Yerel Seçimler ya da Türkiyelileşme duvarını aşmak
Kürt Halkı'nın büyük bedeller ödeyerek katettiği bir yol vardır. Bir avuç özgürlüğü yakalama sevdası ile çıkılan bu yol son yıllarda "Türkiye genelinde siyaset yapmak zorundayız" diye ortaya çıkan ve yanlış yol arkadaşları ile siyaset yapmaya kalkan bir zihniyet tarafından geniş ölçüde saptırılmıştır. Bu bence bir seçimdir. Kürt Halkı ile yol ayırımına gelen Türk Solu ile DEHAP'taki yönetim çoğunluğunun koklaşmaya doymadığı bir kucaklaşma sonucu bu yeni yol tutturulmuştur. Buna "Türkiyelileşme" diyorlar..
Kürtler'in kaderinin yazıldığı Güney'de çok sıcak ve nefes kesici bir mücadele cereyan ederken, Kuzey buna bigane kalamaz. Halkın büyük kısmının kalbi bu kader mücadelecileri ile birlikte çarparken, DEHAP yönetim çoğunluğu daha fazla Türkiyelileşme sloganı eşliğinde Türk ırkçı solundan tutun ılımlı gibi görünen soluna kadar her kesimle hedefi bulanık bir yolculuğa hazırlanıyor. Kürt Halkı'nın oy verdiği en büyük parti bu duruma düşürülmemeliydi. Hele böylesi bir kader sürecinde. Evet, DEHAP meçhule doğru yürümekte.
DEHAP'ın son bir yıldır yaptığı eylemlere baktığımızda bu partiye egemen olan çizginin kitleyi nereye götürdüğü daha iyi anlaşılır. Genel başkanları daha seçildiği gün, sanki başka işi yokmuş gibi, sanki sömürgecilerin ortakları Kürtler'in bu geniş kesimi imiş gibi "ilkel milliyetçiler"i topa tuttu. DEHAP'in yeni literatüründe bu kategoriye tüm Kürt ulusalcıları girer. Daha sonra "Vehpi'nin kerrakesi" daha da anlaşılır hale geldi ve bu ekip tarafından tek kurtuluş umudu sayılan Türkiyelileşme duvarı daha da zorlanmaya başlandı. Oysa psikolojik savaşı çok iyi uygulayan Kemalistler hiçbir tavizi beğenmiyor, "daha daha" diyorlardı. Atatürk'ün kalpaklı resimleri DEHAP teşkilatlarının duvarlarında boy vermekte gecikmedi. Ardından, Mustafa Kemal'in, resmi ideoloji tarafından saptırılan, kurtuluş savaşını başlattığı varsayılan 1919 çıkışı kopye edilircesine, DEHAP'lı "gençler Samsun'a çıktı".. Bununla da yetinilmedi, Diyarbakır'da yapılan bir mitingde Atatürk'ün "yurtta sulh, cihanda sulh" deyimi büyük bir pankart haline getirildi. Bundan sonra asimilasyon ağırlıklı kültür şenlikleri başladı ve çözülme had safhaya vardırıldı. ABD'nin Irak müdahalesi sırasında Irak ve Filistin Halkı ile dayanışma mitinglerine katılındı. Böylece Kürtler'in yelkenlerini dolduran özgürlük rüzgarına daha sağlam bir duruşla katkı sağlanacağına Kemalistler'in bastırmacı duruşlarına dolaylı bir yardım sunuldu..
Böylece 2004 seçimleri gelip kapıya dayandı. Yönetim yine aynı türküyü tutturmuş, Perinçek ve Baykal dahil, kendisini sol olarak tarif eden bütün örgütlere gidilmiş, tek çatı altında seçime girilmesi önerisi götürülmüştür. Türk Derin Devleti'nin büyük bir zevkle izlediği bu sapma ve giderek yokolma süreci, en nihayet SHP çatısı altında ve Kürt düşmanı Soysal ile soykırımcı bir kafa yapısına sahip olan Özden ile kolkola seçime girme kararı alındı.. Çöplük tamamen bu ekibindi ve DEHAP tabanının sesinin duyulmayacağı bir eğilimle seçime giriliyordu. İşte tam da bu sırada yüksek seçim kurulunun bir kararı çıktı ve SHP'nin seçime giremeyeceğini bildirdi. Daha sonra daha da ilginç bir gelişme oldu ve karar jet hızı ile düzeltildi.. SHP, iyi halde olsunların müdahalesi ile seçimlere girme ve böylece Kürt oylarını emme hakkını almıştı.. Neden? Bir tek bu nokta bile üstünde derin derin düşünmeye değer. Yukarıdaki belirleme şüphe ile karşılansa da üstünde düşünülmeli.
Genel seçimler olsa, Kürtler'in meclise girmesini engellemek için sürdürülen o yüksek barajı aşma taktiğini anlamak mümkün. Hatta daha da ileri giderek, demokratikleşme konusunda güçbirliği de düşünülebilir. Ama şimdi böyle bir baraj zorunluluğu yok. Neden tek başına seçime girmek varken oylar SHP'ye tapulanıyor? İşte ben buna "Türkiyelileşme duvarını yıkarak aşmak" diyorum. Bu artık, bir yazarımızın da kaydettiği gibi, Türkleşmek değil midir?
Öyle görünüyor ki bu satırları okuduğunuz sıralarda söz konusu çatı örgütüne Kürt adayakını başlayacatır. Ahmet Türk ve arkadaşlarının başına gelenlerden yıllar sonra, Sayın Türk ve arkadaşlarını partiyi terke zorlayan zihniyetle kolkola ve Kürtler'e yabancı bir rozetle, o da lüzumsuz bir gerekçeyle seçime girilecektir. Kürdistan'da, özel bir yapısı olan Dersim hariç, bir tek oy arttırmayacak olan böylesi bir birlik bazı Türk entellektüellere şirin görünmek için yapılıyorsa, yazık. Çünkü görülecektir, onların da taviz istemlerinin bir sınırı yoktur..
Gönül bu seçimlere DEHAP ve HAK PAR'ın kolkola girdiğini, dosta düşmana birliğin ilk adımının bile nasıl verimli olduğunu görmek isterdi. Hala geç değil.. Bir "hayır" demeyi öğrenin bu lafazan sola!
Gorusunuz