Kuzey-Güney; birşeyler dönüyor, ama ne?
Kuzey’de AKP’nin baÅŸlattığı ve adını “demokratikleÅŸme” veya “Kürt Meselesi” olarak öngördüğü’ daha sonra “milli birlik” projesi falan gibi bir ad taktığı yeni bir atılım baÅŸlatmış bulunuyor. Bu çerçevede önce ErdoÄŸan-Ahmedê Qenco görüşmesi gerçekleÅŸti. Daha sonra bu kez Türk İçiÅŸleri Bakanı devreye sokuldu ve bir seri görüşme baÅŸlatıldı. Hiç birÅŸey açıklanmadan görüşmeler sürdürülüyor.
Kürtler’i temsil eden DTP’nin umulmadık sessizliÄŸine bakıldığında, ErdoÄŸan projesinin kabul görebileceÄŸi sanılıyor. Biz de kan dökülmesinin engellenmesi için adil bir barış projesi (olmasa bile) bu kısmi çözümün, bazı rezervler koymak ÅŸartıyla, hayata geçmesi için çaba harcanabileceÄŸini, içimiz bulana bulana görüyoruz. Projenin üç ayağı olabileceÄŸi izlenimini edindik:
-Ekonomik,
-kültürel ve
-siyasi haklar
Söz konusu ediliyor. Bu üç ana baÅŸlık altında topladığımız projenin içinin, doyurucu bir ÅŸekilde nasıl doldurulacağı, uygulama alanına sokulduklarında buharlaÅŸmayacakları konusunda garantiler nelerdir? Anayasalarında bu konuda ne gibi deÄŸiÅŸiklikler yapılacağını bilmiyoruz. Ama Bahçeli-Baykal ikilisinin ÅŸoven haykırışlarına bakılacak olursa bazı ciddi deÄŸiÅŸikliklerin olacağını görmek mümkündür. Peki ne kadar? Bunu bilmiyoruz. Tabii ki rezervim yerinde duruyor ve Kekuyon olarak, ben Türkler’den gelecek olan sadakayı red ediyprum. Bu notum da bir yerlerde kalsın..
Gelelim içimi kemiren şüpheye...
Türkler ve özellikle türkleşmiş olan devşirmelerin haktanırlılıklarına hiç rastlamadık. Hele Kürtler söz konusu olunca bu konuda daha sert ve yüksek bariyerler kurulduğunu biliyoruz. Bundan dolayı şu kuşkularımı not etmeyi bir görev sayıyorum:
Türk Devleti, yeni bir oyun oynamaktadır. Bu oyunda barış beklentilerini (nasıl barış ise..) yükseltip, beÅŸ para etmez bazı kırıntıları, “açılım olarak” sunacaklarını düşünüyorum. Bu durumda “hayır” diyecek olan DTP’yi uzlaÅŸmaz ilan edeceÄŸi açıktır. Böylece kitleler ile bu seçilmiÅŸler partisinin arası açılmış, halkı AKP’ye yönlendirmiÅŸ olacaklardır. Buna dikkat edilerek adımlar atılması, sürecin hız kazanması için zorlayıcı olma gereÄŸi ortadadır.
Ama yine de MHP ve CHP’nin tavrı kuÅŸku uyandırıyor..
Fal bakmaya gerek yok. Gerçekçi olmak, Türk’ü iyi tahlil etmek ve ona göre düşünmek yeter.
Güney’de ise..
Öncelikle Senatör Mc Cain’in Kürdistan’a yaptığı ziyarete yüksek deÄŸer biçiyorum ve kendisini selamlıyorum. Obama’nın Kürtler’e kapalı bir teslimiyeti dayattığını hissettiÄŸim bu zaman diliminde ABD BaÅŸkan adayı Mr Mc Cain’in bu ziyareti bazı önyargıları kıracak cinstendir. Umarım etkili olur.
Öte yandan Maliki’nin son temaslarının, en aÅŸağısından bende, yarattığı kuÅŸku giderek büyüyor. Bu Zat ve ekibi, Ankara’yı ikinci evi bellemiÅŸtir. Sırtını kuzey’deki Türk Askeri Gücü’ne dayamayı adet haline getirmiÅŸ olacak ki, hiç ilgisi olmayan bahanelerle Ankara’ya kendisi veya bir temsilcisini göndermeyi ihmal etmemektedir.
Bir özelliÄŸi daha; Maliki, hayretle izlediÄŸim kadarı ile büyük bir oyun oynama ustası haline gelmiÅŸtir. Kürdistan’ı dikkatle izlemektedir. Bütün gücü ile ABD’nin çekileceÄŸi güne kadar Kürdistan’ın bütünleÅŸmesini engellemeye çalışmaktadır. Bu amacı için BM’nin, Obama’nın, Türk, Fars ve Arap kesimlerinin desteÄŸini arkasına almış bulunuyor.
Oyundaki satranç hamlelerine baktığımızda, Kürdistan’a yaptığı seyahati örnek olarak alabiliriz. Önce PDK ve YNK yöneticileri ile görüşen bu Arap, daha sonra Duhok’ta Ä°slami Hareket liderleri görüşmüş, oradan da en büyük politik manevrasını gerçekleÅŸtirmek için Halepçe’ye geçmiÅŸti. Niçin Halepçe? Çünkü Halepçe sadece “Kürdistan’ın HiroÅŸiması” olarak tanınmıyor. Burası aynı zamanda Kürdistan’da Ä°slami Hareket’in en büyük merkezi olarak anılır. Maliki bu yöremizi “vilayet” haline getirme ve burada bir üniversite açma sözü veriyor.. Amaç “Stockholm Syndromu” yaratmak, Kürd’e kaatilini sevdirmektir..
Ama tek taraflı temaslarında çok ileri gitmiÅŸ olduÄŸunun farkına varmış olmalı ki, geçen gün bir telgraf ile Mesut Barzani’nin baÅŸkanlığı kazanmasını kutlamayı akıl etmiÅŸti.. Neresinden bakarsanız, fiileri sırıtan bir OrtadoÄŸu kurnazı.. Buna da dikkat çekmek istedim.
Son olarak Kürdistan seyahatinde yaptığı en kurnazca hamleyi yaptı. Kısacası Kürtler ile “Merkezi hükümet arasındaki problemler”in “masaya” yatırıldığı bir komisyon kurulmasını Bölge yönetimine kabul ettirdi. Türk Sistemini iyi bilenler, bir meseleye çözüm getirilmesini geciktirmek için ilgili dosyalar “komisyon”a, eÄŸer hiç çözülmesi istenmiyorsa o zaman dosya bu komisyonun kurduracağı “alt komisyon”a havale edilir. Onlarda inceleme heyetleri ile vakit geçirerek iÅŸi çoÄŸunluÄŸun lehine “çözümler”ler (veya çözümletmezler).. Umarım hiç olmazsa, heyet karşılamaktan vakit bulup bu komisyona süratle iÅŸlerlik kazandırırlar. Hatta gerekirse kapalı ultimatomlar da kullanılabilir.
En kötü eylem, eylemsizlikten daha iyidir.
Güney! Duy beni! Vakit kalmadı...
Son bir soru: Güney’in bir bölümünü iÅŸgal altında tutan Türk Askeri BirliÄŸi Aqra ve cıvarını ne zaman boÅŸaltacak? Duyan varsa bana da anlatsın..
2009-08-16
A Sirac Kekuyon