Mahmur.. Ah Mahmur!

Mahmur Türk Devleti’nin Kürdistan’da uyguladığı zulümden kaçan Kuzeyli Kürtlerler’in Güney’de sığındıkları ana kampların üçüncüsüdür. Bu kamların ikincisi olan EtruÅŸ’u ben de ziyaret etmiÅŸtim. Kamptakiler, maalesef, sürekli olarak Güneyli hemÅŸehrileri tarafından taciz ediliyor, hayvanlarına el konuluyordu.

Döndüğümün ertesi yılı Türk Devleti’nin askeri güç kullanması ihtimaline karşı daha Güney’e, Saddam’a baÄŸlı bir yöre olan Mahmur’a göç edip yerleÅŸtiler. Kamp sürekli bir ÅŸekilde BirleÅŸmiÅŸ Milletler’e baÄŸlı UNHCR teÅŸkilatının gözetimi altındadır. Dışardan çok az yardım alan kamp sakinleri, kendi ekonomilerini, kendi yönetimlerini, kendi okullarını oluÅŸturup baÅŸarılı bir ÅŸekilde iÅŸletiyorlar. On bin nüfuslu ana kampın seçimle iÅŸbaşına gelmiÅŸ olan bir belediyesi de var. Yerel okullarda Kürtçe eÄŸitim gören ve liseyi orada Mahmur’da bitiren gençler, Mesut Barzani yönetimi’nin verdiÄŸi imkanlarla Kürdistan’da yüksek öğrenim de görüyorlar..

Bu kadar güçlükleri, bu kadar olumsuzluğu göğüslemek zorunda bırakılan Kürt Mülteciler, hiç kuşku götürmez bir şekilde insan hakları evrensel bildirgesi şartlarının gerektirdiği bir korunmayı hak ediyorlar.

Peki mülteci kimdir? BM’nin 1951’de kabul ettiÄŸi sözleÅŸmeye göre mülteci, "ırkı, dini, milliyeti veya belirli bir toplumsal gruba mensubiyeti ya da siyasal görüşü nedeniyle zulme uÄŸrayacağı yolunda haklı bir korku taşıyan ve vatandaşı olduÄŸu ülkenin dışında bulunan ve o ülkenin korumasından yararlanamayan ya da aynı korku yüzünden yararlanmak istemeyen" kiÅŸidir.

Bu temel hakları hiçe sayan Türk Devleti ÅŸimdi kıçı tutuÅŸmuÅŸ gibi saÄŸa sola koÅŸan yöneticileri vasıtası ile bu kampı ve diÄŸer küçük kampları boÅŸaltmak için her yolu deniyorlar. Gerekçe; kamptaki Kürtler’in PKK’yi desteklemeleri..

Oysa Mültecilerin dokunulamaz hakları vardır: İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 14. maddesinde " Herkesin, zulüm karşısında, başka ülkelere sığınma hakkı vardır" (İHD).

Ä°nsan Hakları Evrensel Demeci’nin 19. Maddesi, 2. bendi şöyle der: “Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir; bu hak bir kimsenin ülke hudutlarıyla sınırlanmaksızın sözlü, yazılı veya basılı veya sanatsal ürün ÅŸeklinde veya kendi tercih ettiÄŸi baÅŸka bir iletiÅŸim vasıtasıyla her türlü bilgi ve düşünceyi arama, edinme ve ulaÅŸtırma özgürlüğünü de içerir”. Ä°ÅŸte Mahmur Kampı sakinlerinin yaptıkları da bundan ibarettir. Elbette aralarından bazıları gerillaya katılıyor.. Fakat Türk Devleti’nin ilhak ettiÄŸi Kürdistan’ın Kuzeyi’nden de yoÄŸun bir ÅŸekilde gerillaya katılım olmaktadır..

Dünyanın hiç bir yerinde mültecilerin politik tercih ve düşüncelerine dokunulamaz. Mültecilerin insani koÅŸullarda yaÅŸamaları, politik görüşlerini açıkça savunmaları, sığındıkları devletin ve BM’nin garantisi altında olmalıdır..

Obama tarafından OrtadoÄŸu’nun yeni bekçisi olarak tayin edilen Türk Devleti, bütün bu gerçekleri hiçe sayarak, BaÄŸdad Yönetimi ve Kürdistan’daki bazı kiÅŸiliklerin de desteÄŸini alarak Mahmur’a “müsait bir zamanda” çullanmayı planlıyor. Obama Bayaz Saray’a yerleÅŸmeden önce ve yerleÅŸtikten sonra adeta Kürt düşmanlığı yapıyor, Kürtler’i tarih sahnesinden silmek için Türk Devleti’nin istediÄŸi her “hizmeti” yerine getiriyor. Mahmur’u yerle bir etme planına dahil olması da bu çerçevede görülmelidir.

ErdoÄŸan, Bayaz Saray temaslarını bitirip Ankara’ya döndükten sonra ilginç bir ÅŸey oldu.. Türk CumhurbaÅŸkanı Gül “iklim bilmem nesi” toplantısı için gittiÄŸi Kopenhag’da Ä°srail CumhurbaÅŸkanı ile, sanki hiçbir ÅŸey olmamış gibi bir araya geldi ve insansız casus uçağı Hebron’lardan altısının nisan ayında Türk Devleti’ne teslimi için anlaÅŸtı! Ä°ÅŸte Obamaizm budur.. Nobel barış ödülü verilen bu adam, Kürtler’e karşı savaşın ÅŸampiyonluÄŸunu yapmakta bir an bile tereddüt etmiyor..

Åžimdi aynı Obama’nın temsilcileri BaÄŸdad yönetimini de hukuksuzluklarına alet ederek, SÄ°VÄ°L BÄ°R MÃœLTECÄ° KAMPI OLAN MAHMUR’A SALDIRI PLANLANMASININ ÖNCÃœLÜĞÜNÃœ YAPIYORLAR! Mahmur! Düşmanın gözüne batan bir çöp olarak kalmamalı, yerle bir edilmelidir!. Ama hile ile.. ama rüşvetle... ama zorla.. Ne olursa olsun Kürd’ün sivil kalesi, ÅŸerefi, direngen Botan ve Hakkarili insanların sığındıkları son yuvaları olan bu sivil mekan dağıtılmalıdır! Niyet bu kadar uÄŸursuzdur..

Kürdistan ÅŸu günlerde BM’nin UNHCR teÅŸkilatının çöküşüne sahne olmaya adaydır.. Irkçılıktan, savaÅŸtan, yok edilmekten korkarak yollara düşmüş olan sivillerin artık ÅŸu “yaÅŸadığımız” dünyada güvenecekleri hiç bir organize güç kalmamıştır. Bu durumda sivillerin de kendilerini sonuna kadar savunma hakları açıkça doÄŸmaktadır. Hayatta kalmak için HER YOL MEÅžRUDUR!

Hiç kimse hayatta kalma mücadelesi veren bir halkı “terörist” olarak damgalama hakkına sahip deÄŸildir! Kullanılacak olan metodları düşmanları misliyle kullandığına göre, psikolojik savaÅŸ metodu olarak nitelediÄŸim her türlü düşmanca “uyarı”ya kapalı olunacak günlerin gelmesi her an gündemleÅŸebilir..

EÄŸer “Mahmur onurumuzdur” diyorsanız, bunu ıspatlayın!

Her iÅŸi DTP veya BDP’li insanların omuzlarına yüklemeyin!

İnsiyatif alın!

UNHCR’nin tüm ÅŸubelerini ve merkezini uyarın!

Laf deÄŸil, pratik gerekir!

Kürdistan’ın bu ölüm kalım virajında daha aktifleÅŸin.. Yardım edin! Eliniz daha kolay cebinize girsin!

Başı eğik bir tok olmayı değil, başı dik bir aç olarak ortaya çıkmayı şeref bilin!

Haydi Avrupalı Kürtler! Size oldukça büyük görevler düşüyor..

Haydi anavatandaki Kürtler, daha da kenetlenin!

Sivil insiyatifle; ırkçıların, iğrenç hakim ulus milliyetçilerinin, Özel Harpçi kalemlerin, Kontraların analarından emdiği sütü burunlarından getirin..

Gençler!

Eylemlerinizi dar gruplar halinde ve... hedefe kilitlenerek.. sivillere zarar vermeden gerçekleştirin..

Unutmayınız, özel harpçi kalemlerin hiç biri sivil değildir!

Gözlerinizden, gözlerinizden öperim..

2009-12-22

A Sirac Kekuyon