Kurallarınızı dinlemiyoruz..
AKP Faşizmi, şimdiye kadar kanunlarla, anayasa değişikliği ile sağlama aldığı ve insanların tümünün layık olduğu hangi gerçek bir hakkı tanıdı? Ben görmedim.. Bütün yaptığı laf kalabalığının ardına gizlenerek, hem büyük mesafe katettiği Türk-İslam rejimini daha da belirgin kılmak, hem de bu noktadan yola çıkarak dünyanın en tuhaf anayasısının gölgesinde kurumsallaşmış ve gittikçe kökleşmekte olan AKP faşizmini tüm kurumları ile yerine oturtmaktır.
FaÅŸizme karşı topyekun bir direniÅŸ olmadıkça onu geriletmenin ve tarihe gömmenin mümkün olmadığı deneyimlerle ortadadır. Direnmek, ama topyekun direnmek ne yaptığını bilmek anlamına gelmeli. Güç odakları kısır öznel çıkarlarını öne çıkarmak, esas alan olarak sunmak suretiyle böylesine dev bir yürüyüşü sabote etmekle kazanç sahibi olamaz. FaÅŸizme karşı mücadelede tam tersine toplumun ve Türk Devleti’nin hakimiyet alanları içinde yer alan ulus veya halkların talepleri dahil, yürüyüşe geçen tüm sınıf, tabaka, iÅŸsiz ve ayrıca kadınların eÅŸitlik savaşımı esastır. Kısacası faÅŸizme karşı mücadeleyi bir asgari talepler kompozisyonunu programlaÅŸtıranların yüklenecekleri görevleri yapanlar yönetir.
Kürdistan’da kitleler, siyasi emekçilerimizin öncülüğünde, bu mücadelenin son virajında baÅŸlattığı sivil itaatsizlik ile büyük ve silahsız bir mücadeleye imza atmışlardır. Zalimlerin korkulu rüyası, yoksulların, hakları gasp edilmiÅŸ halkların, kadınların ve emekçilerin umudu olan bu büyük kalkışmayı iç hainler ve bazı cahiller hariç tüm Kürtler selamlamıştır. Onlara bu yakışır..
Hele meydanlarda kılınan kitlesel namazlar, AKP’nin Duçesi ErdoÄŸan’ı adeta çıldırtmaktadır. Oysa bu normalde sadece ibadettir. EÄŸer demokrat isen neden gocunuyorsun? Müslüman isen neden bu endiÅŸe? Yıllardır resmi bir devlet dini yaratmak için çırpınan Türk Devlet sistemininin baÅŸ aktörleri, bir tek fiske ile çürüklüğü ortaya çıkan en aldatıcı yönü olan dinayet politikalarının ne kadar çürük olduÄŸunu görüyor çılgına dönüyorlar.
Bilinir, Türk Devlet sistemi “yazılı olmayan bir yönetmenlik”le Ä°slami Sün’i mezhepler arasından birini resmi bir mezhep olarak seçmiÅŸtir. Bu mezhep hanefiliktir. Bunun dışında kalan özellikle ÅŸafiilik mezhebinin icabını yerine getiren hiç bir cami imamı bırakılmamıştır. Yanlış bir niteleme ile “imam” denilen ÅŸimdiki namaz kıldırıcılar dinayetin resmi memurlarıdırlar. Ä°ÅŸe gitmemek için rapor alabilirler, yıllık izin kullanabilirler. EÄŸitildikleri sözde dini kurumlarda, yani imam-hatip okullarından tutun islam enstitülerine ve ilahiyat fakültelerine kadar tümünde tek tip bir eÄŸitimden geçerler. Cuma hutbelerinin tümü Dinayet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı tarafından bu imam denilen dini koruculara postalanır. Camiler Türk Devleti’nin resmi mevzileridirler. Buralarda “Kürt Özgürlük Aslanları”’na nerdeyse her cuma hutbesinde beddualar yaÄŸdırılır. Halkı kin ve nefrete sevk eden cümleleri kurmayan “imam” bulmak mümkün deÄŸildir. Bunlar dini koruculardır!
Ä°ÅŸte sivil itaatsizlikte bu kırılmıştır. Özgür bir hutbe okuma, halkı kiÅŸn ve nefretten uzak tutma eylemi Duçe’nin iÅŸine gelmezdi. Aynı ÅŸey Alavilik için de söz konusudur. Alavilik Dini’nin ÅŸahsiyetini kabul etmez ErdoÄŸan faÅŸizmi. Türk-Ä°slam sentezcileri Zalim Yavuz döneminden önce bile kendi halklarının bir parçası olan Türkmenler’i sırf Alevi oldukları için dışlamış, aÅŸağılamÅŸlardı. Zalim Yavuz ise Alavi Kürtler’i Sivas’ta kılıçtan geçirirken, aynı zamanda Pir Sultan Abdal geleneÄŸinin tohumlarının yeÅŸermesi gibi bir tersliÄŸi yaratmıştır. Ä°ÅŸte ÅŸimdi, bazı satılık dönek Alaviler dışında (Genç, KılıçdaroÄŸlu) kitlesel bir diriliÅŸin de yaÅŸandığını görüyoruz. Kürtler’in en eski mitolojik deÄŸerlerinden doÄŸan Alavilik (Alav’a saygı gösterenlerin dini) ölmemek için saflarını sıklaÅŸtırmışlardır. General Saltık’ın Dersim’de inÅŸa ettirdiÄŸi boÅŸ Türk “Sistem Camileri”’ne tayin edilen dini korucuların yapacakları bir ÅŸey yoktur.
Sivil itaatsizlik eylemli olarak başladığından beri yerlerde süründürülen vekillerden tutun, evinin kapısında oynayan çocuğa kadar her Kürt, işkence anlamında, zalimlerin hedef kitlesi haline gelmiştir. Tutuklamalar tüm hızı ile devam ediyor. Kitlenin sevmediği, varlığını onaylamadığı bir zalimler ordusu her an gözlerinin içine baka baka gaz sıkıyor, insanları tartaklıyor.
Åžimdi seçim sath-ı mailine girmiÅŸ bulunuyoruz. Seçim-2011’in faÅŸizmin tam ve eksiksiz kurumlaÅŸmasının önüne set germek için mevzi kazanma savaşımı verilen bir iüsınav olacaktır. BDP baÅŸta olmak üzere “Emek, Özgürlük ve Demokrasi” blokunun sonuna kadar bu bilinçle hareket ettiÄŸini görebiliyorum. Bu elbette önemlidir. Türk Meclisi’nin ÅŸimdiye kadar bir çözüm yeri olmadığı belli. Söz konusu platformun, yani Türk Meclisi’nin bir çözüm yerine yaklaÅŸabilmesi, sadece parlamento kürsüsünden saÄŸlanamaz. Sokağın ve diasporanın da bu yürüyüşe ayak uydurması gerekir.
Ä°simlere tek tek girmeyeceÄŸim. Ama listenin ne kadar meÅŸakkatlerle hazırlandığını biliyorum. Biribirinden deÄŸerli politik kiÅŸiliklerin arasından bir avuç insanı seçmek zor ve önemlidir. Bu yapıldı. Hiç bir itiraz yükselmedi. Sadece HAK PAR’ın neden dışarda kalmayı tercih ettiÄŸini anlamış deÄŸilim. Sonuçta kendi tercihidir. Her halde diasporadan dönme yolunda olanların iÅŸlerini kolaylaÅŸtırmak için olsa gerek. Yineliyorum, kendi tercihleridir, saygı duyarız.
2011-04-12
A Sirac Kekuyon