Ä°nce saz
Son zamanlarda PKK’yi eleÅŸtirmek, Türk Devleti’nin iÅŸlediÄŸi bütün suçları bu örgüte yüklemek, onun 14 yıldır zindanda tutulan liderine, Türk Psikolojik SavaÅŸ makinasının dahi kullanmadığı kelimelerle saldırmak Kürtler’in bir kesimi arasında moda oldu. Sayın Öcalan’a, PKK’ye ve Gerilla LiderliÄŸi’ne eskiden de saldırılıyordu. Ama bugünkü kadar ve bu derecede edepsizce ve iÅŸbirlikçi bir temelde geliÅŸtirilen organize bir psikolojik saldırı görülmedi. Öyle ki Demokrat Türk Gazeteciler bile bu Kürt Lider eskilerini açıkça ”sahtekar”, “iÅŸbirlikçi” olarak nitelemeye baÅŸladı..
Åžu anda çok ağır, tehditlerle dolu, karmaşık ve oldukça aldatıcı kelime ve eylemlerle yüklü bir psikolojik savaÅŸ eylemi ile karşı karşıyayız. Türk Devleti, özellikle Ä°mralı’yı manipule etmek amacı ile, hem Türk TV’lerini, hem de MÄ°T’in “ev yapımı” ve delil olarak kullandığı bazı “belgeleri” Ä°mralı^ya iletiyor, tartışıyor ve özellikle Gerilla’yı mevzilerinden koparmak için türlü oyunlar, senaryolar geliÅŸtiriyor. Bence Sayın Öcalan ile görüşecek olan Kürt Politik ÅŸahsiyetleri, GERÇEKLERÄ° BÃœTÃœN ÇIPLAKLIÄžI Ä°LE Ä°MRALÄ°’DA ANLATMALI, bilgi noksanlığından dolayı verilecek olan ÅžARTLI VEYA ÅžARTSIZ bir geri çekilme kararının zararları her sıkıntıyı göze alarak ortaya sermelidirler. Åžunu net olarak biliyoruz: Türk Devleti Şêx Se’îd’den beri ve hatta 1806’dan beri Kürt Liderler’e verdikleri hiçbir sözü tutmamışlardır. Bundan dolayı Türk Yetkilileri ile iliÅŸkilerde önemli olan pratikte atılan adımlardır. Bu adımlar aldatma amaçlı ve içi boÅŸ adımlar olmamalıdır. Mesela ilk iÅŸ olarak tüm siyasi rehinelerin serbest bırakılması, seçim barajının %5’e indirilmesi ve anadilde eÄŸitim gibi konularda adım atılabilir.
Bunları niçin yazdım? Basit.. Türk baÅŸbakanı’nın son zamanlarda kendinden emin bir ÅŸekilde “PKK sınır dışına çıkacak” yollu demeçlerini endiÅŸe ile izlememek mümkün deÄŸil.. Ama bir de ÅŸunu ekliyor: Kendisi ile Kürt meÅŸru siyasilerinin görüşmesi için daha henüz vakit gelmedi (bahsettiÄŸi 1-2 haftadır). Buna dikkatinizi çekmek tarihi bir görevdir. Açlık Grevleri olayında olduÄŸu gibi yeni ve bu kez tahrip gücü yüksek olan yeni bir karar çıkabilir.. Bunu doÄŸru, önyargısız ve kırmızı çizgi temelinde rayına oturtmak dışardaki Kürt Politik ve Askeri Güçleri’nin görevidir.. Bunu yaparken hiç bir zafiyet yaratmamak, Ä°mralı’yı moralman saÄŸlam tutmak önemlidir..
Gelelim ince saza..
Kürt Halkı; Kuzeyi, Güneyi, Doğusu ve Batısı ile kan revan içinde dört yanı sarılı bir alanda Arap, Fars ve Türk faşistleri ile boğuşurken, bazı Kürt lider eskileri neredeyse tümü ile saldırgan devletlerin yanında yer alarak psikolojik savaşın birer dişlisi halinde hareket etmektedirler.
Bunlar çeÅŸitli kategorilere ayrılırlar. Ä°nsanlarımıza en fazla zarar verebilecek düzeyde olanları, psikolojik savaÅŸ alanında düşman ile tam bir iÅŸbirliÄŸi içinde hareket edenleridir. Bu açıdan bakıldığında Kürdistan’ın en büyük en akıllı lideri kimdir diye sorarsanız, Ä°nce saz’dır derim.. Ä°nce saz, namı diÄŸer Kemal Burkay denilen adam.. O ince sesi, kıvıran vücudu ile nev’i ÅŸahsına münhasır bir kiÅŸilik sergileyen bu unsur ÅŸimdilerde Türk Devleti’nin televizyonlarında baaÅŸ yorumcu olarak çalışıyor. BaaÅŸkası yerine bu kadar büyük gayretle kendi halkına çalışsaydı, ÅŸimdi baÅŸ tacı olarak görülürdü.
Burkay bir yandan Türk TV’leri arasında cirit atarken, öte yandan da kendisine düşman olduÄŸunu sandığı insanları sınıflandırır. Bu “düşmanlar”dan bazılarını “yeminli Burkay düşmanları” olarak niteler.
Hayır Sayın Burkay size başkaları değil, kendiniz düşmansınız! İnsanlar size değer verdikçe siz ne oldum delisi haline geldiniz. Silahlı direniş teşebbüsleriniz boşa çıktıkça bunu başaranları çelmelemek için tereddüt etmediniz.
O hep Kemal olarak kalmayı tercih ettiği halde, kendisine bay Kemal diye hitap edilmesini isterdi.
Kemal müthiÅŸ bir fikr-i sabit adamdır. Bu fikir sabitliÄŸi ideolojik deÄŸil, PKK düşmanlığı alanında su yüzüne çıkar. Çok ataktır. En ufak bir tehlike gördüğünde veya kokusunu aldığında hemen kayıplara karışır. 12 Mart Hapsi günlerinde aynı hapishanede birlikteydik.. Daha henüz TÄ°P’in (Türkiye İşçi Partisi’nin) etkisini üstünden atamamıştı. Bizimle birlikte hapis yatan THKP-C “sanıkları” onu “modern revizyonist” olarak niteliyorlardı. O da bu sıfata yaraşır bir tavır sergilemekten geri durmadığı için çabuk tahliye oldu ve soluÄŸu Suriye’de aldı. Orada ilk iÅŸ olarak kendisini “alevi” olarak tanıtarak Esat Rejimi’nin favorisi olmak istedi ve baÅŸardı. Onların yardımı ile Avrupa’ya çıktı.
Bu “büyük” Kürt Lideri hapisteyken bizlerle tartışmaya giriyor, Kürt Sorunu’nu yok saymak için ÅŸu teoriye sarılıyordu: “Kürt Halkı ve Türk Halkı birlikte Türk Ulusu’nu oluÅŸturur(!)” Ne teori ama! Ä°ÅŸin garibi bu teoriyi bugün dahi Türk Devleti’nin ideologları kullanmaktadırlar. Burkay daha sonra Ho Åži Minh’nin; Çin ve Sovyetler BirliÄŸi’ne eÅŸit uzaklıkta ve sempati ile bakma çizgisini benimsedi.. Sonunda Moskova çizgisinde karar kıldı.
Bu ideolojik sallantılar hep aynı minval üzere devam eder. “Perestroyka, glasnost”u kabul ediyoruz demesi, sonra da Avrupa Sosyal-demokratlarına taÅŸ çıkarırcasına büyük güçlere, mesela sırtını Almanya’ya dayaması aynı naÄŸmelerin seslendirilmesidir.
Ä°ÅŸte bu Burkay ÅŸimdi Türk TV kanallarında koÅŸup duruyor, her yerde sanki görevi imiÅŸ gibi PKK’ye, Kürt Direnişçilerinin birlik umutlarına salvo aatışlarla vurmaya çalışıyor. Neredeyse her konuÅŸmasında PKK’ye çatması, BDP’yi jurnallemesi, Gerilla’nın moralini bozmaya çalışması boÅŸuna deÄŸildir. Bu elbette ÅŸehit ailelerini, Gerilla aileleri yaralıyor. Benim kendi yakın ailemden 3, çemberi biraz geniÅŸletirsek on cıvarında ÅŸehidin kanı yerde dururken Kemal Burkay denilen bir ince sazın ağız kokusunu çekmem mümkün mü?
Ä°deolojik dansöz, silahlı direniÅŸe teÅŸebbüs ettiÄŸi üç seferde de hudutun kokusunu hissetmeden yoklara karışan bu unsur kendi kazdığı kuyuda boÄŸulmaalıdır. Batı’daki akıllı, ama fedakarca direniÅŸe bile çatan bu adam kimin kuklasıdır, varın siz karar verin..
2013-02-04
A Sirac Kekuyon