Savaş artık saklanamayacak kadar derinleşmiştir..

ErdoÄŸan’ın “Kürt Meselesi yoktur, tek tek Kürd’ü(m)ün sorunları vardır” demesi, sağır sultanın da duyabileceÄŸi kadar açık bir aÅŸağılama ve savaÅŸ ilanıdır. Çok açıktır ki hiç bir ÅŸey artık eskisi gibi olmayacaktır. Oldukça karmaşık bir süreçten geçerek bu noktaya varan rejim, tüm OrtadoÄŸu CoÄŸrafyası’nı kana bulayacak adımların da vidası haline gelen bir devlet makinasının başındadır. Duçe bu kapsamlı savaşı ilan etmeden önce de baÅŸlattığı rehin veya esir alma fiililerini daha da açık hale getirmesini iki ana antlaÅŸmaya baÄŸlıyorum:

Birincisi; Türk Ordusu’nun başındaki heyet ile AKP’nin artık açık bir antlaÅŸmaya varmaları..

Ä°kincisi; Türk Devleti ile ABD arasında yeni ve daha da stratejik bir bölgesel iÅŸbirliÄŸine (siz bunu Türk Devleti’nin bölgede maÅŸa rolune soyunması olarak okuyunuz) giden antlaÅŸmanın geri dönülmez bir ÅŸekilde hayata geçirilmesi..

Bu iki antlaÅŸmanın Kürdistan’daki ve giderek bölgedeki etkileri çok açık bir ÅŸekilde görülmeye baÅŸlamıştır. Duruma şöyle bir bakalım:

Åžu satırların yazıldığı anda kaç Kürt iÅŸkencehanelerdeydi? Kaç Kürd’ün evi baskına uÄŸramıştı? Kaç Kürt öldürülmüştü? Kaç Kürd’e namlu doÄŸrultulmuÅŸtu? Kaç Kürt ÇocuÄŸu’na sokakta dayak atılıyordu? Kaç Kürt ana aÄŸlıyordu? Kaç Kürd’ün evi başıma yıkılıyordu? Belli deÄŸil.. Ama cunta dönemlerinde bile görülmeyen bir karanlığın Kürdistan’a ve giderek Türk Kesimi’nin üstüne çökmekte olduÄŸunu bakar körler bile görebilirler.. SavaÅŸ karanlık ile aydınlığın, Ehriman ile iyiliÄŸin savaşıdır.

Ne olduÄŸu ayan beyan belli olan, gizleme lüzumu bile hissetmedikleri kadar açık bir jenosid dünyanın gözleri önünde tezgahlanmakta veya yürütülmektedir (beyaz veya kanlı). Kürdistan’da, Libya’nın nüfusunun iki misli Kürt ÅŸu anda iÅŸkence ve baskı altındadır. Bengazi’de CIA’nin eÄŸitip silahlandırdığı kiÅŸilerin elindeki üç-beÅŸ silah patladı diye jet hızı ile toplanan vicdansızlar örgütü BM “Güvenlik” Konseyi, Kürt bahis konusu olunca kayıplara karışıyor.

Önceki paragrafta kaydettiÄŸimiz gibi, ÅŸu anda OrtadoÄŸu’da, dünyanın atom silahına sahip güçlerinin desteÄŸi ile bir ulus jenosid tehdidi altındadır. Dünya, Kürd’e karşı iÅŸlenen ciddi bir suça SUSARAK, görmezlikten gelerek, terörizm gibi icad edilmiÅŸ emperyalist ve ilhakçı bir tezin ardına saklanarak ortak olmaktadır. Biz bunu biliyoruz, BM bunu biliyor ve vicdansızlar örgütünün bu konuda deÄŸiÅŸeceÄŸini sanmıyoruz.

Türk Devleti, Kürt kellesi istiyor. Ama 1963’te Arena tiyatrosu’nda sahneye konan “baÅŸkalarının kellesi” oyununda olduÄŸu gibi, kelle almak o kadar kolay olmayacaktır.

Almanya’dan bir arakadaÅŸ CIA BaÅŸkanı Leon Panetta’nın, bu sıralarda Ankara’ya gerçekleÅŸtirdiÄŸi ziyarete dikkatimi çekti. ABD’nin yeni savunma bakanı olarak adı geçen Panetta, Ankara ziyaretinde Türk Devleti’ni yöneten sivil cunta ile tam bir antlaÅŸmaya varmış gibi görünüyor. Bu ziyarette Kürtler, Türk Devleti ile Ä°srail’in iliÅŸkileri, Suriye, Mısır ve Libya baÅŸta olmak üzere pek çok konu masaya yatırılmış gibi görünüyor.

Ziyaretin bitiminden hemen sonra Duçe ErdoÄŸan’ın “Kaddafi derhal çekilmeli” yolundaki demeci bu unsurun ne kadar dönek, alçak ve iç politikadaki rakiplerinin de zayıflığından istifade ederek dediÄŸim dedikleÅŸtiÄŸini gösterir (nihayet Türk Profesör Emre Kongar’da bu unsurun dolaylı bir anlatımla Duçe’nin Nazi olduÄŸunu teslim etti). Åžu anda Türk Devleti’nin sınırları içinde tek ciddi muhalefet olarak Kürt Direnişçileri’nin, emek, barış ve demokrasi blokunun kalması hayret edilecek bir gerçek deÄŸildir.. ErdoÄŸan ve anlaÅŸtığı Türk Ordusu; BDP, sosyalistler ve liberal Kürtler’den oluÅŸan bloku, her türlü hileye baÅŸvurarak Türk Meclis dışı bırakma kararlılığı içindedirler. Bu hedefe varmak için seçim çalışmaları yapan Kürt insanlarını enterne etmekte oldukça pervasızdır. Görsel basına Kürt Politikacıları’nı boykot etme çaÄŸrısı yapması iÄŸrenç emellerinin en bariz kanıtıdır. ABD’den tam destek alan ErdoÄŸan münafığı, dini duyguları çok iÄŸrenç bir ÅŸekiÅŸlde kullanmakta, çifte dönek KılıçdaroÄŸlu’nun “Alevi”liÄŸini vurgulayarak kitleye “siz bir Alevi’ye mi oy vereceksiniz” sorusunu dolaylı da olsa yöneltmektedir. Uyduruk veya gerçek, seks kasetlerini bütün gücü ile kullanmanın yanında, Kürd’ün temsilcilerini de dine karşı olmakla “suçlamakta”dır.

Türk psikolojik savaÅŸ makinasının propaganda alanında en son nomarası TuÄŸluk’un verdiÄŸi demeci istismar ediyor, içeriÄŸinden boÅŸaltarak neredeyse ÅŸarlatanca bir demeç olarak takdim ediyor. Oysa TuÄŸluk haklı olarak ÅŸunları söylemiÅŸti: "Ama bu makul, meÅŸru, evrensel hak ve talepler için bir açılım ve irade göremiyoruz. Bir de üstüne operasyonlar yapılınca, halka yönelik saldırılar ve tutuklamalar geliÅŸince, tepkiyi, öfkeyi görmek gerekiyor. Gelecek açısından çok umutlu bakamıyorum. ÇaÄŸrıda bulunmak istiyorum; AKP ve BaÅŸbakan duruma el koymalı. Bu mesele çerçevesinde acilen kararlar almalılar. Yeniden müzakere için pratik adımlar ve jestler geliÅŸirse süreç normalleÅŸmeye gidebilir. Aksi halde geliÅŸmeleri hiç de olumlu görmediÄŸimi söylemek istiyorum." (Kaynak; ANF).

Bu sözlerin neresine itiraz ediyorlar, hayret etmemek elde deÄŸil.. Åžu Türk Siyasiler, siyasi yorumcular ve yazarlar Kürd’ü ne sanıyorlar? Kayıtsız ÅŸartsız itaat bekliyorlarsa bunun artık mümkün olmadığı görülecektir. Ä°lerde dökülecek olan kanın sorumlusu Duçe ErdoÄŸan ve onu yedeÄŸine alan NATO’dur. Tıpkı Vietnam’da olduÄŸu gibi, zalimler er-geç Kürt Kanı’nın da hesabını vereceklerdir. Kürt Halkı elbette öfke içindedir. Elbette ÅŸehitlerin cenazelerine saygı bekleyeceklerdir. Evrensel hakların gaspedilmesine seyirci mi kalınmalı? Türk aynı duruma düşseydi ne yapardı sorunun cevabı “öfke ve isyan” deÄŸil mi?

Hayır, hayır! Bazılarına hak-hukuk gibi ÅŸeylerden bahsetmek “abes ile iÅŸtigal”dir.. Onlar kararlarını vermiÅŸlerdir. El alemin aÅŸağılık uÅŸakları rahat durmayacaklardır.

Anlaşılsın artık! Kürt de direniÅŸ sürecini derinleÅŸtirmiÅŸtir. Geri dönüşü olmayan bir noktadayız. Ä°ngiliz deyimi ile “enough is enough” this is “point of no return!”..

2011-05-06

A Sirac Kekuyon