Zerdüştilik veya sistemli hedefi belli din..

Zerdüştilik denilince Gathalar’da ÅŸekillenen sistem kastedilir.. Bunu öncelikle kaydedelim..

Ben Zerdüştilik ve giderek Kürdistan’daki mitolojik eÄŸilimleri 23 yıldan beridir araÅŸtırıyor ve neredeyse her adımda yeniden düşünüyorum. Daha önce öğrendiklerimi çoÄŸu kez takviye ediyor, ama yine de fazla seyrek olmamacasına, yepyeni ve daha önce öğrendiklerimi gözden geçirmemi emreden bulguları beynime nakÅŸ etmek durumunda kalıyorum.

ErdoÄŸan gibi ezbercilerin anlayamayacakları, pastoral ve yarı pastoral dönemden beri her döneme ışık tutan Zerdüşt öğretisi’nin, öğreti olarak hala diri olduÄŸudur. Söz konusu güçlü öğreti Kürdistani karekterinden dolayı AKP FaÅŸizmi’nin stratejistleri tarafından hedef alınıyor, küçümsenmeye çalışılıyor. Amaç Kürtler’i geçmiÅŸlerine düşman etmek, onları tarihlerinden, kültürlerinden kopararak, tabir caizse çırılçıplak orta yerde bırakmaktır. Bu gerici güruh,esmekte olan Ä°slamist rüzgarı da arkalarına almış bir vaziyette yürüyor, hırlayıp gürlemekte pek acleci davranıyorlar.

Peki, Zerdüştizm gerçekten vaktini, kültür düzeyinde de olsa doldurmuş mudur? Biraz buna bakalım..

Zerdüştizm hakkında bilinmeyen, yanlış ifade edilen çok şey var.. Bunların önemlilerini şöyle sıralayabiliriz:

-Zerdüştizm, OrtadoÄŸu’nun diÄŸer dinlerinin aksine, eklektik deÄŸil, kendi içinde bütünlüklü bir öğretidir. Mesela Yahudilik, Hristiyanlık ve Ä°slamiyet; üçü de bir Zagros uygarlığı olan Sumerler’in “Tufan”la ilgili yazılı metinlerindeki bazı “satırları” biraz deÄŸiÅŸtirerek Noaks ark, Nuh’un Gemisi gibi bir menkibeyi ayrı ayrı yaratmış, kendi metinlerine eklemiÅŸlerdir. Belki Sümer lerin “tufan metni” bir Sümerli peygambere inmiÅŸtirç Bilemeyiz. Fakat elimizdeki gerçeÄŸi de biz kulak ardı edemeyiz. (bu arada kaydedeyim; Sümer Dili’nde kullanılan 90 cıvarında kelime’nin bugünün Kürtçesinde neredeyse aynen kullanıldığını saptadım. Bana küfür eden dil bilimcilere ithaf olunur). Akl-ı evvel bazı “araÅŸtırmacı din adamları” bu menkibeye o kadar inanmışlardır ki, söz konusu gemiyi AÄŸrı’nın eteklerinde veya Cudi Dağı’nda arayıp durmaktadırlar. Bunun gibi pek alıntı da Grek Logos’undan veya Mısır Mitolojisi’nden de alınmıştır.

-Zerdüştizm’de Ä°nsanlar ve hayvanlar merkezi bir alırlar. Özellikle zeka sahibi insanlar iyilik ve kötülükleri ile bu din tarafından mercak altına alınmışlardır. Ä°nsan, Tanrıdan bağımsızdır. Yapacağı her ÅŸeye kendisi karar verir. Kötü güçle iÅŸbirliÄŸi yapmak ve iyinin takipçisi olmak onun takdirine kalmıştır. Zerdüştizm’de tanrıdan sadece arkadaşça istekte bulunulur. Her sıkıştıkça dualarla isteklerde bulunmak geçersizdir. Karşılaşılan güçlüklerden çıkış yolunu insanın kendisi bulmak zorundadır. Ä°nsan Kötü ile mücadelede ciddi bir öznedir.

-Zerdüşt Dini ASLA BARIŞÇI DEĞİLDÄ°R! Bu dinin ruhunda devrimci bir kavga hakimdir. “Kötü ile uzlaÅŸmayın!”, “Kötü ile savaşın” diyen bir dindir bu. Zerdüşt’e göre kavga heryede vardır ve zorunludur. Gökteki yıldızlar kendi düzenleri için sürekli bir savaÅŸ halindedirler (Büyük Kosmos). Gerçekte de yanlış olarak “yerçekimi” denilen büzüştürücü dış baskıya karşı iç direniÅŸ odakları yok olmayı engeller. Toplum içinde de hakim sınıflara karşı üreticilerin kifayetsiz direniÅŸi vardır. Ferdin kendisinde de içte bir mücadele vardır. KiÅŸinin kötü yanı ile iyi yanı sürekli bir mücadele halindedir (Küçük Kosmos). Bir bütün halinde ele alındığında canlılar yaÅŸamak için biribirleri öldürüp yerken, Av sahaları için kavgalar verilirken nasıl barışçılıktan bahsedilir.

DiÄŸer dinlerde de ÅŸiddet vardır. Fakat onlardaki ÅŸiddetin karekteri deÄŸiÅŸiktir. Tewrat’ta ÅŸiddet ırkçı bir ÅŸiddettir. Bu kitapta en bariz ÅŸiddet anlatımını ve sebebini Tesniye “sure”sinde buluruz. Şöyle der: “Rab bütün milletleri önünüzden kovacak ve sizden büyük ve kuvvetli milletlerin mülkünü alacaksınız. Ayak tabanınızın bastığı yer sizin olacak.” En tipik ırkçılık budur..

Ä°slam’da ÅŸiddet Allah’ı inkar edenlere karşı uygulanır. Onlar kılıçtan geçirilir Bakara’dan tutun tevbe suresine, oradan Nisa’ya, Maide’den Nur suresine kadar pek çok surede Müşriklere, “Ä°ffetsiz” farz edilen kadınlara ÅŸiddet uygulamak mecburidir.. Dolayısı ile Ä°slam’da da barışçılık lafta kalır.

Ä°ncil’in yazılı metninde fiili ÅŸiddet yoktur. Hatta “sana bir tokat atana öbür yanağını dön” ÅŸeklinde ifadeler de yer alır. Ama Hristiyanlığın fiilinde büyük bir kadın düşmanlığı, engizisyon mahkemelerinin tekelindeki iÅŸkence ve zorla hristiyanlaÅŸtırma vardır. Kadınlara karşı “cadı avı” bunun tipik misallerindendir. Hristiyanların iç mezheb çekiÅŸmelerinde bile milyonlarca insanın öldürüldüğü bilinir (Özellikle Katolik-Ortodoks SavaÅŸlarında). Oysa bu din zayıfların ve kölelerin dini olarak ortaya çıkmıştı.

-Zerdüşt Dini’nde diÅŸe diÅŸ bir sınıfsal mücadele söz konusudur. Bu, birey tarafından alınan tavır hem mücadelenin kazanılması konusunda, hem de bireyin ölümden sonraki geleceÄŸi açısından belirleyicidir. Böylesine adil bir görevlendirme hangi dinde var, merak ediyorum. Kısacası Zerdüştizm’de hedef somuttur, eÄŸer zafer kazanılacaksa somut bir savaÅŸla kazanılacaktır.

Zerdüştizmde iki güç çarpışır. Birinci güç üreticilerden oluşur. Bunların görevi emeklerinin ürünü olan tarımsal ve hayvancılık alanındaki kazançlarını savunmaktır. Üreticilerin karşısında devlet makinasını elinde tutan Kavalar ve Karapanlardır. Kavalar küçük prenslerdir (Feodal Bey). Karapanlar ise bu prenslerle her alanda işbirliği yapan rahiplerdir (zamanımızın şeyhleri). Bunlar zor kullanarak sığırlara, şaraba, tahıllara el koyarlar. Hayvanları üreticilerin bakışları arasında tanrılara kurban eder ve şarapla (Homa ile) birlikte yer içerlerdi.

Bu büyük adaletsizlik, ilk gençlik yıllarından ittibaren Zerdüşt’ün yok etmek istediÄŸi bir adaletsizliktir. Bu konu açıldığında daha çok ÅŸeyler yazılması gerekir ve Gathalar’dan alıntılar yapılarak daha somut bir anlatıma kavuÅŸturulabilir...

-Zerdüşt’ün kullandığı mantık diyalektik mantıktır. Bu mantık onun bütün çözümlemelerine hakimdir. Ufak bir misal vererek konuyu geçmek zorundayım (makalenin uzamaması için):

Åžunu iyi kavrayarak okuyunuz; Yasna 30...

3. Evet bunlar iki temel güçtürler (ruhturlar), ki bunlar kendilerini ikiz (zıt ikizler imişler gibi) açığa vururlar; düşüncede, sözde ve eylemde; İyi ve Kötü (zıtların birliği). Akıllı olan, bu iki güç arasında bir defada doğruyu seçer, ahmak (ise onu) değil.

4. Ne zaman ki bu iki güç ezelde (baÅŸlangıçta) bir araya geldi, hayat ve hayat olmayanı yarattılar (zıtların mücadelesi). En nihayetinde (ölümden sonra) Kötü Hayat Yalan’ın takipçileri için olacaktır, fakat En Ä°yi Düşünce (cennet) imanlılar içindir.

Bu kadar ışık saçan 3000 yıllık başka bir metin var mıdır şöyle bir düşünün..

2012-07-24

A Sirac Kekuyon

Not: AKP’nin seçeceÄŸi en seçkin bilim adamları ile isterlerse kitle önünde, isterlerse bu SÄ°TE’de tartışmaya hazırım.. Ama nedere onlarda bu cesaret.. Sıkar biraz..