Ama eğer demokratça düşünülecekse, Sayın Buldan'ın saptadığı doğruların görece olduğu, bir kişi veya odağın görüşü olduğu, bu görüşün dışında da doğruluğu sınanmaya değer görüşler bulunduğunun kabul edilmesi gibi bir zorunluluk doğar. "Şu görüş filankesin, o halde sevmediğim ve geçmişte takıntım bulunan bu zatın görüşlerini peşinen red etmeliyim" gibi bir eğilimin bilimsellikle bir ilişkisi olabilir mi? Bilimsellikte engin bir kuşkuculuk vardır. Hele sosyal bilimler gibi değişken ön tezlerle oluşturulan bilimlerde kuşkuculuğun yanında kayganlık da söz konusu iken.. Ne demiş bir eski Türk büyüğü; "müsademe-i efkardan hakikat doğar". Hakikate ermeyen doğruya yakın olan yolu da bulamaz. Evet, başkalarını dinlemeyen, hep suçlama eğilimi ile hareket eden insanlar eninde sonunda bir noktada saplanıp kalırlar. Bu tür diktatoral kafaların akibeti tarihi gerçeklik açısından da belli. Şu anda yaşanan ve açmaya çalıştığımız tıkanıklık böylesine bir inadın ürünü değil mi?
Evet, biz Kürdistan-post yazarları olarak, kimisi sosyalist, kimisi milliyetçi, kimisi liberal olmak üzere şu anda belli bir ulusal konsensüs çerçevesinde bir misyon yüklenmiş bulunuyoruz. Bu misyon iki yönlüdür. Burayı iyi anlamayan bizi asla anlayamaz, şöyle: Birincisi; Kürtler'in birliği. Bu birlik ancak özel gayretlerle sağlanabilir. Bizim yaptığımız sürekli uyarılar sonucu Kogra-gel tarafının önemli bir kesiminin bu konuyu ciddiye aldığını gördük. Bu, "Kongra-gel yöneticileri can derdine düştüler de onun için böyle davranıyorlar" gibi ucuz belirlemelerle es geçilecek bir eğilim değildir, ciddidir. Ama bu eğilimin içine girdiği yönelim, bilinen bazı önemli gerçeklerden dolayı kabul görmedi. Elbette durum bizi hayal kırıklığına uğrattı, ama yıldırmadı. İşte bu noktada misyonumuzun ikinci yönü devreye giriyor; Kürdistan Ulusal Hareketi içinde başlatılan ulusal çizgi oluşturma reformunun başarıya ulaşması için mücadele... Şu anda iki taraflı saldırılarla, yani Kogra-gel içinde bir kesim ile dıştan malum bazı odaklar tarafından, yaratılmaya çalışılan yıpratma atmosferine rağmen bunun sıkı mücadelesini veriyoruz. Evet, hem bu misyonumuzdan haberdar olmayan güç odakları hem de Kongra-gel içinde eskiye özlemle tutuşan kesim bize karşı sıkı bir markaj uyguluyor, başarısızlığa uğramamız için sanki "zıtların birliği"ni sağlamışcasına "ortakça" çalışıyorlar..
Bizim için nisan sonuna kadar geçecek olan süre çok önemlidir. Bu süre içerisinde reformculara elimizden geldiğince destek sunacak, eskiye dönüşün yolunu kapatmak isteyenlerin yanında olacağız. ESKİYE DÖNÜŞÜN YOLUNU KAPATMAK DEMEK, ULUSAL BİRLİĞE VE ULUSAL ÇİZGİYE OTURMAYA GİDEN YOLU SONUNA AÇMAK DEMEKTİR. Kapalı yazdım. Kamil olan anlar. Bu yolu alırken tüm iz'an sahibi insanlarımızın yardımına muhtacız. Bir kaç isim sayayım; Pervane... Rojperver... Qal Ferat.. Siz ve sizin gibi daha niceleri bu satırları çok iyi anlayacak durumdadırlar. Bize her zaman yazıp biraz daha detaylı bilgi alıp, daha derinlemesine anlamanız mümkün.
Peki reform nedir? Nasıl bir reform çizgisi izlenmesi gerekecek? Bu soruların cevabı çok önemlidir. Ben burada kısaca bazı ön saptamalarımı aktarayım. İçi sonraki günlerde doldurulacak olan bu saptamalar ana hatları ile ne yapmakta olduğumuzun da işaretlerini sunacaktır..
Daha sonra adını açıklayacağım bir dostun telefonda söylediği gibi, hiç bir gerçek reform, reel sosyalizm devri fikir artıklarının etkisizleştirilmediği bir ortamda rayına oturamaz (burada kast ettiğimiz çağdaş sosyalistler değil, kendilerini türlü şekillerde saklayan reel sosyalizm dönemi artıklarıdır). Bu zatlar elbette geçmişte büyük fedakarlıklar yapmışlardır. Bunlardan bazıları neredeyse yirmi yıldır yatak tanımaz. Bu yönü itibariyle onların ilerideki katkıları da yüksek değere sahiptir. Ama beri taraftan reformları gerçek rayına oturtmak isteyenler de aynı fedakarlık çizgisini takip etmiş, çağdaş bazı gerçekleri daha iyi kavrayıp ulusumuza sunma yolunu seçmişlerdir. Bu ince dengede reformları rayına oturtmaya çalışanların çok doğru ama kararlı hareket etmeleri, kitle içinde his istismarının çok işleneceği bir süreci göğüslemeleri gerekecektir. İşte bu noktada hareketin dışından da sağlanacak bir kitle desteği yüksek değere sahip olacaktır.
Reformları rayına oturtmak için öncelikle hareketin içinde bir ulusal çizginin doğru saptanması, hareketin içinde bu çizginin laf kalabalığına yer vermeden oturtulması, legal alanda bunun yankısı olabilecek bazı SİYASİ BOŞANMALARA GİDİLMESİ GEREKİR. İçte bu sağlandıktan sonra birlik konseptinin Kürdistan'ın diğer örgüt ve parçalarına taşırılması daha da kolaylaşacaktır.. Şimdilik bu kadar. Umarım stünde düşünülür.
Gorusunuz