“Basına sızan” Öcalan fotografları...

Türk Devleti’nin psikolojik savaşı yürütüş ÅŸekline, sundukları yalanların kabalığına, propagandadaki acemiliklerine baktığımda bir komedi filmi seyrettiÄŸim sanısına kapılıyor, gülüyorum..

Türk Devleti, son zamanlarda Sayın Öcalan’ı geçmiÅŸte “keyif ehli”, “rahatına düşkün”, “halkın eziyet çektiÄŸi günlerde debdebe içinde yaÅŸayan” bir lider imajı ile zihinlere kazımak için basit, gülünç, müflis tüccar misali hareket ederek gazete ve görsel basına çarpıtılmış bazı “deliller” servis edecek kadar küçülmüştür. Ben bu servis “eylemi”ni ağır bir yenilgi olarak okudum.

“Be adam numuneleri” daha iyi fotograflar bulamadınız mı? Benim arÅŸivimde aynı yerlerde çektiÄŸim ve çektirdiÄŸim çok daha mükemmel fotograflar var. Bana “sayın..” diye baÅŸlayan ve “hizmetkarınız” diye biten bir mektup gönderirseniz bu fotograflardan 20-30 tane gönderebilirim.. Böylece kaynak da göndermiÅŸ olursunuz.. Amed 5 Nolu cezaevinde yediÄŸimiz dayağın bu kadarcık “hatırı” vardır (bu kıyağımı unutmayın)..

Fotograf yayınlıyorsunuz güzel de nedir o lime lime dökülen yorumlarınız? Birilerinin çıkıp fotografların çekildiÄŸi alanları, bu fotograflarla nelerin saptırıldığını anlatacağını hiç düşünmediniz mi? Åžunu da ekleyelim; yeni, servisçi MÄ°T’in eskisinden çok daha acemi, cahil ve tuzaÄŸa düşmeye müsait olduÄŸunu gözlemlemek ayrıca keyif verici..

Şimdi servis edilen fotografları şöyle bir tahlil edelim..

Türk Özel Harp Basınında yer alan görüntüler arasında en çok deÄŸer vedikleri “Öcalan’ın yaÅŸadığı villa” olarak gösterdikleri yapıdır. Türk “zavallı” psikolojik savaÅŸ unsurlarının “villa” diye niteledikleri bu yapılar kompleksi aslında Merkez okulu Türkçe bölümüdür. Söz konusu okulda ben de ders verme ÅŸerefine ermiÅŸtim. Bu kompleks; yatakhaneler, eÄŸitim salonu, dışarda ders yapılan bir ÅŸadırvan, askeri tören alanı, spor birimi (fotbol, basketbol ve voleybol oynanan alan), bayanlar yatakhanesi, misafir yatakhanesi (burada bazan sayın Öcalan da kalırdı), bahçe, yemekhaneler, mutfak, banyolar vs’den oluÅŸur. Çok geniÅŸ bir sahada kurulmuÅŸtu. Her zaman en aÅŸağısından 300 kiÅŸiye, “BaÅŸkanlık alanı” denilen bu okulda siyasi eÄŸitim verilirdi. Åžam’da bunun dışında bir de Kürtçe Merkez Okulu da vardı. O alanda da aynı birimler vardı. Türk “uzmanların” villa dedikleri o alanlar aslında boÄŸaziçinde yer alan “Dolmabahçe Sarayı”nın en aÅŸağı dört misli bir alanı kapsıyordu.. Yani diyeceÄŸim o ki; villa deyip o büyük komplekse hakaret etmeyin.. Saraydan da büyük bir alanı kaapsıyordu.

Sayın Öcalan’ın voleybol, basketbol ve futbol oynayarak formunu koruduÄŸu bu alan olan Merkez Okulu’nda ders gören gerillalar da spor yapma olanağı buluyorlardı. Bunu sanki büyük bir suç gibi göstermeye çalışan Türk özel harp medyasına gel de gülme.. Öcalan ve komutanların isteÄŸi ile bu tür spor alanları her yerde vardı.. Gerillalar, Bahdinan’dan tutun Kuzey’e kadar bütün güvenlikli alanlarda top peÅŸinde koÅŸma olanağı buluyorlardı. Gerilla alanlarında, altı birimde kendim de ders verme ÅŸerefine ermiÅŸtim. Böylece hem stress atılıyor, hem de vücut (yürüyüşler dışında) baÅŸka hareketler yapabiliyordu.

Yüzme de bir spor olarak aynı iÅŸlevi görür. Sayın Öcalan’ın gerillalarla birlikte zaman zaman yüzmek için olanak bulması aslında benim açımdan sevindiricidir. DiÄŸer zamanlarını ders vermekle, rapor okuyup kararlar almakla, savaÅŸ durumunu takip etmekle, yabancı heyetler ağırlamakla geçirdiÄŸi gözönüne alındığında sporun ve stress atmanın önemi daha iyi anlaşılır.

“MuhteÅŸem” yemek sofralarına gelince...

Bayan ve erkeklerin Sayın Öcalan ile yemek yedikleri bazı sofralar da “debdebeli hayat” için delil olarak sunulmuÅŸ.. Umutsuzca.. Ama Türk Devleti’nin propaganda makinası olan basını terbiye sınırlarını zorlayarak yapıyor bu alçakça karalamayı.

Söz konusu sofralarda ben de bulundum. EÄŸer bana kalırsa bu sofralar gerçekten debdebeli olmalıydı. Çünkü o sofralarda yer alanlar Kürt Halkı’nın en yüksek deÄŸerleri olan bayan ve erkek gerillalardır.

Sofrada yer alanlar bir kaç saat sonra sırt çantalarını alarak yola çıkacak, eÄŸitimlerinin ikinci aÅŸaması, yani savaÅŸ sanatını öğrenmek için daÄŸlara merhaba diyeceklerdi.. Yeni Kürt Kadını’nın ve Yeni Kürt ErkeÄŸi’nin yaratıldığı birinci alandan ikincisine geçeceklerdi.

Ben daha henüz bu sofranın amacını bilmediÄŸim bir sırada Sayın Öcalan kulağıma eÄŸilerek “biliyor musunuz, bu insanlarımızı az sonra daÄŸlara yollayacağız. Oradan büyük bir ihtimalle geri dönmeyecek, ÅŸehadete erecekler. Biz geleneÄŸimize uyarak verdiÄŸimiz bu veda yemeÄŸi ile onlara büyük bir moral kazandırma amacı güdüyor ve bu moralle görevlerine yollamak istiyoruz.. Onlar savaÅŸ alanlarında onurumuzu temsil edecekler..” demiÅŸti..

O fotografların çekildiÄŸi alanlar askeri alanlardır. Fakat aynı zamanda moral bulma, bilgi ve bilincini geliÅŸtirme alanlarıdırlar. Benim ziyaretçi olarak oralarda bulunduÄŸum süre içerisinde, mesela Lice alanında, romanını yazdığım büyük bir savaÅŸ sonrası çaatışmaları bütün ağırlığı ile yaÅŸamış olan gerilla komuta heyeti moral bulmaları amacıyla Åžam’daki bu merkeze eÄŸitim ve rehabilitasyon amacıyla alınmışlardı. Bunun ne kadar önemli olduÄŸunu çok sonraları anlamıştım.

EÄŸitimin özellikle bayanları ne kadar deÄŸiÅŸtirdiÄŸini, köle kadın tipinin bu alanda öldüğünü, feodal erkek kafa yapısının bu alanlarda parçalandığını gördüm. Gerilla alanlarında ne erkek eski erkektir, ne de bayanlar eski kadın tipini yaşıyorlardı. KiÅŸilik, onur, gurur, haysiyet en önemli dörtlüydü. Ä°ÅŸte bunların öğrenildiÄŸi alanlar, eÄŸitim alanlarıydı. Türk Özel Harp Dairesi’nin kavrayamadığı ve yorumlamakta güçlük çektikleri, kazanılan veya geliÅŸtirilen bu hasletlerin yarattığı duruÅŸtu(r).

Fotograf olayında zamanlama ve amaç..

Türk Devleti’nin baÅŸarılı olduÄŸu tek ÅŸey zamanlamadır. Zamanlama iyi idi, çünkü savaÅŸ ilan ettikleri bir kesitte bu yeni ve kendilerine yakışan iÄŸrençlikteki psikolojik saldırıyı baÅŸlatmışlardı. Bengi’nin denize girmesini, Kürdistan siyasi hareketini karalamak için kullanan Türk Özel Harp Dairesi, aynı zaman kesitinde baÅŸbakanlarının, cumhurbaÅŸkanlarının özel muhafız alaylarının koruması altında denizi kirlettiklerini elbette biliyorlardı.

Hatta yayınladıkları fotografların taşıdığı anlamı, biraz aptal da olsalar, bildikleri kanısındayım.

Bu ÅŸartlarda yurtseverlerin Türk Devleti’nce yürütülen psikolojik saldırılara sinirlenmek yerine onları boÅŸa çıkarmak gibi bir fırsatları vardır. Bunu unutmayın..

Bu fotografları yayınlamaktaki amaçları psikolojik saldırıdır.

Nasıl?

Lider’e olan güveni sarsmak, düşmana umulmadık bir psikolojik üstünlük saÄŸlar. Türk Devleti bütün gücü ile bunu saÄŸlamaya çalışmıştı, çalışmaktadır.. Legal siyaset yapan bütün yurtsever kadrolara “Öcalan ile aranıza mesafe koyunuz”, “PKK ile aranıza mesafe koyunuz” istemini, BDP’li siyasetçilere (sadece) iyi davranılması için bile ÅŸart koÅŸan Özal’dan bu yana gelip giden TC hükümetleri aslında Kürt hareketini anarÅŸiye boÄŸmaya, parçalayıp yutmaya çalışmaktadırlar. Onlar, Lider’in zihinlerde yok edilmesinin önemini bilirler. Ä°ÅŸte fotograf yayınlamalarına yükleyeceÄŸimiz anlam budur.

Son zamanlarda Kürtler arasında, Kuzey’de Amerika’nın güdümünde hareket eden bir kadro oluÅŸmak üzeredir veya oluÅŸmuÅŸtur. Amerikancı çizginin Güney’deki varlığı tartışma götürmeyecek kadar açıktır. Kuzeyli unsurlar Türk TV’lerine sık sık çıkarak Öcalan’ı karalayan sözler söylüyor, böylece Türk Devleti’ne ve onların tezlerine destek sunuyorlar. Ä°brahim Güçlü, Ãœmit Fırat gibi unsurlar bu alanda ilk anda akla gelmektedirler..

Peki tecrite karşı yapılan eylemler gerekli mi? Fotograf vakası ile irtibatı doğu konmuş mudur?

Bir psikolojik savaş araştırmacısı olarak şunları söylemek isterim: Psikolojik Savaş Bilimi, Ulusal Kurtuluş Mücadelesi, Sosyoloji ve fiili sıcak temas şartlarında böylesi protestolar sonuna kadar doğrudur, desteklenmelidir.

Şunlar unutulmasın:

-Türk Devleti’nin yürüttüğü tecrit alçaklıktır. Bu alçaklıkları yüksek sesle haykırılacaktır..

-Türk Devleti kirli ve kara bir propaganda savaşı başlatmıştır.. Bu alanda maskeleri indirilmelidir..

-Türk Devleti Sayın Öcalan’ı fiziki olarak yoketme eylemini baÅŸlatmıştır. Kürt Hukukçular, onunla görüşemedikleri müddetçe Kürt Lideri’ni FÄ°ZÄ°KÄ° OLARAK YOK EDÄ°LMÄ°Åž kabul etmeli, uluslararası ilgili BM kurumlarını dahi AIHM’ye ÅŸikayet etmelidirler!

Åžimdilik bu kadar..

2011-09-10

A Sirac Kekuyon