Dünya yeniden mi kuruluyor?
Alman Åžansölyesi Merkel çok doÄŸru bir tesbitte bulundu. Evet, Merkel’e göre Avrupa II. Dünya Savaşı’nın sona erdiÄŸi 1945’ten sonraki en karanlık günlerini yaşıyor.. Bu gerçek bütün dünya için geçerlidir. Acaba yeni bir boÄŸuÅŸma söz konusu mudur? Dünya yeniden mi kurulacak?
Ä°kinci SavaÅŸ’tan sonra Kapitalist sistemde yaÅŸanan periyodik bunalımların süreklileÅŸtiÄŸine dair pek çok iÅŸaretler var. Fakat süreklilik kazanan bunalıma raÄŸmen, belki de sübjektif ÅŸartları oluÅŸturacak iradenin yokluÄŸundan olsa gerek, radikal düzen düğiÅŸikliklerini getirecek olan adımlar atılamamaktadır. Ama bunalım, 1970’li yıllara kadar bazan oldukça sarsıcı ivmeler kazanmış, bu ise Afrika, Asya ve Latin Amerika’da kurtuluÅŸ mücadelelerinin kazanılması ile sonuçlanmıştır. Sovyetler BirliÄŸi’nin yıkılışından sonraki durgunluk ise subjektif ÅŸartları hazırlamaktaki isteksizlikten ziyade teori alanında silahlanma eksikliÄŸinden ileri geliyor.
Kapitalizm, ağır bunalımlı yıllarında, gözlemlediÄŸimiz kadarı ile, çıkış yollarından biri olarak savaşı kullanılıyor. Basit sömürgeci kapitalist sistemin emperyalizme dönüşmesinden sonra iki büyük bunalım, iki büyük savaÅŸ ile, I. ve II. Dünya SavaÅŸları ile sonuçlandı. Özellikle II SavaÅŸ, kapitalizmin Hitler-Mussolini ve Japon Showa baÅŸta olmak üzere çeÅŸitli versiyonları ile faÅŸizmin devreye girdiÄŸi tarihin en büyük savaşı oldu. Bu savaÅŸ Almanya’nın Avrupa Haritası’nı bir “German” haritasına indirgemek için bazı küçük komÅŸularından sonra Polonya’yı iÅŸgali ile kaçınılmazlaÅŸtı. Sıcak Denizler ile temasa geçtiÄŸi Güney’deki düzenlemeleri yaparken, bir yandan da Ä°ngiltere’yi çok ağır bir hava saldırı dalgaları ile yüzyüze bıraktı. Nihayet Kuzey Afrika’ya sıçrayan büyük paylaşım savaşına, Pearl Harbor Baskını’ndan sonra ABD’de dahil oldu ve dünya bir yangın yerine döndü. En sonunda ABD Savaşın “baÅŸ” galibi olarak Stalin ve Churchil ile Yalta’da dünyayı paylaÅŸtı.
Ä°kinci SavaÅŸ’tan sonra emperyalizm karekter deÄŸiÅŸtirerek “tekelci kapitalizm” aÅŸamasına ulaÅŸtı. Bu dönemin en bariz karekteri, devletler yerine onlara buyruk verecek seviyeye eren tekellerin iÅŸgallere karar vermesidir. ITT’nin Åžili’de düzenlediÄŸi askeri darbe bunun en tipik örneÄŸidir. Daha sonra geçilen monetarist politikanın yarttığı büyük iÅŸsizlik, yedek emek ordusunu sayısal olarak arttırdı ve işçiler kendi iÅŸlerini koruma derdine düştüler. Öte yandan teknolojinin sınırsız geliÅŸmesi sonuçta “beyaz yakalılar” denilen “ücretli orta sınıfı” işçi sınıfını katlar düzeyde arttırdı.
Åžu son yıllarda II. Dünya Savaşı’nın ÅŸartlarına tam benzemezse de, genel ve tüm dünyayı sarmakta olan bir savaşın ÅŸartları oluÅŸuyor. BilindiÄŸi gibi, II. SavaÅŸ’ın görünür iki galibi vardı, bunlar; ABD ve Sovyetler BirliÄŸi idi (SSCB). ABD, bu savaÅŸtan sonra enerji kaynaklarına, genel olarak Kıyıboyu’na ve Axis’e hakim olmuÅŸken, SSCB daha azı ile yetinerek zaten eski toprağı olan Kalb’e (Sibirya) ve Avrupa’da bazı ülke ve devletlere hakim olmuÅŸtu.
Fakat bu arada sürpriz bir galip daha belirdi; MAO’nun Çin Halk Cumhuriyeti idi bu. Mao’nun kurduÄŸu sistemde toplumu sürekli olarak alt-üst ediÅŸ gözlemleniyordu. Kültür Devrimi’ne kadar olan süre içerisinde halk bir türlü geleneklerini yaratmış bir toplum oluÅŸturamadı. İçteki bu hareketliliÄŸi dışa da taşıran Mao, Tibet’i iÅŸgal ve ilhak ettiÄŸinde yükselen itirazları şöyle cevaplıyordu: “Büyük ülkelerin küçükler aleyhine geliÅŸme hakları vardır”. Bu arada Vietnam’a ve Hindistan’a da saldırdığını hatırlatalım.
Maao’nun ölümü ve ardında bıraktığı “4’lü Çete”nin tasfiyesi ile Çin yeni bir yola girdi. Bu yol Tienan-Men protestosu ile Çin’in yolunu deÄŸiÅŸtirmeye çalışanlara raÄŸmen daha da belirginleÅŸti. Çin artık komunist partisi iktidarında “Pazar ekonomisi”ne geçmiÅŸti. Bu yol halk için çok meÅŸakkatli oldu. Ä°nsanların adeta “köle işçi” olarak kullanılması pahasına büyük bir ekonomik geliÅŸme yoluna girildi. Avrupa, Amerika ve Pasifik’teki Japonya, Güney Kore, “yavru vatan” Taivan’da üretilen malların önemlileri kopyalanarak Çin’de üretilmeye baÅŸlanmış, ucuz Çin malları (otolar, oyuncaklar vs) Avrupa baÅŸta olmak üzere dünyayı istila etmeye baÅŸlamıştı.
Çin ekonomik geliÅŸme ile yetinmedi. Uzay denemelerini de baÅŸarı ile yürüttü. Tahrip sanayiinde saÄŸladığı geliÅŸme ile de savaÅŸ alanında da “ben varım” dedi.
Bence Çin’de saÄŸlanan ekonomik baÅŸarıların Batı’daki ÅŸu son ek bunalım ile sıkı bir iliÅŸkisi vardır. Hiç kimse özellikle Avrupa’da üst üste yıkılan Grek, Ä°talyan, Ä°spanyol iktidarları ile sarsılan Fransız ve Ä°rlanda düzenlerinin bu tarumar halini hafife alamaz. Ä°ktidara gelirken “her yerde savaşı sona erdireceÄŸi”ni iddia eden Obama, bugün dünya savaşını baÅŸlatacak bir noktaya gelmiÅŸse sorun çok önemlidir. En son Avustralya’da üs kurma kararı alan Obama’ya “quo vadis” deme vakti gelmiÅŸ geçiyor bile.. Bu iÅŸ laf üretmeye benzemez Mr Obama. Ä°ÅŸte dünyayı getirdiÄŸin nokta... Kuzey Afrika’da yangın.. Alt-üst olmuÅŸ bir OrtadoÄŸu, Eli kulağında bir Ä°ran savaşı ve Pasifikteki “gizli teyakkuz”..
Ekonomik bunalımları “dış hedefler göstererek aÅŸma” pratiÄŸi, artık Ä°ran ve Suriye hariç, kalmamıştır. Bu iki hedef ise bunalımı aÅŸmak için yetersiz bir dikkat sapması yaratacaktır. Esas olarak problem, özellikle Avrupa için, içselleÅŸtiÄŸi için, bu temelde yaygınlık kazandığından dolayı, çözümsüz kalmaıştır. Fransa ile Almanya boÄŸaz boÄŸaza gelmiÅŸtir. Hiç bir kurnazlık sermayenin kendisini güvende hissetmesine yetmemektedir. Bunun en tipik örneÄŸi Rusya’da baÅŸlayan sermaye kaçışıdır.. Nereye? O da belli deÄŸil.
Türk Devleti iÅŸte bu oldukça vicdansız savaÅŸ ortamından istifade etmeye çalışıyor. Devlet’in savaÅŸ konseyi olarak nitelediÄŸim kiÅŸilikleri (siz bunlara bakan deyin) toplantı üstüne toplantı yaparak dünyadaki ek bunalımın yarattığı fiili kuralsızlık ortamını deÄŸerlendiriyorlar. Ben yeni bir Ermeni Soykırımı’na teÅŸebbüs etme cesareti göstereceklerini sanmıyorum. Ayrıca savaÅŸ ortamının hangi gücü, nereye savuracak bu da belli deÄŸil. Ama ÅŸunu görmek mümkündür; Türk Devleti ortamdan istifade etme hususunda Kürt Hareketi’nden daha avantajlıdır. Ellerindeki diplomatik iliÅŸki ağı, istihbarat, kontralar, dış iliÅŸkilerde manevra alanlarının geniÅŸliÄŸi iyi okunmalıdır.
Fakat ekonomide yaÅŸanan veya yaÅŸanacak olan büyük gerileme Türk Devleti’nin savaşı istediÄŸi gibi götüremeyeceÄŸini çok iyi anlatır durumdadır. Türkler’in içine düştükleri durumu daha iyi anlamak babından Fransa’nın “dış hedef” manevrası sonrasında düştüğü duruma bakmak yeterlidir. Almanya’yı bile isyan ettiren israf, genel bir dünya savaşı yaÅŸanmadan bile Fransa’yı pes ettirecek duruma getirmiÅŸken, Türk Devleti’nin Suriye, Ä°ran, Irak ve Kürdistan ile bir hesaplaÅŸma yaÅŸaması akıl kârı olmayacaktır.
Bu durumda Kürt Tarafı çok iyi hesaplanmış bir manevra alanı yaratması olası hale gelmiştir. Daha fazlasını yazmıyorum.. Ne demek istediğim ortada..
2011-11-21
A Sirac Kekuyon