Obama-Ehmedê Qesrê buluşması
Obama-Ehmedê Qesrê buluşması
Obama daha henüz Türk Devleti’ne varmadan önce muhalefet liderleri ile de görüşmek istediğini bildirmişti. Bazı hafif pürüzler aşıldıktan sonra Obama, her üç muhalefet lideri ile 15’er dakikalık birer görüşme yaptı. Şimdi Kürt Lider Ehmed ile görüşmesine biraz yakından bakalım..
Muhalefet liderleri diye adı geçen Baykal ve Bahçeli ile görüşmesi tamamen Kürd Ehmed ile görüşmesi için bir basamak oldular. Yani adı geçen kişiler Obama tarafından birer koltuk değneği olarak kullanıldılar. Çünkü onlara söyleyecek bir sözü yoktu. Söyleyecekleri zaten Türk Devleti’ni yönetenlere söylemişti. Ama Baykal yine de işi ciddiye alıp Obama’ya iki kitap hediye ederek onun “aydınlanmasına” katkıda bulunmak istedi ve tabii ki komik duruma düştü.
Obama, tıpkı Kürd’e karşı şartlanmış bir Türk gibi “Kürt Sorunu’nun çözümünde şiddete yer yok” diye söze başladı. Bu tabii ki kınanacak bir tavırdı. Halkın oyu ile seçilmiş, son seçimde 2.5 Milyon yurttaşımızın oyunu alarak gücünü ıspatlamış bir partinin liderine söylenecek söz değildi bu. Obama’nın meseleye bakış tarzı tarafımdan Kürt iradesine saygısızlık olarak algılanmıştır. Şunu herkes gibi Obama da anlamalıdır; Kürd’e karşı kararlı bir tavır almış olmak veya öyle görünmek meseleyi çözmez, daha da karmaşıklaştırır. Obama’nın ulusal kurtuluş mücadeleleri konusunda öğrenecek çok şeyi vardır. Ama kan dökerek, kan döktürerek öğreneceği şeyleri, zahmetsiz bir şekilde yardımcısından öğrenebilir.
Bir an için PKK’nin tamamen etkisizleştirildiğini düşünelim. Böylesine bir “katliam” Kürt meselesini çözmek için yeterli mi? Elbette asla! O zaman herkes PKK’nin yerine çok daha radikal, varlığını tüm Ortadoğu’da hisettiren bir örgütün ortaya çıktığını görecektir. Çünkü Kürt Milleti yüzyıllardır kendi kaderini kendisi çizmek istiyor. Tabii ki bu DTP’nin resmi görüşü değildir. Benim görüşüm ile onların çizgileri arasında derin farklar vardır. Hem DTP’nin, isteyerek olmazsa da zorunlu olarak, Türk askeri anayasasına uygun olarak kurulmuş bir partidir. Bunu dikkate almayanların afaki tahlillerini dikkate alamayız. Evinde oturarak, bir karakolun camını dahi kırmadan radikallik taslayan ve çok yüksekten atan “parti” liderlerine itibar etmemiz mümkün değildir.
Bu bağlamda şunu çok iyi kesirebiliyorum. Kürd’ün bir tarafını felç edebilirsiniz. Fakat ardından öyle bir örgüt çıkar ki, “aklınız durur”. Kendilerine ölüm layık görülen bu insanlar HİÇ BİR MORAL DEĞER TANIMADAN intikam için vuracaklardır. Benim bu satırların ne bir temenni, ne de yol göstermedir. Bir saptamadır. Böylesine bir örgüt en radikal İslami’sinden tutun, düpedüz terörist olan her kişi, grup ve parti ile işbirliğine hayırdemeyecektir. Kendilerini dünyanın tanrıları olarak görenler, işte o zaman akan suyu mecrasından saptıramayacaktır.
Bu satırlar ABD’yi, Obama’yı veya AB’yi hedef almamaktadır. Kürd’ün boynunu uçurmayı çıkar yol bilenlere bir uyarıdır sadece. Kürt diyor ki; “Benim cesedim üstünden mutluluk arama! Ben ölürken kimseyi yaşatmam..”
Yine de Ehmedê Qesro çok olgun, demokrası tanımına uygun bir cevap verdi, şöyle; “Biz de şiddete karşıyız. Ama bölgede 17 bin faili meçhul cinayet var. Ve bu öldürülen kişiler sivil. Sorun tek taraflı değil”
Buyurun, gerçek olmayan tek kelime var mı burada. Peki neden herkes ”Vurun abalıya!” diyor da, abalıya bir şey sormuyor. Haklı olmak için ille de atom bombasına mı sahip olunmalı? Adanalılar böylesi bir durum için şu tabiri kullanırlar; ”dinine yandığımın dünyası!” Türk Devleti 17 bin sivil öldürüyor da suçlu yine Kürt oluyor! Ali Cengizliğin daniskası..
Ama yine de DTP’nin ” demokratik siyaset içindeki rolünü de önemsediğini” söylemesini önemsiyorum. Bu görüşmede Kürt Halkı’na sempati duyduğunu söyleyen Obama’nın ağzımıza sürdüğü bu bir parmak balını pek acı, bozulmuş bulduğumu söylemeliyim. Ehmed, Obama’ya Kürt Sorunu konusunda bir dosya sundu. Ona Süryani usulu bir çift kol düğmesi, eşine de bir kolye hediye etti..
Obama şu anda Bağdat’ta.. Takibe devam edeceğiz.
2009-04-07
A Sirac Kekuyon