Obama-Barzani görüşmesi..
Obama-Barzani görüşmesi..
Ankara-Ä°stanbul gösterilerinde, öğrenen ve öğreten bir kiÅŸi olarak Obama Bu kez günü birlik bir ziyaret için BaÄŸdad’a indi. Türk tarafı elbette bu ziyareti biliyordu. Rüşvet gibi abartılı bir ağırlama ile “istedikleri” her yere götürdükleri Obama’yı daha önce hazırlanmış sorular soran seçilmiÅŸ bir “öğrenci” gurubu ile de karşılaÅŸtırdılar. Burada gurubun sorularından birini cevaplarken, Kürdistan’ın bağımsızlığına kesinlikle karşı olduklarını, söz konusu bağımsızlığın NATO üyesi Türkiye’nin güvenliÄŸini tehlikeye düşüreceÄŸini üstüne basa basa söyledi. Bu sözler elbete Obama’nın ziyaretinin bir özetiydi.
Bu ve bunun gibi kopyalar veren, Ehmedê Qesre’ya “diplomatik” saygısızca çıkışı ile Kürtler’i kızma noktasına getiren Obama kafasında oluÅŸan bir Kürdistan fotografı ile BaÄŸdad’a indi. Burada önce BaÅŸkan Talabani ve Iraklı Maliki ile görüşen Beyaz Saray’ın yeni patronu, bazı konularda özellikle Maliki’nin dikkatini çekmeye çalıştı..Bu not edilmeli.
Barzani ile Obama arasındaki görüşme, Kürt Tarafı’nın çok geniÅŸ bir katılımı ile gerçekleÅŸti. Obama Kürt-Amerikan dostluÄŸunun derinliÄŸinden bahsetti. Tabii ki bu, eylemde gösterilmediÄŸi sürece bir nezaket cümlesi olmanın ötesine geçmeyecektir.
Benim için asıl önemli olan Mesut Barzani’nin seçtiÄŸi konular idi. Barzani;
-geçmiÅŸte Irak Rejimleri tarafından gerçekleÅŸtirilen Kürt Katliamlarından bahsetti ve bunun tekrarlanmaması için Amerika’nın yardımına ÅŸiddetle ihtiyaç duyulduÄŸunu,
-Irak anayasasının eksiksiz uygulanmasının demokrasinin daha da gelişmesini sağlayacağını,
-Petrolu bahane ederek Kürdistan’nın toprak bütünlüğünün önünün tıkanamayacağını, Irak Anayasa’nda “Irak’ın yeraltı zenginliklerinin tüm Irak Halkları’nın malı olduÄŸunu bildirdi.
-Ayrıca; BAZI GÜÇ ODAKLARI’NIN IRAK’TA KÃœRTLER’Ä°N ROLUNU ASGARÄ°YE Ä°NDÄ°RMEK İÇİN HAREKETE GEÇTİĞİNÄ°, bunun Kürtler tarafından kabul edilemez bulunduÄŸunu da altını çizerek bildirdi.
Peki kim, kimler veya hangi güçler Irak’ta Kürtler’i devre dışı bırakmak ister? Buna kısaca bir bakalım.
Åžimdiye kadar takip ettiÄŸimiz kadarı ile Türkler ve Türk Rejimi’nin desteklediÄŸi Maliki Kürtler’e karşı temel “xêrnexwazlar”ın başında gelirler. Türkler, NATO’ya sığınarak bu “tehlike”yi durdurmaya çalışırlarken öte yandan da Irak ve Arap dünyası nezdinde pervasız bir yoketme diplomasisi sürdürmektedirler. Türk Hükümeti’nin başı “Arjantin’de de Kürt Sorunu olursa bu bizi ilgilendirir” derken aslında tüm Türk kurumlarının ortak düşüncesini dile getiriyordu. BaÅŸkan Barzani bu güruhu kast etmemiÅŸ olabilir. Ama çıplak gerçek budur. Kısaca Zalim Selim’den beri Türkler Kürtler’e hep düşmanca yaklaÅŸmışlardır...
Bu noktada Obama’nın “Türkler ile iliÅŸkileriniz iyiye gidiyor. Bundan memnuniyet duyuyoruz” demesi, Kürt Heyeti tarafından sessizce geçiÅŸtirildi.
Asıl konu ise, Türk Devleti ile Kürtler’i “PKK ile mücadele” noktasında birleÅŸtirmek idi. Açık görüşmede bu konu konuÅŸulmadı. Kapalı kapılar ardında ise, Kürt Tarafı’nın deneyimlerini Obama’ya iletmiÅŸ olabilirler. Zaten Güneyli liderlerimiz, Kürtler arası en ufak bir çatışmanın tüm halkı zayıflatacağını, kendilerine karşı düşmanca his besleyenleri sevindireceÄŸini çok iyi bilirler. Bundan dolayı Türk Devleti’nin elini güçlendirici bir adımın atılmayacağını kestirebiliyoruz.
Sonuç olarak Güneyli liderler, Kerkük, Xaniqin ve Sincar gibi Kürdistan topraklarından asla vazgeçmeyi düşünmüyorlar. Bu, BaÅŸkan Barzani’nin Obama’ya ilettiÄŸi gibi, anayasal bir sorundur. Keyfi yaklaşımlarla yeni çözümler üretilemez. Obama da, anladığım kadarı ile, anayasının uygulanmasından yana olduÄŸunu söylerken samimi idi. Türkler’in NATO kartını öne sürmeleri etkili olmadı deÄŸil. Ama nihai neticeyi Afganistan’a muharip birlik göndermeleri tayin edecektir. Åžimdi Obama iki seçenek ile karşı karşıyadır. Türk tarafının NATO kartını oynaması onların elini güçlendirmiÅŸtir. Ama Irak’ta da büyük bir güvenlik sorunu vardır.
Anlaşıldığı kadarı ile Obama 8 günlük geniÅŸ gezisi ile bir “dış politika stajı” fırsatı yakalamak istemiÅŸtir. Amerika Devlet BaÅŸakını’nın kendisine empoze edilen Türk tezlerine ne kadar itibar edeceÄŸi belirsizdir. Kitle karşısında hep yuvarlak sözler sarfetmiÅŸtir. Åžimdi öğrendiklerini toparlayacak, yeni görüşler oluÅŸturma kaabiliyetini test edecektir.
Bu noktada Kürtler’e çok ÅŸeyler düşüyor. Hiç kimseyi dışlamadan bütün görüşleri toparlayacak bir kurum, bir danışma kurumu oluÅŸursa iyi bir adım atılmış olacaktır.
2009-04-08
A Sirac Kekuyon