Baydemir’e mi yoksa Kürt Halkı’na mı suikast?

Planlı saldırı hedef şaşırtma metodları kullanılarak devam ediyor. Bunun en son örneği, Baydemir’e suikast yapılacağı ihbarının Türk Polisi kanalı ile gelmesidir. Baydemir, Türk Polisi’nin “seni koruyalım” teklifini elinin tersi ile itince bu kez polisleri; “suikastı yapacak olan PKK’dir” hamlesini yaptı.

Açık ve seçik bir oyunun iğrenç bir hamlesidir bu. Amaç, halkın kafasını karıştırmak, PKK’nin içinde bir grubun saldırılara başlayacağı kanısını yayarak kurtuluşa olan inancı zayıflatmaktır. Türk Devleti, son zamanlarda hiç gizlemeden genel bir Kürt-Türk Savaşı başlatmıştır. Pervasızca organize edilen kitlesel tutuklamalar, seçilmişlerin evlerinin kapılarını kırarak vahşi sürüler misali içeri dalmalar, çocukların psikolojilerini hiçe sayarak evleri alt-üst etmeler vak’ayı adiyedendir. Açın Yüksekova sitesini de polis vahşetinin bütün detaylarını gözlerinizle görün (http://www.yuksekovahaber.com/). Bakın İsrail’e bu kadar açık bir şekilde “çocuklara işkence yapıyorsun” diye saldıran “Emir-ül Mü’minun” I. Erdoğan’ın Kürt insanına reva gördüğü işkenceyi... Her yerde aynı manzaralar.. Kitleler için bıçak kemiğe dayanmış durumdadır.

Canavarlar durmadan tahrik ediyorlar! Belli ki geçim kaynakları kandır, gözyaşıdır..

Amaq bu son manzaralar belli bir senaryodan sahnelerdir. İlerde daha açık bir şekilde oynayacakları oyunun parça gösterisidir sergilenen..

Hiç bir Kürt; “biz bunları zaten biliyorduk, demesin, yeniden bilsin!

Hiç bir Kürt Siyasi İnsanı biz bunlara hazırlıklıyız demesin, yeniden hazırlansın!

Bir savaş halidir yaşanan.. Kürd’ün asla istemediği ve kan kokan bir ortamdır yaratılan.. Bu ortamdan herkes zarar görecektir. Aklın yolu oturup konuşmak iken, neden bunca kalleşlik? Neden bu kan dökme özlemi?

Türk Devleti’ni yöneten örümcek kafalar! Size hitap ederken aslında Türk’üm diyenlerin duymasını istediğim cümlelerdir bunlar. Sizi yönetenler, Osmanlı zihniyetini bıraksın . Onları buna zorlayacak olanlar sizlersiniz. İnsan olsunlar ve bu çağı yaşasınlar.. “Devlet- ebed müebbed” zihniyeti kapansın. Kürdistan’ı resmen işgal ettiğiniz 1806’dan beri yaşananlara bakın.. Milyonları bulan ölünün cesedine basıldı, basılıyor.. Ermeni demediler, Süryani demediler, Pontus demediler kırdılar insanları.. Yetmez mi içilen bunca kan.

Hiç kimse unutmasın.. Kürt Halkı bir avuç kalsa da özgürlüğü kucaklama mücadelesini tereddütsüz verecektir. Vasıtalar değişse de, ortamı karanlıklar kaplasa da bu mücadele sürecektir. Bunda tereddüt yok!

Bir kısım Türk ve Kürt entellektüeline de bir çift sözüm var:

Çoğunuz kendinizi aydın sayıyorsunuz. Ama aydın olmak kolay değildir.. Aydın olmayı yanlış anladığınızı bilmelisiniz. Ansiklopedik bilgi sahiplerine dünya aydın demiyor. Nazım böylesi biri olan Peyami Safa’yı dalgaya alırken şöyle haykırıyor:

“Sen çıkmadın
çıkardılar karşıma seni!
Kıllı, kara elleriyle tutup enseni
gövdeni yerden bir karış kaldırdılar,
sonra birdenbire
bırakıp yere
seni pantolonumun paçasına saldırdılar.
Bir düşün oğlum,
bir düşün ey yetimi Safa
bir düşün ki, son defa
anlıyabilesin :
Sen bu kavgada
bir nokta bile değil,
bir küçük, eğri virgül,
bir zavallı vesilesin!..
Ben, kızabilir miyim sana?
Sen de bilirsin ki, benim âdetim değildir
bir posta tatarına
bir emir kuluna sövmek,
efendisine kızıp
uşağını dövmek!.
Sen de bilirsin ki, jurnal esnafı, senin gibiler
tutulup kulaklarından birer birer
teşhir edilirler..
Ben, sadece söküp
bir fitnenin otuz iki dişini,
ve Babıâli kaldırımlarına döküp
geleceğini, geçmişini
aldım omuzuma işte bu teşhir işini....
Bir düşün oğlum,
bir düşün ve inkâr etme ki;
Keteon matbaasında ut çalıp
ayak şarkıcılarına beste talim eylemek,
ve o biçare Larus'un ırzına geçip
zatını âlim eylemek,
sana pek
zor geldi ki, demek;
aranızda dolaşır görünce
benim "Orhan Selim" adlı dilsiz
ve kolu bağlı gölgemi,
hemen azıya alıp gemi
Faşisto-demokrato-liberal
bir jurnal
yazıp
delikanlıyı yere çalmak
ve bir miktarı minasip elden almak
istedin!..
Elden alıp almamana
karışmam ama,
biz,
gölgemizi bile çiğnetmeyiz adama!”

2009.01.23

A Sirac Kekuyon