Doğan Medya grubunun rotası bir göstergedir..

Doğan Medya grubunun rotası bir göstergedir..

Doğan Grubu TV’lerinde, özellikle DTV’de Birand denilen Şebek maymununun (şebek maymunlarından özür dilerim) haberleri okuma tarzı devresel olarak değişir. Savaşın eli kulağında olduğu psikolojik saldırı devrelerinde bu unsur haber bültenini adeta bir savaş alanındaymış gibi okur. Bir tek onuncu yıl ve akdeniz marşı eksiktir. İşte bugünlerde bunu yaşıyoruz.

Vaziyet biraz yumuşatılmaya çalışılınca (tabii ki taktik gereği) yanına “Ümitciğim” dediği sözüm ona Kürd karanlığını da alarak sohbetlere dalar, “şu PKK olmazsa ne iyi olurdu” sohbetlerinin gırla gittiği bir göz boyama, bölüp yönetme isteğinin eşliğinde yürütülür. Ümit (Fırat) deyince aklıma geldi, bu Türkler savaş ve mücadelenin gidişatına göre “Türk’ün Kürdü” olarak tanınan insanları sıraya koyarak ekrana çıkarırlar. Bunların önde gelenleri; Mehmet Metiner, Altan Tan ve Ümit Fırat’tır. Şimdilerde Altan Tan en fazla reyting yapan isim olarak elden ele dolaşıyor. Ne yapalım, layığını bulsun!

İşte bu medya grubunun son günlerdeki tavrı, başta Kürtler olmak üzere, Grekler’e (SAT Komandoları propaganda serisi ile), Ermeniler’e (kapı açmama kararı ile) karşı yoğun bir tehdit ve psikolojik saldırı konsepti ile harekete geçmiş bulunuyor. Özellikle Kürtler’e karşı yeni bir kuduz yaratık saldırısının işaretlerini vermektedirler (tabii ki gelecekleri varsa görecekleri de olacaktır). Kürt Liderlikleri’nin bunu gördüğü muhakkaktır. Bundan dolayı kısa kesiyorum.

İkinci bir konu son zamanlarda İstanbul’da Kürt göçmenlere karşı anaşehir belediyesi ve polisin işbirliği ile yürütülen “evlerini başlarına yıkma operasyonlarıdır. Hiç bir abartı yapmadan kaydediyorum; yıkılan tüm evler istisnasız Kürt evleridir. Üstelik bunlar seçimden önce rüşvetle yapımına izin verilen evlerdir.

Kısacası Türk Devleti, ülkemiz Kürdistan’da evlerini başlarına yıktıkları yurttaşlarımızın sığındıkları İstanbul’da da evlerini başlarına yıkıyorlar. Bu kadar barbarlık ancak Türkler’e yaraşır dersem yeridir..

Peki sorumlu kim?

Sadece Türk Devleti mi? Hayır! Asla!

Bu devletin yanına Obama’nın pro-Türk politikasını da eklemeliyiz. Vicdansız AB de ondan aşağı kalmaz..

Neden saydığımız bu son iki dünya gücünü de araya kattık? Çok basit.. Obama ve AB Kürtler’e hep “demokratik mücadele” önermiyor mu? Peki Türkler’in Kürdistandaki zulmünden kurtulmak için İstanbul’a, yani Türkler’in eski başkentlerine sığınmak zorunda kalan o insanlarımız “terörist” midirler? Bunu açıkça ifade etsinler.

Ey Obama!

Sen yurdumu yakan zalimlerle işbirliğini seçmişken, “demokrasi” teriminin senin ağzına yakışmadığını elbette bilmiyorsun. Dünya’nın en büyük gücünü eline geçirmiş olan Sen bu zulmun devam edemeyeceğini bilmelisin! Zulmunu arttır Obama! Arttır ki bu ateş seni de yaksın!

2009-05-14

A Sirac Kekuyon