Sayin Gordenî
İçten yazıların, devreye girişteki zamanlaman, ne istediğini her zaman dürüstçe ifade etmen, seni hiç görmemiş olsam da bir dost gibi severek okumama yol açıyor.. Seni anlıyorum.
Sevgili Gordenî
Beraber yaşamakta olduğum fiziki hastalığım, bazı leş kargalarının da his ettikleri gibi, geri dönüşsüzdür. Bu hiç umurumda değil. Yaşadığım her dakika Kürt ve Kürdistani kalacağımı bilirsin. Hastalıkla dalga geçiyor olmam, onu yavaşlatmaya yetiyor. Fakat fiziki aktivitem istediğim seviyede olamıyor. Bunun için sadece yazabiliyorum. En çok istediğim şey, elimde klaşinkofum, dünyadaki her türlü zulumle, her güçteki zalimlerle kavgada fizik varlığımın son bulmasıdır... Sessiz, şahitsiz... Kahraman olarak ilan edilmeden.. tabiri caizse buharlaşmaktır.. Doğduğunda siyasi mücadele eden emekçi bir ana ve savaşçı bir babaya sahiptim.. Neredeler? Kaç kişi tanır anamı? Çok az..
Ä°ÅŸte saÄŸlık durumu bu olan ben, Sana ve senin gibilere yardımcı olmak için her govende varım.. Ama govend’in de kuralları vardır. CoÅŸkulu bir isyan govendinin “sergovendi”si olma ÅŸansım yoktur. Bundan dolayı govendi yavaÅŸlatmamak için yazı alanının dışına çıkmamam gerekiyor. On yıl, yirmi yıl önce olsaydı, gerekirse, o kaprisli, aydın oluÅŸu kendinden menkul kiÅŸilikleri dahi tek tek dolaÅŸabilirdim. Ama bugün, söz konusu kiÅŸiliklerle konuÅŸmak dahi tahammül sınırlarımı aÅŸar. Ä°kinci cümlede fiili kavga çıkarırım..
Ama yurtsever insanlarımızın Mahmur ve diğer sekiz kamp ile dayanışma ifade eden her yazılarını şerefle siteye asarım. Yaşadığımız süreçteki fedakarlık mecburiyeti konusunda, istenirse, konferanslar, seminerler verebilirim.. Tabii ki günü birlik..
Bu duygularla Seni ve Senin gibileri selamlıyor, gçzlerinizden, gözlerinizden öpüyorum.
2009-12-23
A Sirac Kekuyon